Siyaset özünde kavga değil hizmet mesleğidir

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 18.05.2024 09:42
YAZI
A
 Sade siyasetin değil tüm yaşamın ezeli ve ebedi gerçeği, değişmeyen tek şeyin "Değişim" olduğudur.
Dünün öğrencileri yarının öğretmenleri, dünün doktorları yarının hastaları olacaktır.
Olaya Ömer Hayyam gibi bakabiliyorsanız, her rubainizde topraktan gelip sonunda yine toprak olmaya bağlarsınız yaşam denilen o geçici süreyi... 
"Dün çarşıda bir çömlekçide gördüm 
Taze çamura tekme vuruyordu güm güm Çamur hal diliyle dedi ona:
İyi davran bana, senin gibiydi özüm
"
Ya da hiçbir gücün kalıcı olamayacağını yine toprağı, kerpici kullanarak anlatırsınız...
"Her cahilin ayağının altında bulunan toprak Bir güzelin eli, bir sevgilinin yüzüdür ancak 
Kalenin burcunda bulunan her kerpiç 
Bir vezirin kellesi, bir sultanın kellesidir mutlak


Ömer Hayyam gibi bakmak 
Günlük yaşamın amansız temposu içinde nefes nefese koşuştururken, herkesin yaşama Ömer Hayyam gibi bakması elbet mümkün değildir. Zaten "Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamak" dediğimiz hayata bağlılık duygusu olmasaydı, tüm dünya bir miskinler tekkesine dönmez miydi?
İcraatları ve hizmetleri ile toplumsal yaşamımızda iz bırakanlar da "Değiştirme birlikleri"nin, mevcut kadroların yerini almak için beklemede olduğunu biliyor.
Önümüzdeki yerel seçimde belediye başkanlığına aday olacak isimleri siyasi partiler açıklarken, yaşadığınız kentte belediye başkanlığı yapmış hangi isimleri bıraktıkları hangi eserlerle ve yaşamınızı kolaylaştıran hangi hizmetleri ile hatırladığınızı düşünüyor musunuz? O isimler şimdi aday olmasa ya da geçmiş dönemde seçim kaybetseler bile, unutulmaz. 

Hizmetler unutulmaz 

Gaziantepliler ne Celal Doğan'ı, ne Asım Güzelbey'i unutur.
İstanbul'da yaşıyorsanız Bedrettin Dalan'ı da, Tayyip Erdoğan'ı da siyasi görüş farkları ile değil, kente yaptıkları hizmetleri ile hatırlarsınız. Aynı şekilde Sadullah Ergin ya da Fatma Şahin seçilip Hatay'da ve Gaziantep'te belediye başkanı olurlarsa, bakanlık yaparken gösterdikleri başarıyı tekrarlamak zorundadırlar.
Denizciler rüzgârın yönünü değiştiremeyeceklerini, ama yelkeni doğru yöneterek o rüzgârla varmak istedikleri hedefe ulaşacaklarını bilirler.
Siyaset de böyle bir şeydir... Rüzgâra kapılmak yerine hizmete ulaşmanın yolu aranmalıdır. Sonuçta günlük kavgalar unutulur, hizmetler hatırlanır. 

Pusudaki ecel... 

Günlük siyasi kavgalara taraf olmanın cazip göründüğü bu gibi dönemlerde, ara sıra hayata Ömer Hayyam gibi bakmak sizi kendinize getirebilir... "Her gün biri çıkar; başlar ben ben demeye 
Altınları gümüşleri ile övünmeye İşleri tam düzene girdiği anda Ecel çıkıverir pusudan: Benim ben diye
"
ETİKETLER:

Mehmet Barlas

Mehmet Barlas

Yazarın Diğer Yazıları