Yüklü gündem

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 17.05.2024 22:51
YAZI
A
 Türkiye'nin gündemi dopdolu. Bugün biraz toplu değerlendirme yapalım:

Kabine: 

Ömer Dinçer'in gidişine üzüldüm, keşke öğretmenlerle diyaloğu sağlayabilseydi ve keşke öğretmenler onu anlayabilseydi. Nabi Avcı'nın gelişine sevindim. 5'inci bakan değişimi ise asıl sorun.

Recep Akdağ çok önemli işler yaptı, kutlarım. Ama kabine revizyonunun gerçekleştiği sıralarda İstanbul'da uzun süre büyük bir devlet hastanesinin başhekimliğini yapmış bir doçentle birlikteydim,"Sistem tıkandı" demişti bana. Mehmet Müezzinoğlu, teşkilatçılıktan geliyor, doktorlardaki sancıyı giderebilir.

Ertuğrul Günay, ilginç bir siyasetçi olmuştur. Solda sol değildi, muhafazakar camiada öteki cenahın nabzı oldu ama farklarını koruyarak bütünleşmeyi başardı. Yabancı kalmadı. AK Parti tabanında hep biraz mesafeli göründü. Ömer Çelik, danışmanlığın azadeliğinden bakanlığın ve bürokrasinin sınırlı alanına giriyor. Bu da ayrı bir sınav alanı. Başarı diliyorum.

İdris Naim Şahin, çok karikatür konusu oldu, terörle mücadeledeki kararlılığı alanda mücadele edenler nezdinde takdir edildi. Muammer Güler, Mardin milletvekili, sıcak süreçte bakanlığa getirilişi uzlaşma iradesinin yansıması. Mardin'e, büyük şehiri kazanmaya yatırım. Çok hayati süreçte dilerim başarılı bir karar noktası olur.

CHP:

Diyalektik işliyor. Tez-antitez-sentez. Sentez, hep ayrışmada noktalanıyor. Gidilen nokta oraya doğru. Partide ciddi bir kan uyuşmazlığı, çelişkiler buluşması var. Birgül Ayman Güler'in sözleri, klasik sistem mantığındaki çarpıklığın ifadesi. "Yeni CHP" ise tam da bir kan değişimi yönelişi. Kılıçdaroğlu, idare ediyor gözükse de, köken itibariyle de, kendisine yüklenen misyon itibariyle de "ulusalcı" odağın karşıt ucunda. Bunu ulusalcı odak da biliyor. Bu yapı bir kere daha ayrışacak da, CHP'ye kim hakim olacak? Şu anda sorun bu. CHP markası artık kuşatıcı değil, parti bünyesinde biraz MHP'li, biraz BDP'li, belki biraz İP'li, belki biraz da AK Partili var. Anlaşılıyor ki CHP normalleşemeyecek. Çözülecek.

Başörtüsü:

Çözümde bir adım daha. Başörtülü avukatın yolu açıldı gibi. Az önce üniversite öğretim üyelerinin yolu açılmıştı. Biraz İHL'lerdeki öğretmenlerin, öğrencilerin, orta öğretimde Kur'an dersine giren çocukların yolu açılmıştı. Bunların tamamı fiili açılışlar, biraz avukatlarla ilgili Danıştay kararı farklılık arz ediyor. O da"kamu görevlisi" tanımıyla değil, serbest meslek tanımı ile. Kamu görevinde başörtüsü yasağı henüz aşılmış değil. Zulüm devam ediyor. Onun için Memur-Sen'in kampanyası sonuna kadar desteklenmeli.

Yargı-TSK-Başbakan:

Başbakan daha önce de Başbuğ'un tutukluluğu için sesini yükseltmişti. Bu defa TSK'ya yönelik tüm yargı süreci için sesini yükseltti. Şunları söyledi:

"Şu anda içeride 400'e yakın emekli muvazzaf subay astsubayımız var. Bunların hemen hemen ağırlıklı kısmı tutuklu. Çok daha ağır olanı, yani örgüt kurmaktan, örgüt elemanı olmaktan. Delilleri kesinse ver hükmünü işi bitir. Ama elinde kesin hükümler yok da sen yüzlerce subayı astsubayı örgüt elemanı olarak veya örgüt kuran olarak hele hele Genelkurmay Başkanı'nı kalkar da bu şekilde değerlendirirsen burası Silahlı Kuvvetler'in moral değerlerini alt üst eder. O zaman terörle nasıl mücadele edecek bu insanlar? Oralara gönderecek komutan kalmadı. Böyle şey olmaz."

Bunlar, askeri vesayete en çok karşı çıkan bir insanın çığlığı. Orada bir sancı var belli ki. Dilerim mesaj yerine ulaşsın.
ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları