Başbakan Davutoğlu:DEAŞ Diye Bir Piyon

Başbakan Ahmet Davutoğlu gazetecilere gündemi değerlendirdi
Başbakan Davutoğlu:DEAŞ Diye Bir Piyon
Kayıt Tarihi: 28.10.2015 04:21 - Son Güncelleme: 27.04.2024 13:07
YAZI
A
 Başbakan Ahmet Davutoğlu, Çalışan Kadınlar Buluşması toplantısı sonrası aralarında HABERTÜRK yazarı Nihal Bengisu Karaca’nın da yer aldığı gazetecilere gündemi değerlendirdi. İç savaş senaryosunun bir algı operasyonu olduğunu belirten Başbakan, “Türkiye’de terörle mücadele vardır ama iç savaş yoktur. Türkiye’de 2 yılda 4 seçim yapıldı. Bu seçimlerin meşruiyeti tartışıldı mı? İç savaş, AK Parti’yi şeytanlaştırarak, kötüleyerek, bir algı oluşturarak karşı tarafı meşru kılmaktır” dedi. Başbakan Davutoğlu’nun açıklamaları ve sorulara verdiği yanıtlar özetle şöyle:

‘DEAŞ DİYE BİR PİYON’

“Ankara saldırısı, öyle bir seçim konjonktüründe yapılıyor ki bu seçimin sorusu HDP, MHP, CHP’nin performansı değil AK Parti’nin performansı arkadaşlar. Kimse ‘HDP kaç oy olacak?’ diye bakmıyor, ‘CHP kaç oy olacak?’ diye bakmıyor, herkes AK Parti’nin aldığı oylarla ‘Tek başına iktidar olacak mı olmayacak mı?’ diye bakıyor. 4 partili bir parlamentoda tek başına iktidar olmak da aslanın ağzında. Ankara saldırısı sonrası ortaya çıkan psikolojik ortam; çok açık soruyorum, AK Parti’nin tek başına iktidar olmasına katkı mı yapar yoksa zorlaştırır mı?

Aklı başında bir insanın vereceği yanıt, kimse “Bu saldırı AK Parti’nin tek başına iktidar olmasına katkı yapar” demez. Zorlaştırır. DEAŞ denen alçak piyonların AK Parti’nin kasımda tek başına iktidar olup ülkenin istikrara kavuşmasını engellemek için yaptığı bir saldırıyla karşı karşıyayız. Görünüşte DEAŞ diye bir piyon var ama arkasında kimin olduğunu ortaya çıkarmak da zor.

‘5. PARTİ’

(MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin seçim sonrası Meclis’te 5. bir parti kurulacağı ve bunun AK Parti’nin bölünmesiyle oluşacağı iddiası) 5. parti çıkarsa MHP’nin içinden çıkabilir. Ama grup kurar mı onu bilemeyiz. AK Parti birçok zorluğu aşarak buralara geldi. 5. parti suyu bulandırmak için yapılan bir çıkıştır. Kendi parti zaafını görmek için çıkarılmıştır.

İç savaş senaryosu tamamen bir algı operasyonu. Eğer, Madrid’de yapılan terör saldırısı İspanya’da, İngiltere’de yapılan terör saldırısı İngiltere’de iç savaş çıkarmıyorsa, New York’ta 11 Eylül saldırısı iç savaş çıkarmamışsa Türkiye de onlar kadar demokratik olgunluğa sahiptir. Türkiye’de terörle mücadele vardır ama iç savaş yoktur. Türkiye’de 2 yılda 4 seçim yapıldı, meşruiyeti tartışıldı mı? Ne bizler ne de Cumhurbaşkanı’mızda seçimlerin sonuçlarını etkilemeye dönük özel çaba gözlendi mi? İç savaş, AK Parti’yi şeytanlaştırarak, kötüleyerek, bir algı oluşturarak karşı tarafı meşru kılmaktır.

‘OYNANAN OYUNLAR’

Birileri, biz etnik bir meseleyi çözerken bunu mezhebi probleme dönüştürmeye çalıştı. Amaç Kürt ve Alevi unsurların ortak muhalefetini tahrik etmekti. Ortak silahlı muhalefetini tahrik etmekti. Suruç’taki olaya dikkat edin. Öldürülenler Alevi, gidilecek yer Kobani, öldüren de radikal Sünni diye bilinen bir örgüt. Oynanan oyunlar Alevi oylarının CHP’den HDP’ye kaymasını, HDP’nin 4. parti olmasını kolaylaştıran bir unsurdur.

‘KÜRTLERE KİMLİKLERİNİ VERİN’

“Suriye politikamızda bazılarının iddia ettiği gibi Suriye’yi ve Ortadoğu’yu dönüştürmek için fiili müdahaleye dayalı bir yaklaşımımız hiç olmadı. Ne bir uçağımız, ne bir helikopterimiz ne de tek bir askerimiz sınırı geçmedi. Arap Baharı’na kadar rejimlerle iyi olduğumuz dönem oldu. Yani muhatabımız sistemlerini beğenmediğimiz ama meşru gördüğümüz yönetimlerdi. Ve Suriye’de kimliği kaybolmuş gruplar bizimle birlikte güven kazanmaya başladılar. Eski Cumhurbaşkanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı yapmış olan Hasan Türkmani vardı. Mesela bu şahıs, Suriye rejiminin kalbinden bir şahıstı ama Türkmen kimliğini örtmek durumundaydı ve güvensiz bir haldeydi. 2012 Ağustos’unda Şam’da bir toplantıda muhalefetin saldırısında üst düzey komutanlarla birlikte öldürüldü. Son Ankara ziyaretinde, Suriye’de düzenli, planlı bir geçişin nasıl olabileceğini konuşmuştuk. Kürtlerin ise hiçbir kimliği yoktu. Ben 6 Nisan 2011’de gittiğimde götürdüğüm reform paketinin 1. maddesi “Kürtlere kimliklerini verin” olmuştu. Mesela şimdi PYD ile ilgili gelişmelerde sanki biz Kürtler’in kazanımlarına karşıymışız gibi tablo çizmeye çalışıyorlar. O zamanlar ben giderken, dönemin BDP’lileri şimdiki HDP’liler ‘Aman bakanım Esad’a söyleyin de bizimkilerin haklarını verse’ diyorlardı. Ben de ‘Sizin söylemenize gerek yok, biz onların haklarını zaten takip ediyoruz. Ederiz’ demiştim onlara.

‘KARTI OYNAMADI’

Demokrasinin Ortadoğu’da yükselmesinden en fazla istifade edecek olan Türkiye’ydi. Ve birçok çıkarları birbirleriyle çatışan İran ve Körfez ülkeleri, Ortadoğu’da demokratik hareketlerin söndürülmesi ve Türkiye’nin etkisinin daraltılması konusunda ortak menfaatlerde buluştu. Şimdi ‘Türkiye kartını oynamadı’dan kastım: Türkiye doğrudan bir müdahalede bulunmadı ve bulunmayı da düşünmedi. Zorlanırsak ne olur? DEAŞ’ın 20 Temmuz’daki Suruç saldırısında, PKK’nın Ceylanpınar saldırısında olduğu gibi yani doğrudan saldırıya uğrarsak, işte o zaman kartları kullanmak durumunda kalırız. Elimizdeki gücü kullanmaya başlarız. Keza kullanmaya başladık da.”

‘EN BOŞ GÜN O GÜN’

“Balkon konuşması hazırlamadım. En boş gün o gün. Oyumu kullandıktan sonra bakacağım. Vakit var inşallah.”

ETİKETLER:
Nöbetçi Eczane

Kategorideki Diğer Haberler