Denizlerimiz yatlarla dolmaya başladı

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 16.05.2024 11:18
YAZI
A
 Denize bakarken "Eski Türkiye" ile yenisi arasındaki çarpıcı farklardan birinin de "Yatların bolluğu" olduğunu görmemek imkânsız.
Roma Tarihi'nin en önemli yazarı Edward Gibbon (1737-94), biz Türklerin Karadeniz'e akan nehirler üzerinden Ege'ye gelen Vikinglere benzediğimizi yazar. Gibbon'a göre Türkler de Vikingler de denizde seyrederlerken, asla karayı gözden uzak tutmazlar. Açık denizlere çıkmaktan kaçınırlar. 

Türkler ve Vikingler 

Bu Gibbon Türklere ait olan ve okyanusları rahatça aşabilecek büyüklükteki yatları görseydi, yazdıklarını herhalde yutardı. Ama bu yatların sahipleri ile konuşabilseydi, biz Türklerin denize açılanlarının davranışları hakkında herhalde ilgi çekici gözlemler yapardı. Mesela bunlar Yunan adalarında yemek yemenin Bodrum'dan daha ucuz olduğunu söylerler ve yatlarının bu adalara girmek için kaç paralık yakıt harcadığını hiç hesaplamazlar. 

Hızlı gelişme 

Hayatlarında kayığa binmemiş insanların yat sahibi olmaya dönük tutkuları aslında övgüye değer bir davranıştır. Hele bu kesimin yatlara ilk sahip oldukları dönemlerle bugün arasında gösterdikleri gelişmeyi ve denizle haşır neşir olma sürecindeki gelişmelerini gözlemlediyseniz, hayranlığınız daha da artar. Yakından tanıdığım bir yat sahibi, ilk döneminde "Usturmaça"ya "Susturmaça" derdi. Bunun yatına guletle yaklaşan bir tanıdığı ona "Ağabey koltuk at, yanına gelelim" diye seslenince, sözünü ettiğim kişi güvertedeki şezlongu atmış ona... Ama aradan geçen yılların sonunda onun aileden denizci olduğunu zannedebilirsiniz şimdi... 

Çevre şarttır 
Ne var ki yat sahibi olmakla iş bitmiyor. Çünkü hiçbir yat tek başına çekilmez. Bir yatın keyfini çıkarmak için, sizinle yolculuk edecek dostlara da sahip olmanız gerekir... Eğer bu tür bir dost çevreniz yoksa, yanınızda çalışan personeli yata davet edersiniz... Bu konuklar her dediğinizi hayranlıkla onaylayacakları için, yat yolculuğunuz daha da keyifli geçer. 

Denizde rekabet 

Burada keyfinizi kaçıracak durumlardan biri, sizinle aynı alanda iş yapan rakiplerinizden birinin sizin yatınızdan daha büyük boydaki bir yatla yanınızda demir atmasıdır. O sırada duyduğunuz ezikliği, kışın daha büyük boydaki bir yatı alarak, ertesi yıl telafi edebilirsiniz.
Kısacası bu yat sahibi olmak hoş bir şeydir. Yeni Türkiye'de bu hoşluğun giderek artan sayıda insan tarafından farkına varılması da hoş bir gelişmedir... Dilerim bu yatların güvertelerinde kurulan sofralarda "Acaba koalisyonu kimler kuracak" benzeri tatsız ve ucu açık konularla denizlerin büyüleyici güzelliğinden uzaklaşılmıyordur.
ETİKETLER:

Mehmet Barlas

Mehmet Barlas

Yazarın Diğer Yazıları