Başörtüsü Zafer Naraları

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 19.05.2024 23:00
YAZI
A
 BAŞÖRTÜSÜ yasağının kademeli olarak kaldırılmasına, Millet Meclisine birkaç başörtülü vekil girmesine pek sevindik.

Başörtüsü konusunda durumumuz nedir?
Yasağın kaldırılmasıyla işimiz, vazifemiz biter mi?
Hayır hayır Müslümanlar!.. Bu kadar ucuzcu ve kolaycı olmayalım.
Bizim vazifemiz bütün İslam kadın ve kızlarının şer’î tesettüre uymasını sağlamaktır.
1923’te ilk Cumhuriyet ilan edildiği zaman bu ülkede bir tek, evet bir tek İslam hanımı bile açık gezmiyordu.
First Lady İzmirli Latife hanım bile sımsıkı kapalıydı, saçının bir teli bile görünmüyordu.
Başörtüsü bir medeniyet ve kültür meselesidir. Müslümanlar, karşıtlarından ve düşmanlarından yüksek bir medeniyete ve kültüre sahip olmadıkça tesettür meselesini hal edemezler.
Tesettür vazifesi medenî kültürle çözülür, bedevî kültürle değil.
İnkar etsek de, moda olgusu denilen bir realite vardır. Müslümanlar bu konuda öyle yüksek seviyede olmalıdır ki, gayr-i müslime hanımların ve kızların bir kısmı bile imrenip beğenip tesettür kıyafetlerini benimsesin.
Tesettüre ihlasla ve Şeriat hükümlerine harfiyyen uyularak hizmet edilir…
Tesettür, şer’î hükümlere uyulmaksızın paraya bezirganlığa alet ve vasıta kılınırsa, sömürülmüş, istihdam ve istismar edilmiş olur.
Çağımızda islamî bir rejimin tesettürü mecburî kılmasına örnek ülke İrandır.
Orada istisnasız bütün kadınların başları örtülüdür.
Tahran hava meydanına Avrupalı turist kadınlar mı indi, hemen başlarını kapatmaları gerekir, aksi takdirde ülkeye kabul edilmezler.
İtalya sefirinin hanımı çarşıya mı çıkacak, başını örterek gitmesi gerekir.
Meclise birkaç başörtülü milletvekili girdi diye bayram yapmak, zafer naraları atmak bendenize biraz garip geliyor.
Kaldı ki, başörtüsü Orduda, Emniyette, Yargıda hala yasaktır. 
İngiltere, İsveç, Norveç gibi medenî ülkelerde Müslüman hanımlarının şer’î tesettüre uygun kıyafetlere bürünmeleri serbesttir. Biz onların çok gerisindeyiz.
Bizim bu tesettür, başörtüsü işini medeniyet, kültür, sanat, akıl, firaset üstünlüğü ile halletmemiz gerekiyor.
Biz Türkiye Müslümanları bu derecede ve seviyede medenî, kültürlü ve güçlü müyüz?

(İkinci yazı)
Gerçek Dindar Gençlerin Subay Olması
SÜNNÎ Müslümanların yakın tarihte başlarına gelen felaket ve belaların ana sebeplerinden biri zengin ve orta halli Müslümanların, yeterli sayıdaki zeki ve kabiliyetli oğullarını subay yetiştirmemiş olmalarıdır.
Bu konuda hayli yazı kaleme almışımdır. Bugün yine tekrarlıyorum. Sıradan değil, çok zeki, çok kabiliyetli, çok faziletli, çok vatansever gençlerimizin bir kısmını mutlaka subay yetiştirmeliyiz.
Zengin aileler subay olacak oğullarına paralel ve alternatif bir eğitim verdirerek onları ilimle, irfanla, kültürle, bilgelikle, yüksek ahlak ve karakterle mücehhez kılmalıdır.
Bu gençler hakiki dindar olmalı, lakin asla cemaatçi, hizipçi, fırkacı, grupçu olmamalıdır.
Ordunun şu veya bu cemaat ve tarikat tarafından ele geçirilmesine bir Müslüman olarak karşıyımdır.
Orduda bütün çeşitlilikler bulunabilir. Yeter ki, vasıflı olsunlar.
Ordumuz Türkiyenin ordusudur. Devletin, halkın, vatanın ordusu.
Ordumuz millî kimlik ve kültüre bağlı ve saygılı olmalıdır.
Ordumuz İslam dinine ve dindar Müslümanlara saygılı olmalıdır.
Resmî veya başka bir ideolojinin holiganlarına ordu bünyesinde yer verilmemelidir.
Ordumuzda hizmet verecek Müslüman subayların birinci özelliği şu olmalıdır:
Dindar olmayan, hattâ dine karşı olan insaflı kişiler bile onların kültürünü, ilmini, insafını, vatanseverliğini, doğruluk ve dürüstlüğünü, çalışkanlığını, vazifeşinaslığını kabul ve teslim etmelidir. Zaten asıl fazilet de budur.

ETİKETLER:

Mehmet Şevket Eygi

Mehmet Şevket Eygi

Yazarın Diğer Yazıları