Arka planda ne var?

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 17.05.2024 19:14
YAZI
A
 -Acaba Erdoğan Kürtler'e ne karşılığında ne vadetti?

Akil İnsan temasları sırasında en çok karşılaştığımız sorulardan birisi bu idi. Ben bir yerde bu soruyu sorana mukabil bir soru sordum:

-Siz, mesela ne karşılığında Türkiye'nin bir şehrini birisine satarsınız? Kaç para ya da nasıl bir statü karşılığında? Size başbakanlık verseler, Diyarbakır'ı satar mısınız?

-Ne demek bu, niye satayım? Böyle bir soruyu nasıl sorarsınız?

Dedim ki:

-Peki siz, sade bir insan iken başbakanlık gibi bir statü karşılığında memleketin çakıl taşını satmayı düşünmüyorsunuz da, zaten başbakan olmuş bir insanın böyle bir şeyi yapabileceğine nasıl inanıyorsunuz?

Bunun cevabı sadece sükûttu.

Çözüm sürecinin bilinmeyen pek çok yönü olduğunu kabul etmek lazım. Barzani ile görüşülmüştür, Öcalan ile görüşülüyor, Amerika ile, başka yerlerle görüşülüyor.

Ben bütün bu görüşmelerin Türkiye'nin bir sancıdan kurtulması hedefine yönelik olduğunu ama sadece bununla yetinilmediğini, Kürtler'in hem Türkiye'de hem bölgede huzur bulmasını, artı, tüm bölgenin istikrara kavuşmasını amaçladığını düşünüyorum. Türkiye, "sıfır sorun"u en çok bu kardeş halklar arasındaki gerilimleri düşürmek için istemiştir. Ve Türkiye, iç karışıklıklarla oynanan bir İslam coğrafyası sürecini sona erdirmek gibi bir arayışın da içindedir.

PKK, dört ülkede çalışıyor. Türkiye'de, İran'da (PJAK), Suriye'de (PYD) ve Kuzey Irak'ta. Evet, Kuzey Irak'ta da PKK var.

Şimdi soru şu: 

Acaba Kuzey Irak Kürt yönetimi, PKK ile ilişkilerinin son derece sorunsuz olduğu kanaatinde midir?

Diğer soru şu:

Türkiye'den çekilen silahlı gruplar Kuzey Irak'ta toplanıyor. Kürt yönetimi, bu silahlı grupların silahlarıyla birlikte var olmalarına göz yumacak mıdır? Bunu, Türkiye ile ilişkilerden öte, bizatihi kendi iç istikrarı açısından sakıncalı görmeyecek midir? Kaldı ki Kürt yönetimi, Kandil'in varlığının da buna ilave olacak Türkiye'den göç etmiş silahlı yapının da, Türkiye ile ilişkilerin ana sancı odağı olduğunu biliyor.

Türkiye, Barzani ile bu konuyu konuşmamış olabilir mi?

Öcalan'la görüşmelerde, silahlı yapının Türkiye'ye karşı başka topraklarda üstlenmiş olmasının kabullenildiği düşünülebilir mi? Hadi İmralı'da Öcalan'la görüşen MİT elemanları çok saf ve bu oyuna geldi diyelim, önceki gün toplanan ve konuyu değerlendiren 6 bakanın ve bürokratların katıldığı güvenlik toplantısında herkes aklını peynir ekmekle mi yedi?

Barzani"Kürt Konferansı"nın hazırlık buluşmasında açıkça, "Bundan sonra silah yok arkadaş" dedi. "Demokrasi içinde ve siyasetle yapılacak ne yapılacaksa..."
Bu mesajla silahın sadece Türkiye'ye karşı olmaması gerektiği değil bana göre kendi denetim alanında da kendi meşru silahlı yapısından başka silahlı yapıya göz yumulamayacağını ifade etmiş oldu.

İçeriyi tahkim etmek 

En azından Barzani'nin, evet bir temsil yetkisi olsa bile, PKK'nın tüm Kürtler'i temsil gibi bir konumu bulunmadığını bildiğini görmek lazım. Ne Kuzey Irak'ta PKK tüm Kürtler'i temsil ediyor, ne İran'da, ne Suriye'de ve tabii ki ne de Türkiye'de...

Türkiye'de Kürt seçmenin yüzde 50'si AK Parti'ye oy veriyor. PKK'nın siyasi uzantısı olan BDP'nin aldığı Kürt oyu, sadece yüzde 25-30 arası. Ama PKK, Türkiye'de Kürt temsiline oynadığı gibi, Suriye'de de PYD adıyla Kürt temsiline oynuyor.

Bizdeki aydın aymazlığı da, hemen bu abrakadabraya temenna çakıyor.

Türkiye içeride güçlü olduğu ve bütün toplum kesimlerinin kendini mutlu hissettiği bir sistem yapılanmasını gerçekleştirdiği ölçüde, bölgede Kürtler'in de cazibe merkezi olarak en başat güç olmaya devam edecektir. İç tahkim onun için son derece hayati. 
ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları