Kürt siyasetinin normalleşmesi

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 17.05.2024 21:41
YAZI
A
 İlk cümleyi şöyle kurayım:
-Çözüm süreci ile ilgili önümüzdeki en önemli sorun, Kürt siyasetinin silah hormonundan arındırılması ve normalleşmesidir.
Bunun ne kadar hayati olduğunu tahlil edeceğim ama önce birkaç şey daha ifade etmek gerekiyor:

-Tayyip Erdoğan, Kürt vatandaşlarımızın sorunlarını çözmek istiyor. İnsan olarak da istiyor, siyasetçi olarak da.
İnsan olarak, kendisini ait hissettiği inanç dünyası, yönetimin başındaki kişi olarak, herhangi bir insana yapılacak haksızlığın yarın Allah huzurunda önüne çıkacağını ve "Savun kendini" deneceğini ona bildiriyor. Erdoğan ise samimi bir mümin.

Siyasetçi olarak da istiyor çünkü ona, ülkeyi yüceltme hedefine yürümek için sorunları çözülmüş bir toplum lazım. Devlet toplumu ile sorunlu ise, hangi devlet projesine toplum katılımı sağlanabilir? Tayyip Erdoğan da on yıllardır devletin toplumun farklı kesimleriyle farklı sebeplerle çatışarak geldiğini görüyor ve bunun çok büyük kan kaybına yol açtığına tanık oluyor.

Erdoğan'ın samimi gayreti 

Kürt vatandaşların sorunlarını çözecek, Alevi vatandaşların sorunlarını çözecek, Sünni vatandaşların sorunlarını çözecek. Hatta gayrimüslimlerin sorunlarını çözecek. Bir barış toplumu inşa edecek.

Ben Tayyip Erdoğan'ın bu konularda son derece samimi olduğuna inanıyorum.
Bu işin bir parçası olarak "çözüm süreci"ni başlattı. Kürt seçmenlerde yüzde 50 oyu var. Bizatihi Kürtler'in, silahlı-silahsız Kürt siyasetinden rahatsız olduklarını biliyor.
Çözüm süreci, bir bakıma, etnik siyaset yapan Kürt siyasetini normal zemine çekme hareketi.

"Normal zemin", silahlı yapının sona erdirilmesi ve insanlara, diyelim bir AK Parti gibi"hizmet"le yaklaşılmasıdır.

Bir dönem, genel Türkiye siyaseti de "anormal" nitelikte idi. Çünkü orada da silah vardı ve bu silah çoğunlukla CHP politikalarının arkasında dururdu. Devreye girdiğinde de CHP'ye güç katardı. Onun için CHP eski lideri Baykal "CHP'nin oyları sayısal anlamda az olabilir ama siyasal ağırlığı fazladır" derdi.

Şimdi legal zeminde BDP var siyasi parti olarak ve o da, bir şekilde "silahlı yapı"yı kullanarak geldi ya da silahlı yapı, onu araçsallaştırdı.

Anormalliğin devamı 

Çözüm süreci, silahlı yapıyı sona erdirecek. Şu anda ülkeden çıkıyor silahlı gruplar. Görünen şu ki, silahlı-silahsız Kürt siyaseti, "anormalliği" bir şekilde devam ettirme hesabında. Şöyle ki:

1- Silah dışarıda devam etsin. İçeriye girebilme ihtimali canlı tutulsun. Dışarıda operasyonel olarak zaman zaman (Suriye'de olduğu gibi) devreye girsin.

2- İçeride, KCK illegal derin örgütlenmesi ile en azından belli bir bölgede toplum üzerinde örtülü bir baskı düzeni oluştursun ve toplumu denetim altında tutsun.
Şu anda, her iki "anormallik" devrede gibi görünüyor.

Silahlı yapının ülke dışına çıkması, Öcalan'ın iradesi istikametinde sürüyor görünse de silahların ne zaman tamamen ortadan kalkacağı net değil.

Ama ikinci ayak, sanki şöyle bir mantıkla, "Bunca yıl savaştık, bölgede bir alan hakimiyeti kurmak istedik, bir hayli de mesafe aldık, şimdi silah bitiyor ama biz o alan hakimiyeti hedefimizi, derin KCK örgütlenmesi ile gerçekleştirebiliriz, aksi halde Kürtler elden gidebilir" mantığıyla hareket ediliyor.

Hizmet yerine örgütlü militanların alan hakimiyeti demek bu. Tayyip Erdoğan hizmetle Kürtler'e ulaşmaya çalışıyor, Kürt siyaseti örgüt denetimi ile...
Kürt siyasetinin normalleşmesi, "Halka Tayyip Erdoğan'dan fazla ne verebilirsin" sorusunun cevabı ile ilgilidir diye düşünüyorum.


ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları