Yağma Edilen Kitaplar ve Kültür Mirasımız

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 20.05.2024 08:25
YAZI
A
 ABD, Irak’ı işgal ettikten sonra öğrendiğimiz bir bilgi, kadim İslam Medeniyetinin muhteşem mirasının, Batılıların bir numaralı müşterisi olduğunu bir kez daha ortaya koydu.

İşgal sırasında, Bağdat Kütüphanesinde mevcut olan tüm eski eserler ve el yazması kitaplar, çuvallar ya da koliler halinde ne hazindir ki Amerika’ya taşınmış bulunuyor!

Haçlı seferleriyle başlayan bu bilgi ve kültür transferi (buna hırsızlık demek daha doğru), görüyorsunuz ki hala durmak bilmiyor!

İslam Medeniyetinin ne bitmez tükenmez bilgi hazinesi ve ne de zengin kitap arşivi varmış ki, taşı taşı bitmiyor!

***

Bazı İslam topraklarında yaşanan işgallerle, devrimler ve ihtilaller sebebiyle yakılan, nehirlere atılan, kağıt fabrikalarına gönderilen milyonlarca yazma ve antika kitaplardan bahsetmiyoruz.

Onlar, yüreğimizi hala kanatan ayrı bir hüzün tablosu!

Bahsettiğimiz, yüzyılların birikimiyle oluşan büyük medeniyetimizin paha biçilmez eserlerinin gözümüzün önünde gayrimüslimlerce yağmalanmasıdır.

Bir tarafta, harf inkılabıyla kendi tarihine, bilgi ve kültür mirasına yabancılaştırılan bir millet!

Diğer tarafta, bu kitapları gerçek mirasçısının elinden alıp kendi ülkesinin akademik dünyasının hizmetine sokan bir sistem!

Yani biz, bize hayat veren su kaynağımızı başkalarına ikram edip kendimizi ölüme mahkum ederken, elin oğlu kendi su kaynağını elinde tutup cana can katmak için bizden de su toplama uyanıklığını gösteriyor!

Maalesef, İslam Medeniyetini oluşturan temek bilgi ve kuramlarımız, bu tür operasyonlarla elimizden uçup gittiler…

Geride, bırakınız bir-iki yüzyıl öncesini, yarım asır öncesi yazılan kitapları dahi okuyup anlamayan bir nesil yetişmiş duruyor karşımızda.

Sorduğunuz zaman, modern bilginin kaynağının batı olduğunu, icat ve keşiflerin de hep batılılar tarafından yapıldığını söylüyorlar!

Çünkü böyle öğrendiler, öğretildiler…

***

Prof.Dr.Fuat Sezgin de, kendi ülkesinde okuduğu okullarda böyle öğrenmişti.

Taki, yabancı bilim adamlarıyla karşılaşıncaya kadar!

Gerisini Prof.Sezgin hocadan dinleyelim:

"Alman Hellmut Ritter'in öğrencisi oldum.

Hocamdan, Müslümanlardan da büyük matematikçiler olduğunu ve Avrupa'nın en büyük alimleri seviyesinde bilim adamı olduklarını işitip; isimlerini de duyunca çok şaşırdım.

Dehşete düştüm.

Çünkü ilkokulda, lisede öğrendiğimiz şeyler tamamıyla buna aykırıydı.

Modern dünyanın gelişimine İslam dünyasının katkısının sıfır olduğunu sanıyorduk.

Ritter'in sözleri, İslam ilimleri tarihini öğrenmem için bende kırbaç rolü oynadı.

Bütün dünyayı terk ederek, gece gündüz bunun için çalıştım.

Avrupalılar, Sicilya ve Endülüs'te tercüme edilen 'İslam bilginlerinin eserleri'ni, kaynak göstermeden aktarıyorlardı.

Bu yüzden, bugün Batı uygarlık ve biliminin temeli, aradaki İslam bilimi atlanarak, ondan önceki Yunanlılara izafe ediliyordu.

Müslümanlar, dünya sahnesine çıktıkları ilk on yıldan itibaren; diğer medeniyetlerde görülmedik bir hızla bilimsel gelişmelere katkıda bulundular.

Modern dünyanın oluşumunda, İslam alimlerinin büyük emeği vardır.

İslam medeniyetinin gerilemesinin nedeni de, din değildir.”

***

Şu ibretlik hadiseye bakar mısınız?

13. yüzyılda yaşayan Raymondus Lullus adındaki papaz, az Arapça bilmesine rağmen; Avrupa'da, Arapça eğitim veren merkezler kuruyor ve Müslümanları kendi silahları ile vuralım diyordu.

Kitaplar yazıyor ve büyük bir alim olarak geçiniyordu.

Fakat, bundan 50 yıl önce ortaya çıktı ki, bu adamın 70'e yakın eserinin hepsinin Arapça asılları vardı.

Yani, bunların hepsi Arapça'dan tercüme edilmişti.

Tam da tereciye tere satma olayı bu!

Prıf.Sezgin hocanın şu sözüyle yazımızı noktalayalım:

"16. yüzyılın sonlarında, İslam bilim ve medeniyeti duraklama içine girmeseydi; insanlık, 20. asırda yakaladığı bilimsel seviyeye, 200 yıl önce ulaşırdı. İnsanlık, nükleer enerjiyle de, 200 yıl önce tanışırdı."

 

twitter.com/parlakturk

facebook.com/vaktulemin

ETİKETLER:

Mehmet Emin PARLAKTÜRK

Mehmet Emin PARLAKTÜRK

Yazarın Diğer Yazıları