Bir büyük dönüşüm sürecinde

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 20.05.2024 03:29
YAZI
A
 -Birilerimiz, "Ah şu Tayyip'in karizması çizilse" hesabında. Bu hesap, "Türkiye'nin karizması çizilse"ye kadar uzanıyor.
-Birilerimiz "Ah şu Davutoğlu'nun stratejisi çökse"hesabında. Bu hesap da, "Türkiye çökse"ye kadar uzanıyor.

-Birilerimiz, "Ah şu çözüm süreci sekteye uğrasa"hesabında. Bu hesap, PKK'nın bir şekilde çılgınca meydan okumalarını beklemeye kadar uzanıyor. Bu hesap, Suriye'de PYD'nin bayrak çekmesinden "Yeni Kürt devleti" alarmı vermeye kadar uzanıyor. Bu hesap, Kuzey Irak'taki Kürt konferansından "Büyük Kürt devleti" anonsu beklemeye kadar uzanıyor. Bu hesap AK Parti iktidarını El Kaide'y ile iş tutuyor, İhvan'la örtüşüyor imajı vermeye kadar uzanıyor.

Bu hesap maalesef, İsrail'le, "One mitune" ve "Mavi Marmara" gerilimi yaşandığından bu yana uluslararası güç odaklarının yürüttüğü derin "Erdoğan (Türkiye) karşıtlığı" ile paralel durmaya, hatta iç içe geçmeye kadar uzanıyor.

Bilinmesi gerekenler 

Sanırsınız ki PKK tek oyuncu.
Sanırsınız ki PYD tek oyuncu ve attığını vuruyor.
Sanırsınız ki, BDP tek oyuncu, Kürtler onların emrü fermanına bakıyor.
Tüm bölgede bir alt üst oluş yaşanıyor.

Ve Türkiye bu alt üst oluşta, belirleyici olmaya gayret ediyor. Bunun çok ciddi zorluklarının bulunduğu muhakkak.
Ama şunların da bilinmesi lazım:

-Türkiye, Kemalist çerçevenin Türkiye'si olarak devam edemezdi, bir. Çünkü Kemalist çerçeve, neredeyse Türkiye'deki tüm farklı toplum kesimleriyle devleti problemli (kavgalı dememek için bu sözü tercih ettim) hale getirmişti. Ne "Sünni" diye nitelenen devlet çizgisinden Sünniler memnundu ne "Türk" diye nitelenen devletten Türkler memnundu, Kürtler, Aleviler zaten memnun değildi. Bu durumda tüm toplumla kavgalı bir devlet yapısı, sadece anayasada"Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü" yazmakla korunabilir miydi? Bir devlet (sistem) reformu gerekliydi.

-İslam coğrafyası böyle devam edemezdi. 100 yıl önce çerçevesi çizilen, zaman içinde restorasyonlar yapılsa bile, bu coğrafya insanı ve toplumları için niteliği değişmeyen açık-örtülü sömürge sistemi, 21'inci yüzyılda da sürdürülemezdi. 1400 yıllık bir medeniyet birikimine sahip olan İslam toplumları böyle aşağılayıcı bir statüye bir yüzyıl daha boyun eğemezdi.
Türkiye değişim sürecine girdi.

İslam coğrafyası değişim sürecine girdi.
Böyle bir tarih kesitinde Türkiye'de hem içerideki yapıyı sorgulayan hem bütün coğrafyadaki statüye kökten itiraz eden bir siyasi çizginin hem de halkından çok büyük destek alarak iktidarda bulunması önemlidir.

Hak şerleri hayreyler 

Tabii ki hassasiyet gerekir.
Tabii ki bu dönüşüm sürecinde hem içeride hem dışarıda oluşmuş güç odaklarının ayağına basabilir, çıkarları tehdit ediyor konumuna düşebilirsiniz.
Gül-Erdoğan-Davutoğlu'nun -tabii birlikte yola çıkan diğer arkadaşlarının- böyle bir riski hesaba katmamış olmaları düşünülemez. Hele Erbakan gibi bir öncünün başına gelenleri gördükten sonra.

Ama siyaset-diplomasi de bir ilimdir.
Bir güçler dengesi muhasebesidir.
Bölgede tarihi bir süreç yaşanıyor.

Türkiye'nin siyasi-diplomatik kadrosu, bu büyük dönüşümde, bölgede oluşturulan zaafların, bencil hesaplar sonucu, kendi kendine zarar verecek niteliğe bürünmemesi için, gerçekten yürek genişliği ile hareket ediyor.
"Hak şerleri hayreyler. Zannetme ki gayreyler. Arif anı seyreyler, Mevla görelim neyler. Neylerse güzel eyler."

Şırnak Havalimanı'na "Şerafettin Elçi" ismini koyan bir Başbakan. İşte Türkler'i, Kürtler'i kucaklayan yürek budur ve bu memleketin Kürtler'i bu yüreği görecek insanlardır.
ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları