Cennete birlikte gitmek

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 20.05.2024 04:41
YAZI
A
 Bir: Dershanelerin kapatılmasına karşıyım.

İki: "Cami duvarı" gibi başlıklarla yola çıkan üsluba karşıyım.

Sevgili Tarık Toros'un dünkü yazısının başlığı idi bu. Bu sözün devamının nasıl geleceğini bildiğini düşündüğümde, bazı arkadaşlarımızın duygu dünyasının nerelere geldiğine bakıp hayıflanıyorum.

Hocaefendi'nin dün medyaya yansıyan sözleri önemliydi. Tarık kardeşim onu okusun bir, sonra bir de "Cami duvarı" söylemine baksın.

Ne diyor Hocaefendi?

Bakın işte şu ifadeleri Zaman'ın bu konudaki haberinin girişinden alıyorum:

 "Yollarımız daraltılsa da biz başkalarına karşı yol daraltmasına kalkmamalıyız. Mızraklara karşı iğne bile kullanmamaya karar vermeliyiz" diyen Hocaefendi, daha önceki sohbetinde dile getirdiği "Firavun aleyhinizdeyse doğru yoldasınız demektir" sözüne de yeni bir kapı açtı: "Çevrenizdeki insanlar Nemrut değil, Firavun değil. Hele secde eden insanlarsa onlara karşı bize düşen şey saygılı olmak ve cennete beraber girme dilek ve temennisinde bulunmaktır."

Bu düzeltmenin anlamı açık: Hocaefendi belli ki, önceki sözlerinden yola çıkarak,"İktidardakilere Firavun, Karun dedi" değerlendirmelerinden rahatsız olmuş ve bu yeni ifadeyi seslendirme zarureti hissetmiştir.

Şöyle devam ediyor Hocaefendi:

"İnsanlığın İftihar Tablosu (sallallâhu aleyhi ve sellem) başını yaran, dişini kıran ve yüzünden kanlar akıtan insanlar hakkında "Allah'ım bu etrafımdakileri hidayet eyle; beni bilmiyorlar, bilselerdi yapmazlardı bunu!" diyor. İhtimal bizim bu dostlarımız genelde ruh haletimizi bilemeyerek bu türlü olumsuz şeylere kendilerini saldı. 'Allah'ım onların ahvâlini, efkârını, ef'âlini ıslah buyur' deme yiğitliğini göstermek lazım. Başka türlü davranmak düşmez bize."
 
Firavun değiller
 
Hocaefendi devam ediyor:

"Sana çuvaldız batırmıyorlarsa, 'Onlara iğneyle mukabelede bulunmadım!' demenin bir kıymeti yok. Esas, oturup kalkıp sizin için kötülük planlayana karşı, yalan diyene karşı 'yalan' deme nezaketsizliğine girmeyecek kadar civanmertçe davranmak lazım."

Hocaefendi devam ediyor:

"Cenâb-ı Hak, en sevdiği insanları Firavun'a karşı gönderirken 'Yumuşak sözle ona hitapta bulunun, yumuşak bir halle davranın, yumuşak bir düşünceyle karşısına çıkın, incitmeyen sözlerle diyeceğinizi ona deyin' diyor. Sizin çevrenizdeki insanlar Nemrut değil, Firavun değil, Sezar değil, İskender değil, Napolyon değil, deli teke Hitler değil... Hele başları yerde secde eden insanlarsa, onlara karşı bize düşen şey saygılı olmak, takdir etmek ve Cennetü'l-Firdevs'e beraber girme dilek ve temennisinde bulunmaktır."

Evet bu son cümleyi arasam bulamazdım belki de... "Cennetül firdevse birlikte gitmek..."
Cuma günkü yazımda Tavaf'ta, Arafat'ta birlikte olmak gibi bir duruştan bahsetmiştim. Livaül hamd altında birlikte olmak ya da... Hangimiz hangimizin o sancağın altında bulunmasına itiraz eder ki?
Müthiş bir fırtına esiyor orta yerde. Herkes bu iş nereye varır, bu fırtına nasıl durur, diye soruyor. Kimileri "Kim kimin bileğini büker" hesabını yapıyor.
 
İki kelime söylenseydi
 
İçimden geçen neydi biliyor musunuz?

Evet, Hocaefendi'nin dershanelerin kapatılmasına çok üzülmesi, çok kırılması, bunun arkasındaki yaklaşımı düşündüğünde belki öfkelenmesi de söz konusu. Ancak tamamına tepkiyi iki kelime ile sınırlasa, bunca medya kampanyasından daha etkili olacak tavrı sergilemiş olurdu. Sadece iki kelime:
-Kırıldım, üzüldüm. 

Belki şunları da ekleyebilirdi:

-Alın her şeyimiz sizin emrinizdedir. Allah için kullanın.

Bu mesajı Tayyip Erdoğan'ın almaması mümkün müdür?

Sevgili arkadaşlar, Firavun'a giderken bile kavl-i leyyini tercih edin diye uyarıyor Yaratan, karşınızda alnı secdeye gelen insanlar var.

İyi ki içimizde bu sözü söyleyen insanlar var hâlâ.
ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları