Süreç, iktidar, Cemaat

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 20.05.2024 04:21
YAZI
A
 Ben bazı meseleleri değerlendirirken, indirgemeler yaparım. Yani en nihai soruyu sorarım. Fethullah Hocaefendi veTayyip Erdoğan ilişkisi mesela. Soru şu: Bugün, Allah korusun, Hocaefendi'nin başına bir şey gelse Tayyip Erdoğan ne yapar ya da Tayyip Bey'in başına bir şey gelseHocaefendi ne yapar?

Bence bunun, her iki zat için tek cevabı vardır: İkisi de kalpten vurulur. Kendilerini bir yarıları göçmüş gibi hissederler.
Gerisi teferruattır.

Arada problem gibi olan şeylerin tamamı, ortak hizmet kulvarının daha sıhhatli olması ve vücudun diğer parçası gibi hissedilen insanın güzergahta yara almaması içindir. Hocaefendi ile Tayyip Erdoğan, bir bütünün parçalarıdır. Ben kendimi de, kendisini aynı kulvarın içinde gören herkesi de, o bünyenin şu veya bu ölçekte mütemmim cüzleri olarak görürüm. Ve vücudun neresi acırsa can oradadır.Tayyip Erdoğan acıyorsa, Hocaefendi'nin onu yüreğinde hissedeceğini söylemem bu yüzdendir.
Hocaefendi sohbet yapıyor.

Diyelim "Firavunca davranışlar"dan söz ediyor.
Getirip bunu Tayyip Erdoğan'a giydirmek ancak şeytanın aklına gelebilecek bir yorumdur. Ben bu tür değerlendirmelerde Hocaefendi'nin kalbinde bile bir müşahhaslaştırma gerçekleştiğini aklıma getirmem. Çünkü Hocaefendi'nin rakik kalbinin böyle bir yükü taşımayacağından adım kadar eminim.

Hocaefendi'nin uyarıları

Hocaefendi, bir büyük camianın oluşumunda, eğitiminde rehberlik eden bir şahsiyet olarak hem bizatihi örnekliğiyle hem sözleriyle, sürekli teyakkuzu diri tutmaya itina ediyor. Zira iş, sadece somut hizmetlerin gerçekleşmesinden ibaret değil, o hizmetin ruh dokusu, manevi boyutu, içsel dinamiği hizmetin kendisinden daha da önemlidir. "Niyet amelden hayırlıdır, niyet amelin özüdür" denilmiştir.

Onun için Hocaefendi sık sık, gönül dostlarını uyarıyor: "Aman yaptığınız şeyleri kendinizden bilmeyin. Bu şirk olur" diyor. "Başka hizmet gruplarına karşı kendinizde bir faikiyet görmeyin" diyor. Hizmet hareketi içinde, zorunlu olarak binlerce statü de var. O statüyü üstlenirken "Firavunca davranışlar" içine girme riski var mı? Bir aile reisinin "Firavunca davranışlar" içine girme riski var mı, bir patronun, bir amirin, bir komutanın ve devletin herhangi bir sorumluluk makamında bulunan şahısların...
Bizzat ben, bu tür hizmet oluşumlarının içinde, insanların küçük statüleri "kardeş"lerine karşı nasıl bir üstünlük aracı haline getirdiklerine tanık olmuşumdur. Statünün tasarrufu da paranın tasarrufu da zordur.

Bütün bunları terbiyevi çerçevesinden çıkarıp, üretilen iktidar-Cemaat ikileminin içine monte etmek, evet, Hocaefendi'nin kalbinden bile geçirmeyeceği bir ihtimali kurgulamaktır. Şeytancadır.
Başa dönelim: Ben Tayyip Erdoğan'ın yaralanması Hocaefendi'nin yaralanmasıdır diye bakarım. Böyle bir şey ihtimal dahiline girerse, Hocaefendi'nin ona kendisini siper edecek kadar da alicenap olduğundan en küçük bir şüphem yoktur.

Süreç ve Cemaat...

Öcalan'ın ve Kandil'in fesatlıkları oldu. Örgüt, Cemaat'in bölgede yaptığı hizmetlerden öteden beri rahatsızdır. Terör bittiğinde, bölgede, toplum her yapıya, ortaya koyabildiği iyi işler çerçevesinde bakacak ve değer verecek. Örgüt, Hizmet'in eğitime, sosyal barışı inşaya dönük çabalarını rakip olarak görüyor ve tavır koymaya yöneliyor. O da İmralı ve Kandil'in açıklamalarına"fesatlık" olarak yansıyor.

Cemaat'in buna tepki vermesi tabiidir.
Ancak süreç konusunda Hocaefendi en başta "sulh hayırdır" diyerek sözü noktaladı. Dün Herkul.org'daki açıklama ile de durulan nokta en net biçimde ortaya konulmuş oldu. Aşağıdaki değerlendirmeler okunduğunda hem desteğin hem de uyarıların iç içe geçtiği görülecektir. Bu uyarıları da Türkiye üzerine titreyen bir insanın hassasiyeti olarak okumak ve değerlendirmek doğru olur. Bizler de Anadolu'daki temaslarımızda tam da bunu, yani insanlarımızın yüreğinde oluşan hassasiyetleri öğrenmeye çalışıyoruz.

İşte Herkul.org'daki notlar:

"-Ülkemiz gulyabanilerle kuşatılmış gibi... İçinize sürekli fitne pompalıyorlar. Belinizi doğrultmamanız için lazım gelen her şeyi yapıyorlar. Mütedahil daireler halinde fitne örgütleriyle kuşatılmış bir ülke... Analar dolu olsa ve o analar sağlam evlatlar doğursa bile!.. Çevreyi doğru okumak çok önemlidir. Buradan meydana gelebilecek tsunamilerin neye sebebiyet vereceğini hesap etmemiz lazım. Değişik ihtimallere karşı on tane stratejimizin olması lazım.

-Bir sulh süreci yaşanıyor. Bu meseleyi böyle yürekten isteyen insanlar samimi istiyorlar, "olsun" (diyorlar). Hiç kimse kan dökülmesini istemez. Kime sorarsanız sorun bunu, hiç kimse kan dökülmesini istemez. Belki bazıları yol yöntem farklılığını, farklı stratejiler olması lazım geldiğini düşünebilir ama hiç kimse kan dökülmesini istemez. Biz de onun talibi olmalıyız: Kim öyle bir sulh-u umumiyi gerçekleştirmek istiyorsa, bence, esbabıyla, gerekli olan argümanlarıyla, onun talibi olmalıyız.

-Bu konuda çok ciddi firasete, kiyasete, fetanete ihtiyaç var... Çok ciddi bir diplomatik düşünceye ihtiyaç var. O insanları düşünce dünyalarının arka planıyla dosdoğru okumaya ihtiyaç var. Takiyecinin takiyesini de hesaba katmak lazım. Elli türlü hile ve hud'aya göre planlarını yapmış insanları hesaba katmak lazım. Bunun için de ortak akla ihtiyaç var. Şu yapılan şey de, hani insanların hissiyatını ölçme, değerlendirme, tartma, ne diyorlar ne ediyorlar (ona bakma için) âkılûn grubu makul sayılabilir, mahzuru yok, onu tenkit etmeye de gerek yok."
ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları