Tabii ki tasfiye...

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 20.05.2024 08:35
YAZI
A
 Türkiye'de yaşanan anormallik herhangi bir Kürt grubunun, anayasal anlamda şu veya bu talebi seslendirmesi ile ilgili değildir.

Mesela BDP, vaktiyle "demokratik özerkliği" ilan etti, yer yerinden oynamadı. Hak-Par federasyonu savunuyor,Kemal Burkay federasyonu savunuyor. Ne oluyor, hiçbir şey. Birilerimiz de bunları yanlış talepler olarak niteliyoruz, olup gidiyor.

Anormallik bir grubun silahlı politika yapmasıdır. Cuma günkü yazımda da yazdım, "Bu, hormonlanmış ve kimyası bozulmuş siyasettir." Eşit şartlarda mücadelenin ortadan kaldırılmasıdır.

Ve Türkiye, o grubu silahtan arındırma mücadelesini veriyor.

Yaşanan süreç de, tabiatıyla, o anormalliğin devreden çıkarılması amacına yöneliktir.

Bunun adı, silahlı yapının tasfiyesidir.

PKK, silahlı örgütün adı ise onun tasfiyesidir.

Öcalan'la yapılan görüşmeler de ancak ve ancak bu yapının tasfiyesini öngörüyorsa anlamlıdır.

O cenahtan kimsenin boş hayale kapılmasına yer yoktur.

Silahlı bir siyaseti hiçbir ülkenin kabul etmesi söz konusu değildir.

Devlet bugüne kadar, gerek silah gücüyle, gerekse yargı gücüyle bu yapıyı tasfiye etmeye uğraştı. Devletin o
enstrümanları halen devrede duruyor.

Öcalan'ın yaşadığı aydınlanma

Ama şimdi, o cenahtan birisi, üstelik o silahlı yapının temellerini atan birisi, İmralı'daki tecrit günlerinde "Bu iş silahla olmayacak, çünkü Kürtler'in büyük çoğunluğu buna ikna olmuş değil, ayrıca Kürtler'in büyük çoğunluğu Türkiye toplumu ile entegre olmuş durumda, toplumu ayrıştırmadan bizim istediğimiz olmaz, ayrıştırma ise hem sonuçları itibariyle felaket demek hem de gerçekleştirilemeyecek bir durum" gibi bir "aydınlanma" yaşadığı için, silahın bitmesine karar vermiş bulunuyor.

İşi kolay değil.

Önce "tasfiye" sözcüğünü, "onursuzluk duygusu" üretmeden, misyon duyguları köpürtülmüş ve dağa çıkarılmış ergen dünyaların içine sindirmesi kolay değil.
İşin bir yığın ayağı var.
Hadi Öcalan karar verdi, bu iş olmayacak, bitirmek lazım.
"Ben oyun dışı kalmak istiyorum" demekle olmuyor ki...
Hep diyorum, "Cinleri başınıza toplamışsınız bir kere, dağıtmak da sizin işiniz." 
Bizim Maraş taraflarında bir söz vardır:
"İti öldürene sürükletirler."
Eline silah verdiğiniz bunca adamı silahtan arındıracaksınız. Onları teskin edeceksiniz. Onları bir başka duygu safhasına geçireceksiniz.
Kolay değil.

Öcalan da normalleşecek

Ama yapılacak işin tasfiye olduğu muhakkak.
Yani, diyelim iki yıl sonra da, bu ülkede silahlı gruplar olmayacak.
Dağda, içerideki bir siyasi yapıyı kontrol eden silahlı gruplar olmayacak.
Bunun anlamı, bizzat Öcalan'ın da normalleşmesi, yani herhangi bir siyasi figür, hadi bilemediniz, bir parti lideri haline gelmesidir.

Biliyorum, adam ömür boyu hapse mahkum, nasıl siyasi lider haline gelecek diye soruyorsunuzdur. Hemen"af" mı, şu mu, bu mu soruları gelecektir.

İnanın Türkiye'nin ve özellikle Öcalan'ı mit'leştiren kimi Kürt vatandaşlarımızın, Öcalan'ın hormonlanmamış halini görmelerinde yarar var.

Hâlâ pek çok insanın Öcalan'daki "aydınlanma"yı kabullenemediği şimdiden gözleniyor.

"Bu nasıl aydınlanma ki, önder gitti, MİT'le birlikte ortak çözüm formülü üretti" sorusunu soruyor. Yoksa geniş kamuoyu aldanıyor da, Öcalan'ın hâlâ eski Öcalan olduğunu, MİT'le de, tıpkı silahlı örgüt bin yıl yaşayacakmış gibi pazarlık yaptığını mı unutuyor?

Herkes bilmeli ki silahlı örgütün devreden çıkmadığı bir Türkiye normalleşmiş sayılmaz.
ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları