Sokağa Çıkmaktan Korkuyorum

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 19.05.2024 22:15
YAZI
A
 ARTIK birçok yerde, sokağa çıkmak Müslümana azap veriyor. İslam ahlakına, terbiyesine aykırı her şey açıkta işleniyor, görülüyor.
Şu mübarek Ramazan günlerinde yiyeninin içenin haddi hesabı yok. Çocukluğumda kibar gayr-i Müslim vatandaşlarımızdan nicesi, onları üzmemek için, Müslüman komşularına gösterecek şekilde açıkta yiyip içmezlerdi.
Birtakım kadınlar kızlar, tahrik edici çok açık ve dekolte kıyafetler giyiyor. Geçenlerde Kilyos’a gitmiştim, çarşıda mayolu kadınlar ve erkekler gördüm. Bir İslam şehrine yakışmayan bir manzara.
Böyle şeyler ehl-i dünya Müslümanların daha doğrusu Süslümanların umurunda değil. Zaten onların nicesinin tesettürü, açık kıyafetlerden ziyade göze batıyor, bana bak diyor.
Eski ahlak değerlerimizden iffet gün geçtikçe unutuluyor. Şimdi hâkim olan iffetsizlik, arsızlık, edebsizliktir.
Ahlaksızlıklardan, terbiyesizliklerden, görgüsüzlüklerden maalesef Müslüman kesim de nasibini aldı.
İslam’ın farzlarından biri de emr-i mâruf ve nehy-i münkerdir. Bu bir farz-ı kifayedir ama yapması gerekenler bunu yapmazlarsa bütün Ümmet sorumlu ve günahkar olur.
Şu otuz milyon nüfusu aşan İstanbul, bunca göçmeni kaldıramadı ve şehrin kültürü, ahlakı, görgüsü, nezaketi büyük yaralar aldı.
Taşradan gelenler, keşke geldikleri yerlerin ahlakını taşıyıp korumuş olabilselerdi. Maalesef o da, nâdir istisnalar dışında olmadı.
Mürüvvet kelimesini bilen kalmadı. Mürüvvet gidince kabalık, hoyratlık, gılzet aldı yürüdü.
Yılışıklık, şımarıklık, sululuk ayyuka çıkmış vaziyette. On gün kadar önce Sultanahmet’te bir lokantada iftar ediyordum. On kişilik bir grup o kadar şamata ettiler, kahkaha ile güldüler, bağırarak konuştular ki, beynime ağrılar girdi.
Toplu iftarlardaki bazı manzaralardan da çok rahatsız oluyorum.
Camilerimizde İstanbul terbiye ve ahlakına aykırı çok işler yapılıyor.
Hutbe dinlerken köpek oturuşu ile oturmak…
Yine hutbe esnasında cep telefonuna bakmak, mesaj okumak, mesaj yazmak…
Yanındaki ile gevezelik ve zevzeklik etmek…
Namaz kılanın önünden (zaruret olmadığı halde) geçmek…
Sabahleyin sekiz kişilik cemaate imamlık eden zatın önünde sabit bir mikrofon var, o yetişmiyormuş gibi yakasına bir de mandallısını takıyor.
Hoparlör çılgınlığı… Tek minareye sekiz hoparlör koymuşlar. Ezan okunurken avaz avaz madenî sesler çıkıyor. Koymuşken yuvarlak hesap niçin on tane yerleştirmemişler. Yer kalmamış da ondan…
Bayramdan sonra inşaallah kırlara ormanlara gideceğim. Yeşillikler, kuşlar, ağustos böcekleri, mavi gökte bulutlar, çam kokuları taşıyan rüzgar… Belki büyük bir ağaçta daldan dala atlayan kızıl renkli bir sincap da görürüm. Ya karşıma bir ayı çıkarsa? Şehirdeki ayılardan korktuğum kadar ondan korkmam. Otomobile girerim, kapıları camları kapatırım, inşaallah bir şey yapmaz.
(İkinci yazı)
TİCÂRETE DAİR

1. Din ve mukaddesat ticareti yapma. Allah’ın âyetlerini ucuza pahalıya satma. Din ve mukaddesat asla ticaret konusu olamaz. 
2. Vatanı milleti ticaret konusu yapma.
3. Para ticareti yapma, riba alma verme. Lanetli ve lanetlik büyük bir günah işlemiş olursun.
4. Karı, fuhuş ticareti yapma.
5. Tacirsen sakın ihtikar yapma, yâni halkın ihtiyacı olan maddeleri pahalı olsunlar, çok kazanayım diye depolarda saklayıp bekletme. Lanete uğrarsın.
6. Şeriatın be’y bi’l-bâtıl dediği geçersiz alış verişleri yapma.
7. İçinde sağlığa zarar veren boyalar, korumalar, aromalar, kimyalar bulunan zehirli maddeleri halka ve çocuklara satma.
8. Kusurlu defolu bir malı, kusurunu söylemeden satma, satarsan kazancın haram olur.
9. Cuma ezanı okunduktan, namaz bitinceye kadar ticareti alış verişi bırak, dükkanını büronu iş yerini kapat.
10. Ticaret esnasında yemin etme.
11. Ticarete yalan karıştırma.
12. Kimseyi ticaret yaparken aldatma.
13. Malının reklamını yaparken içine yalan ve abartı katma.
14. Nefis olmayan bir döneri “Nefis Döner” diye satarsan kazancın haram olur. Sadece Döner Bulunur diye yazarsan haram olmaz. 
15. Şeker şurubunun içine bal boyası, bal aroması konularak yapılan sahte ve zararlı balları satarak para kazanılabilir ama bu para bereketli ve hayırlı olmaz ve yapan sonunda belasını bulur. 
16. Küçük çocukları ve zayıf kadınları, saf halkı aldatarak yapılan ticaretin büyük vebali vardır.
17. Pazar yerlerinde, bir şeyler satan fakir, miskin, düşmüş kimselerle sakın pazarlık yapma, gerekirse onlara fazla para vererek alış veriş yap, teyze sen üç lira dedin, ben beş lira vereceğim, çünkü bu mal beş lira eder de.
18. Merhametsiz belediyelere ve belediyecilere: Üç beş kuruş ekmek parası çıkartmak için bir şeyler satmaya çalışan fakir ve sefil kimselere zulm etmeyiniz, zamanı gelince tokat yersiniz. Merhamet etmeyene merhamet edilmez.
19. Pazar yerlerinde, şurada burada bir şeyler satan, fakir ve bîçare oldukları anlaşılan kimselerden, ihtiyarlardan ihtiyacınız olmasa da bir şeyler alınız.
20. Az helal kazanç, çok haram kazançtan iyidir.
21. Haram kazanç yakar, yıkar, Cehenneme götürür.
22. Lokantacılara, börekçilere: Öyle yemekler ve börekler yapınız ki, yiyenler çok memnun kalsınlar ve size hayır dua etsinler. Bu dualar var ya, asıl kazancınız onlardır.
23. Fatih’te ana caddedeki KÖMÜR lokantası sahibine ve idarecilerine: Yemek tezgahının üzerine büyük bir levha halinde “Sağlığınızı korumak için az yiyiniz” levhasını astığınız için sizi tebrik ediyorum.
24. Muhterem tacirlere: Zekatlarınızı Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha göre iyi hesaplayınız ve hak sahiplerine dağıtınız. Zekat toplamaya hakkı olmayanlara zırnık vermeyiniz. Derneklere, vakıflara, tüzel kişilere zekat verilmez. Zekalarınızı onlara kaptırırsanız, borcunuzu ödemiş olmazsınız, tekrar usulüne göre vermeniz gerekir.
25. Kimseye göstermeden, bildirmeden, davul çalmadan, reklam yapmadan sadaka veriniz. Ölçü: Sağ elinin verdiğini sol elin bilmeyecek.
26. İhtiyacı olmayan sırnaşıklara, sadaka tacirlerine, profesyonel dilencilere para ve mal kaptırmayınız.
27. Az sadaka çok belayı def’ eder.
28. Ana madde: En iyi, en kârlı, en bereketli ticaret Allahü Teala ile yapılandır.
23.07.2015
ETİKETLER:

Mehmet Şevket Eygi

Mehmet Şevket Eygi

Yazarın Diğer Yazıları