Din Kitapları ve Müslümanlar

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 20.05.2024 06:28
YAZI
A
 DİNÎ kitap piyasası dev bir sektör… İrili ufaklı bin yayınevi… Son otuz kırk yıl içinde içinde otuz kırk bin çeşit külliyat, kitap, broşür çıkartılmış… Belki de üç yüz çeşit Kur’an tercümesi, meali, tefsiri… Ehl-i Sünnet veya bid’at üzerine milyonlarca kitap…

Bunların yüzde doksan sekizi i ticaret yapmak, telif ve tercüme ücreti almak için yayınlanıyor.
Milyonlarca vatandaş din kitabı alıyor.
Din kitabı satın alanların hepsi okumasa bile bir kısmı bu kitapları okuyor.
Okuyor da ne oluyor?
Din kitapları namazı kılın diyor ama namaz kılanların nisbeti yüzde on.
Din kitapları güzel ahlakı öğütlüyor. Memlekette büyük bir ahlak buhranı var.
Din kitapları birliği emr ediyor, Müslümanlar ise param parça, bölük pörçük.
Din kitapları faiz haramdır diyor, memleket bir faiz bataklığına dönmüş.
Din kitapları her türlü fuhşiyatı=azgınlığı kötülüyor.
Din kitapları haram yemeyin diyor.
Din kitapları lüksü, israfı, beyinsizliği kötülüyor.
Bunca din kitabı hazırlanıyor, yayınlanıyor, satılıyor, bir kısmı okunuyor ama kötülükler, haram yemeler, tefrika, nifak şikak devam ediyor.
Acaba neden?
Bu kitapların yüzde doksanının ihlasla hazırlandığını iddia edebilir miyiz?
İhlas olmayınca bereket de olmuyor.
Müslümanların bir kısmı kitap alıyor, o kitapları okumuyor.
Okuyanların bir kısmı manasını iyice anlamıyor.
Manasını anlayanların büyük kısmı öğrendikleri bilgileri hayata uygulamıyor.
Demek ki, sadece kitap yayınlamakla, kitap satın almakla, kitap okumakla beklenen düzelme gerçekleşmiyor.
Kitapların yanında İslam Medreseleri olacak…
Öğrencilerinin hepsinin cemaatle namaz kıldığı İslam Mektepleri olacak…
Tasavvuf Tarikatları olacak…
Tek bir Ümmet ve onun teşkilatı ve disiplini olacak…
Ümmetin başında bir İmam veya Emîr olacak…
Ümmet olacak ve emr-i mâruf ve nehy-i münker yapılacak…
Ümmet teşkilatı olacak ve emanetler ehline verilecek…
İş, ticaret, sanayi sahasında ahîlik teşkilatı, fütüvvet ahlakı olacak… 
İslam dini nasihat üzerine kuruludur. Müslüman halka etkili nasihat ediliyor mu?
Namaz hakkında milyonlarca kitap satıldı, dağıtıldı ama sabah namazlarında camilere gidin bakın…
Kitaplar Müslümanlar birleşin, tek bir Ümmet olun diyor ama Müslümanlar birleşmiyor.
Bunca kitaba rağmen din sömürüsü devam ediyor.
Bir okul düşünün, sınıflarda öğretmen yok, çocuklara ders kitapları dağıtılmış, siz kendiniz, kendi kafanıza göre güzel güzel okuyup öğrenin denilmiş. Böyle bir eğitimin tesiri olur mu? 
Din kitabı çok ama dini doğru şekilde anlatan kitaplar yüzde kaçtır acaba?
Reformcular, Kemalistler, Feministler, değişimciler, yenilikçiler, BOP’çular, Fazlurrahmancılar bol bol kitap yazıp yayınlıyor. İçlerindeki bilgilerin bazen yüzde doksanı doğru ama o yüzde doksanın yanına yanlış, saptırıcı, bozuk bilgiler ve yorumlar da koymuşlar, okuyanlar zehirleniyor.
Son kırk elli yıl içinde nice Sabataycı, din düşmanı, Kemalist, o biçim gazete Ramazanlarda okuyucularına Kur’an tercümeleri dağıttı.
Sözün özeti: Sadece din kitabıyla olmuyor.
Müslüman halka çok vasıflı rehberler, öğüt verenler, mürşidler lazımdır.
Yani İslam öğretmenleri, davetçiler, mübelliğler. 
Her biri ayrı telden çalan kitaplarla manevî kalkınma olmaz.
Önce bir İslam Talimatnamesi hazırlanıp yayınlanacak ve Edirneden Karsa, Sinoptan İskenderuna bütün halka o okutulacak. İçindeki bilgiler hayata geçirilecek.
İnsan sadece kitap okumakla doktor, mühendis, uçak pilotu olamayacağı gibi sadece kendi keyfine göre rastgele din kitabı okumakla da iyi ve vasıflı Müslüman olamaz.

(İkinci yazı)
Sebatlı, Azimli, Kararlı Olmak

İYİ hayırlı doğru güzel konu ve işlerde sebatlı, kararlı, sabırlı, gözü kara, azimli olmalıyız.
Biz Müslümanlar beş vakit namazı cemaatle kılmakta çok ama çok sebatlı olmalıyız, aksatmamayız.
Doğruluk ve dürüstlükte de öyle.
Haram kazancımız olmamasında, şüpheli kazanç edinmemekte…
İyi şeyleri emr ve teşvik etmekte; kötü şeyleri engellemek, kösteklemek, kötülemek, protesto etmekte.
Siz toplumumuzda böyle sebatlar, sabırlar, kararlılık görüyor musunuz? Bendenize sorarsanız maalesef görmüyorum?
Bilmeyenlerimizin bir kısmı inşallah kısa zamanda Osmanlıca öğrenmeye başlayayım diyor ama bunların bu hayırlı niyet ve istekleri çoğu zaman lafta kalıyor ve bir müddet sonra unutuluyor.
Niçin niyet edince, karar verince bunu hemen hayata geçirmiyorlar?
Henüz namaz kılmayan bir kardeşimiz, inşallah başlayayım diyor… Bu başlamayı niçin hayata uygulamıyor. Hayırlı işlere hemen başlamak gerekmez mi? 
Bazı hayırlı işlerin zahmeti ve külfeti olabilir ama onlara katlanıp hayrı somut hale getirmekte nice nimetler, saadetler, hayırlar vardır.
Geliri, serveti müsait bir Müslüman evinin salonuna orijinal hatlı ve tezhipli büyük bir Hilye-i Şerif levhası asmaya karar veriyor. Ne güzel bir karar. Lakin bu kararını uygulamaya geçiremiyor. İhmal, gaflet, cimrilik… (Böyle büyük bir levha en ucuz iki bin TL’ye alınabilir.) 
Müslümanın çok lüks, çok şatafatlı, çok masraflı bir otomobili var. Bunu satıp, yerine ihtiyacını görecek mütevazı bir binit almak istiyor. Karar veriyor ama bu kararı uygulamıyor. Yahu be mübarek, şu şerli (israfa, gurura, kibre, böbürlenmeye sebep oluyor…) mereti satsan, normal bir araba alsan, eline geçecek paranın yarısını gerçek fakirlere versen, senin için iyi olmaz mı?
Müslüman tartılıyor. Boy 1,75, kilosu 107. Sağlığı için mutlaka zayıflaması, en az iki kilo vermesi gerekiyor. Bizimki perhize başlıyor. Bir hafta sürüyor bu. Sonra yine eski hamam, eski tas… Yahu şu perhiz işinde sabırlı, sebatlı, devamlı, kararlı olsana.
Müslüman kişi bir gazeteye, yazara, yorumcuya veya tv kanalına kızıyor, ona boykot ilan ediyor. Kaç gün sürüyor bu boykot?
Müslüman gıybetin haramlığı, kötülüğü, çirkinliği konusunda bir yazı okuyor ve dilini gıybetten korumaya karar veriyor. Birkaç gün sonra ne oluyor? Ben söylemeyeyim, siz deyiverin.
Sabah akşam trafik sıkışıklığından kan kusuyoruz. Evden işe, işten eve birer buçuk saatte gidiyoruz. Bin bir çile zahmet külfet çekiyoruz, sinir ve stres içinde kalıyoruz… Bu konuda valiliğe, belediyeye, emniyete, devlet büyüklerine şikayet dilekçeleri gönderiyor muyuz? Heyhat!
İyilikleri yapmayan, kendisi yapsa bile ötekileri teşvik etmeyen; kötülükleri engellemeyen, protesto etmeyen insanlar ve toplumlar bahtlarına ağlasın.
ETİKETLER:

Mehmet Şevket Eygi

Mehmet Şevket Eygi

Yazarın Diğer Yazıları