Gençler, gençler...

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 20.05.2024 03:14
YAZI
A
 "Babalar çocuklarıyla girdiği hiçbir savaşı kazanamazlar."

Bu tespiti, cuma günü CNN Türk'te, Taha Akyol'un "Eğrisi Doğrusu" programında Prof. Dr. Tarık Yılmaz yaptı.

"Gezi Parkı eylemi ve kuşakların psikolojisi"tartışılıyordu. "Y kuşağı" üzerine pek çok değerlendirme yapıldı.

Önce şunu söyleyeyim, Türkiye gençliğinin tamamı Gezi Parkı'na toplananlara bakılarak izah edilecek değil.

Ama gene de hangi ideolojik yönelişte olursa olsun tüm Türkiye gençliğinin, ana babalardan ülkeyi yönetenlere kadar herkesin önüne yeniden değerlendirilme zaruretini koyduğunu görmek gerekiyor.
Babalar da kazanamıyor çocuklarla savaşı, yönetenler de...

Siz istediğiniz kadar formatlamaya çalışın çocukları, onlar belki sizden de bir şeyler alıyorlar ama sonunda kendileri oluyorlar ve kendileri, kesin olarak sizin projelendirdiğinizin çok çok ötesine geçiyorlar.

Biliyorum, biz de babalarımızın formatının dışına çıktık.

Halı saha, sınav, miting

Şimdiki gençlik... Format dışına çıkışı, bizden bin kat daha hızlı yaşıyor çünkü onun hayatına giren araçlar, bizim zamanımızdan bin kat hızlı.

Hatırlıyorum, ilkokulda bir kere telefonda "Alo" diyebilmiştim. Okulumuzda bile telefon yoktu çünkü.
Hatırlıyorum, gazeteciliğe başladığımız yıllarda Ankara ile telefonla görüşmek için saatlerce beklerdik.
Şimdi bebekler cep telefonunu oyuncak haline getirmiş durumdalar.
Oğlunuz evde durmuyor, sizinle konuşmak kesmiyor.

Gece 24.00'te halı saha maçına gidiyor, sabah sınava giriyor, öğleden sonra Tayyip Bey'in Kazlıçeşme mitingine ya da Gezi Parkı'na katılıyor.

Kızınız? Kızım yok bilmiyorum. Gözlemliyorum, dinliyorum. Orada da ciddi hareketlilik var.
Kızımız veya oğlumuzla savaşmak...
Kazanamayacağımız bir savaş bu.

Ama onlar hep bizim odak noktamız. Yüreğimizin bir yerinde hep onlar var.
Onlarla ilgili güzel düşlerimiz var.

Biliyorum, Tayyip Erdoğan da bu ülkenin sorumluluğunu taşıyan bir insan olarak hem kendi çocuklarını düşünmek zorunda hem bu ülkenin tüm çocuklarını.
Genç bir ülkeyi yönetiyor.
Karne alan ilk-orta öğrenim öğrencisi sayısı 17 milyon. 15-30 yaş arası nüfus 19 milyon. Ülke nüfusunun yüzde 50'si 28 yaşın altında.
Müthiş bir potansiyel.

Bugünün Asım'ı...

Tayyip Erdoğan'ın bu genç nüfustan, Türkiye'nin geleceğini inşa edecek bir varlık çıkarmayı düşünmesinden daha tabii ne olabilir?

Onun gönlünde, tıpkı Mehmet Akif'te olduğu gibi, tıpkı bu ülkenin geleceğine umutla bakan herkeste olduğu gibi bir "Asım ideali" bulunduğunu tahmin etmek zor değil.
İslam dünyasının bir "insan açığı" var bana göre de, "insani sermaye"miz kemiyet anlamında büyük ama keyfiyet anlamında sorunlu. "Özgül ağırlık" sıkıntısı yaşıyoruz insan sermayesi noktasında.
Ne yapmalı da bu insan açığını aşmalı.

Allah bu potansiyeli vermiş Türkiye'ye... Genç nüfus bu demek.
Ama o genç nüfus potansiyelini gerçek bir kinetik enerjiye dönüştürmek gibi dev bir sorunla karşı karşıyayız.

İşte patladı mı, başka bir soruna dönüşüyor. Gazlayarak kontrol edemiyorsunuz, bir süre sonra gazlamak sizin yüreğinizi yakmaya başlıyor. "Evlatlarla savaş kazanılmaz" sözü bunun için çok anlamlı.
"AK Parti Y kuşağını analiz etti" haberini okuyunca sevindim. Sayın Başbakan'ın önüne, gerçekten çok sağlıklı raporlar ve iletişim formülleri koymak gerekiyor. Büyük bir mutfak çalışmasına ihtiyaç var. Psikologlar, sosyologlar derin alan araştırmaları yapmalı...
Türkiye'nin geleceğini bu genç nüfus inşa edecek. Ne ekersek onu biçeceğiz. Bugünün Asım'ı bile Akif'inkinden farklı olacak.
ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları