İslam Dünyasının Yürekler Acısı Perişan Hali

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 20.05.2024 01:11
YAZI
A
 Bugün ve 23 Temmuz Çarşamba günü, ikindi namazından sonra BEYAZIT Meydanı Kitap Fuarındaki BEDİR standında kitap imzalamak için bulunacağım)
OSMANLI Devleti, birtakım kusurlarına ve eksikliklerine rağmen bir İslam devleti idi. Onun ve Hilafetin yıkılmasından sonra İslam dünyası büsbütün başsız kalmış, perişan olmuştur.
Osmanlı Devleti Ehl-i Sünnet İslamlığını benimsemişti. Çünkü Ehl-i Sünnet ve Cemaat Sevâd-ı Âzam ve Cadde-i Kübradır.
Bugün dünya üzerinde sayıları bir milyarın üzerinde olan Ehl-i Sünnet Müslümanları tek bir Ümmet haline gelmezlerse; perişanlıktan, zillet ve esaretten, sömürülmekten, ezilmekten, soyulmaktan, kıyıma uğramaktan kurtulamayacaklardır.
Ehl-i Sünnet Müslümanlarının tek bir Ümmet olabilmeleri için âdil, râşid, muktedir, müdebbir, zâhid, muttaki,  muhlis, muslih bir İmama biat ve itaat etmeleri gerekir. İmamsız Ümmet olmaz.
Müslümanların birleşmesinin önündeki engeller hangileridir?
Bu engellerin birincisi cehalettir. İslam dünyası genelde şifahî kültür bataklıklarına gömülmüş olup Ümmet çapında birlik, İmamet eğitimi verilmemekte, propagandası yapılmamaktadır.
İkincisi: Müslümanlar paramparça vaziyettedir. İrili ufaklı onlarca ulus-devlet veya kabile devleti, diktatörlükler… 
Üçüncüsü: Emperyalist, sömürgeci, soyguncu, Haçlı, Siyonist; küfür, şirk, nifak güçleri Müslümanları divide et imperia=böl parçala hükm et prensibiyle idare etmekte veya ettirmektedir.
Dördüncüsü: İslam dünyasının çeşitli ülkelerinde yekûn olarak milyonlarca Kripto Yahudi, Kripto Haçlı bulunmakta ve bunlar saf, cahil, ufuksuz Müslümanları yönlendirmektedir.
Beşincisi: İslam dünyasında Abdullah ibn Sebe’ler çoktur ama Selahaddinler, İmam Şâmiller boy göstermemektedir.
Altıncısı: İslam dünyasında sadece petrolden yekûn olarak trilyonlarca dolar kazanılmaktadır ama bu paralar halkı yetiştirmek, eğitmek, i’lâ-i kelimetullah yapmak, Ümmetleşmek, râşid bir İmama biat etmek için harcanmamakta, birileri tarafından Amerikan bankalarına yatırılarak küfrün hizmetine verilmektedir.
Yedincisi: İslam dünyasında büyük sayıda münafık, cahil, yarı mühtedi, maceraperest, arivist, hain cirit atmaktadır.
Sekizincisi: İslam hikmet=bilgelik dinidir. İslam dünyasında bugün bilgelik yerine beyinsizlik hâkim ve yaygındır.
Dokuzuncusu: İslam dünyasının içindeki hıyanet, dışındaki düşmanlıktan daha vahim ve tehlikelidir.
Netice olarak: İslam’ın ve Müslümanların önündeki en son büyük engel kötü ve hain Müslümanlardır.
İslam dünyasında maalesef darü’l-eman ve darü’l-huzur durumunda hiçbir büyük ülke yoktur. İslam dünyası iç savaşlarla, sapıklıklarla, ihtilallerle, iğtişaşlarla çalkalanıp durmaktadır.
İslam dünyası, aşikâre işlenen büyük günahlarla, riba, zina ve binayla, en çirkin fısk ve fücurlarla, taife-i nisanın ahkâmı Kur’aniyeye isyan ve tuğyanlarıyla, en çılgın dünyevilikle çalkalanmaktadır.
Bir yanda öldürülen, aç kalan, perişan olan milyonlarca Müslüman; öbür yanda Nemrut ve Firavunlara taş çıkartacak lüks, israf, sefahat, fıskr fücur, hayasızlık ve debdebe içinde yaşayan mütegallibe.
Ümmet yetmiş üç fırkaya ayrılmış, bunların yetmiş ikisi Cehennemlik bid’atçiler ve sapıklar… Bu yetmiş iki fırka-ı dallenin yüzlerce binlerce şubeleri var.
Müslüman kılıklı Samiriler altına gümüşe, dolara euroya, Altın Buzağıya tapıyor.
Onların dinleri para, kıbleleri karıdır.
İslam adalet, güvenlik, istikamet (doğruluk dürüstlük) hikmet (bilgelik), hakiki medeniyet dinidir, bugünkü İslam dünyasında bunlar var mıdır?
Her yıl ilan edilen uluslararası şeffaflık ve temizlik listesinde, başı Danimarka ve Yeni Zelanda gibi Hıristiyan ülkeler çekiyor, Müslümanlar ise listenin sonlarında yer alıyor.
İslam dünyasının bütünün ıslaha ihtiyacı vardır. Bu da Kur’an’ı, Sünneti, Şeriatı, fıkhı, İslam ahlâkını ve İslam hikmetini bilmekle olur.
Islah için ilim, irfan, irade, azim, sebat, adalet, istikamet gerekir.
Müslümanlar bugünkü kültür ve zihniyetleriyle, bugünkü parçalanmışlıklarıyla, bugünkü Ümmetsizlikleriyle, bugünkü ahlâklarıyla büyük bir felakete doğru ilerlemektedir.
Bir buçuk milyarlık İslam dünyası tek bir Ümmet olsaydı, râşid ve âdil bir İmama biat ve itaat etseydi, nüfusu on milyonun altında olan İsrail’e yenik düşmezdi.
Hz. Ömer edebiyatı yapmakla iş bitmiyor. Faruk’un adaletini önce kendi nefsine, sonra topluma uygulayacaksın.
Kur’an Kur’an Kur’an deyip, sonra Kur’an’ın yapma dediklerini yapan, yap dediklerini yapmayan fasıklar, ateş olsalar, düştükleri yeri bile yakamazlar.
İslam dünyasının kedilere ihtiyacı yoktur, Bengal kaplanlarına ihtiyacı vardır.
Kudüs’ü Haçlıların elinden alan Selahaddin vefat ettiğinde on ülkenin sultanı idi ama terekesinden cenaze masraflarını karşılamaya yetecek miktarda parası çıkmamıştı.
Evet, İslam dünyası büyük bir ıslaha muhtaçtır ama bunu kim planlayacak, kim hayata geçirecek?
Bunu yapamayacaksak melhamelere hazır olalım.
 
(İkinci yazı)
Ucuz Protestolar

İSRAİL’in bu son şiddetli öldürücü yakıcı saldırısı, soykırımı, vahşet ve zulmü ne kadar sürer? Birkaç gün veya birkaç hafta…
Bizim feryatlarımız figanlarımız tepkilerimiz İsrail Allah belanı versin sloganlarımız kaç zaman sürer? Birkaç gün veya birkaç hafta…
Sonra?.. Unuturuz… Ölenler ölür, kalanlar yaralarını sarar… Bağırmaktan sesimiz kısılır… Araya başka konular girer… Mesela başka Soma’lar olur, hiç düşünmediğimiz yerden bir darbe yeriz… Gazze’yi unuturuz. Nitekim İsrail 2009’da da Gazze’ye saldırmış, kan dökmüştü. O zaman da hop oturup hop kalkmış, feryat etmiştik… Sonra unutuvermiştik… 
Türkiye koca bir ülke, büyük bir devlet, yetmiş altı milyonluk bir halk ama bağırmaktan, ağlamaktan, feryad u figan kopartmaktan, nümayiş yapmaktan başka bir şey yapamıyoruz.
Gazze yanıyor, Gazzeliler çoluk çocuk ihtiyar sivil halk ölüyor, Gazze binaları yıkılıyor, Siyonistler Gazze’ye ateş yağdırıyor… Peki biz ne yapıyoruz? Seyrine bakıp bağırıp çağırıyoruz…
Osmanlı’nın varisleri olarak Filistin’de, Kudüs’te, Gazze’de bizim de haklarımız var. Bu hakları doğru dürüst aramıyoruz.
Gazzeli mazlum kardeşlerimize fiilen yardım edemiyoruz.
Gazze’de şu anda kaç Türk lejyonu var? Kaç Türk mücahidi var?
İstanbul’da Gazze diye ağlıyoruz, saçımızı başımızı yoluyoruz, sonra akşam yaklaşıyor, iftar sofrasına oturuyor ve Allah ne verdiyse iştahla yiyoruz.
Yemekten sonra çay içerken, bedava ve ucuz tarafından İsrail’i lanetliyoruz… Sonra uykumuz geliyor yatıyoruz. Sahur yemeğimizi yiyoruz… Gündüzleyin biraz daha ağlayıp bağırıyoruz.
Bu esnada Gazze’de masum çocuklar ölüyor, siviller ölüyor, ihtiyarlar, kadınlar ölüyor…
İsrail bombalıyor, öldürüyor, yakıyor, yıkıyor… Biz de boş durmuyoruz bu esnada; bağırıp çağırıyoruz, ağlıyoruz, ah vah edebiyatı yapıyoruz. Az şey midir bu!
Ağlıyoruz ama Gazze’de Türk lejyonu yok, Türkiyeli mücahitler yok…
Edebiyata geldi micihad konusunda mangalda kül bırakmayız ama…
Lafla peynir gemisi yürümez… Sadece bağırıp çağırmakla cihad yapılmaz.
Gazze devletler hukuku açısından İsrail toprağı değil. Niçin orada muharip Türkiye Müslümanları yok?
İsrail’e lanet ediyoruz ama onunla ticarî münasebetlerimiz tıkırında gidiyor. Nice tahıl, bakliyat, sebze, meyva İsrail tohumuyla yetiştiriliyor.
Kahr olsun derken İsrail tohumlu domatesleri biberleri yiyoruz.
Gazze’de Türk lejyonu… Nasıl olur bu?.. Resmî olmaz, hususî olur. Kolay olmaz zor olur. Birkaç bin mücahid beş sene süren talim ve terbiye ile yetiştirilir. Uzak doğu sporları… Salahaddin Eyyubî ruhu… İmam Şâmil azmi, ahlâkı ve karakteri… Müridizm disiplini…  Çelik gibi bir irade… Azim, kararlılık, sebat… Böyle yüz mücahid, on bin kefere askerini yıldırır…
Kim ne derse desin, bendeniz bir Osmanlı torunu olarak Filistin’den vazgeçmem.
Bir Müslüman olarak Kudüs’te benim de haklarım vardır.
Filistin ve İsrail konusunda Neturei Karta hahamlarının tezini paylaşırım. Filistin Filistinlilerindir… İsrail Devleti ve Siyonist ideoloji Tevrat’a aykırıdır, Musevîlik dinine göre küfürdür… Onlar Yahudi olarak böyle derken, ben bir Müslüman olarak niçin aynı şeyleri söylemekten korkacağım?
Doğrusu bugünkü ağlamalar, feryatlar, figanlar, protestolar beni hiç mi hiç tatmin etmiyor?
Yetmiş altı milyonluk Türkiye’nin tepkisi bu kadar ucuz olmamalıdır.
ETİKETLER:

Mehmet Şevket Eygi

Mehmet Şevket Eygi

Yazarın Diğer Yazıları