Hangi sokak?

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 20.05.2024 05:36
YAZI
A
 Gezi olaylarında Taksim'e ve tencere-tava çalınarak ülke sathına yayılan sokak gösterileri demokrasilerde "sokağın belirleyiciliği"ni yeniden tartışma alanına çekti.

Medya sokağı idealize edince, Başbakan Erdoğan "Benim de sokağım var" diyerek, milyonlarca insanı meydanlara taşıdı. Başbakan'ın meydan mitingleri de "sokaktaki insan"ı sergiliyordu ama medya onu Gezi sokağı kadar idealize etmedi. Hatta "Ne yani çatışma mı çıkaracaksın" diyerek sorguladı.

Sokak faktörü, Mısır olayları ile yeniden güncellendi. Tahrir'de toplananlar, "Mursi'yi istemeyen Mısır halkı"olarak takdim edildi ve ordu "Mısır halkının iradesini hayata geçirmek" gerekçesiyle idareye el koydu. Tahrir'de toplanan "Mısır halkı!" da, kendi iradesini "temsilen" askeri havai fişeklerle kutlayarak onayladı.

Ancak "Mısır sokağı" Tahrir'de bitmedi. Bir de ne görelim, bu defa Adeviye meydanı dahil, Mısır kentlerinin meydanlarında, Tahrir'de toplananları üçe-beşe katlayacak miktarda insan toplandı"Darbeye hayır, Mursi'yi istiyoruz" diye haykırdı.

Bu durumda hangi "Mısır sokağı" meşru sayılacaktı?

Aslında "Halkın iradesi" sokaktaki kalabalıklarla ölçülmüyor. Ölçülemez de. Yani birimiz kalkıp"Tahrir'de bilmem kaç milyon toplandı, Mısır halkı şunu istiyor" dediğinde de sağlıklı bir söz söylemiş olmaz, "Adeviye'deki irade Mısır'ın iradesidir" dediğinde de...
Sandık, bu tartışmaları bitirmek için üretilmiş bir irade ölçerdir.

Sokak bütünüyle anlamsız mıdır?

Tabii ki hayır.

Sokağa yansıyan iradeye, yönetimler bakar, "Mesajı aldım" der, toplumunun bir kesiminin sokakta verdiği mesaja bakarak kendi çizgisini restore eder.

Sokağın demokratik misyonu gerçekte budur.

Sokak, bu mesajı verir, yönetenler onu alır, sokağın misyonu da biter. Yönetenlerin o mesajı almadığı durumlarda sokak, yine demokratik çerçevede gösterisini sürdürür, belki kendisine yeni katılımlar sağlar ama nihai karar yine de sandıkta ortaya çıkar.

Ancak sokak, başka türlü de kullanılagelmiştir.

Sokağa çıkanlar, gerçekte bir sorunun çözümünü değil iktidarı değiştirmek istemektedirler ancak ne sokak eylemleriyle ne de sonunda sandıkla iktidarı değiştirme güçlerinin bulunmadığını bilmekte, bu defa ülkeyi kaosa sürükleyerek "zinde güçler"in devreye girmesini, sonunda da muhtemel bir iktidar paylaşımını hedeflemektedirler.

Bu noktada muhtemel ki, o zinde güçlerle temas halindedirler ve sokak eylemleri, iktidar devirme stratejisinin parçasıdır.

Mısır sokağı-Türkiye sokağı

Hele, sokak eylemcileri iktidar devirme tekniklerinin kompedanı ise ve karşısında örgütlü sivil toplumlar mevcut değilse yani yönetenlerin desteği pasif oy verenlerden ibaretse, bu stratejinin başarılı olması çok mümkündür.

Türkiye'nin 27 Mayıs'ı bunun tipik örneğidir.

Ama mesela 12 Mart'ta, sokak hareketleri 9 Mart darbesini planlamışken, 12 Mart gelmiş ve darbeciler altta kalmışlardır.

Son Gezi olayı nedir?

"Çevreci masumiyet"in iğfaliyle Cumhuriyet mitinglerinden bu yana sürdürülen içine Balyoz, Eldiven, Sarıkız kumpasları giren, 28 Şubat'ta etkili olan bir sokak darbesi girişimidir.

Oyunu, Tayyip Erdoğan'ın dik duruşu ve "öteki sokağın" oyunu bozma kararlılığı ile meydanlara çıkmasıdır.

Mısır'da evet "Tahrir sokağı" darbeyi getirmiştir ama "Adeviye sokağı" ile Mısır'da bir başka halk iradesi "Bu defa olmaz" kararlılığını sergilemektedir. Mısır er geç sandığa gidecektir ve sokaktan darbeye gidenler derslerini alacaklardır. Türkiye ise "sokaktan darbeye" deneyimini tarihe gömeli çok olmuştur.


ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları