Günah işleme özgürlüğü

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 19.05.2024 07:09
YAZI
A
 Bazılarımız laikliği "Günah işleme özgürlüğü" olarak tanımlıyorlar. Dolayısıyla, laik yönetimde "Günah işleme özgürlüğü"nün önünü tıkayan bir yasa çıkarılamayacağını savunuyorlar.

Çünkü "günah" dini bir kavram. Laik yönetimlerde de "dini referanslar"la yasa yapılamaz.
Burada anahtar kelime "Din" ve "Günah."

Din, Tanrı (İslam'ın diliyle Allah) tarafından insan için belirlenen hayat ölçülerini, "Günah" da yine Tanrı tarafından çizilen sınırların aşılması durumunu ifade ediyor. Yani her iki kelime, Tanrı-İnsan ilişkisinin uzantısı.

İlahi dinler, insanın Tanrı tarafından yaratıldığını ve Tanrı'nın insana dünya hayatı için bir "Yol haritası" belirlediğini bildiriyor. Yol haritasının adı din.
"Günah işleme özgürlüğü" ifadesi, "Günah"a inanıldığını ancak onu yapabilmekte serbest kılınmasının talep edildiğini ortaya koyuyor.

Ama görülen kadarıyla bu insanlar "Suç işleme özgürlüğü" talep etmiyorlar. Suç, malum, ülkedeki hakim düzenlerin-devletin koyduğu yapılmama sınırlarını ifade ediyor. Demek ki bu durumda insan, "Günah"ı belirleyen kudretle "suç"u belirleyen kudret arasında bir etkinlik farkı görüyor.

Günah ve suç örtüşürse

Bir şey daha: Suçun yapılmamasını insan hayatı açısından içselleştiriyor, günahın işlenmemesini ise insan olarak dışlıyor. Neden? Bu sorunun cevabı önemli. Acaba sırf Tanrı'dan geldiği için mi yoksa gerçekten "insani" açıdan sorunlu olduğu için mi? Mesela günah ile suç birbiriyle örtüşürse, neden suç işleme özgürlüğü istenmez de günah işleme özgürlüğü istenir?

Gerçekte, insan hayatı için yapılan ve "insani" diye kabul edilen düzenlemelerin belki de tamamı din kökenlidir.
Mahmut Toptaş Hoca"Her insanın hayatının yüzde 25'i fiilen şeriat içindedir" der. Buna din "Fıtrat" diyor. Anne çocuğunu sever, işte bu şeriattır.

Günah işleme özgürlüğüne yeniden dönersek... Ben şöyle diyorum: Günah işleme özgürlüğünü isteyen insan, günahı sadece kendisinin işleyeceğini sanır. Dünyada yaşayan 7 milyar civarındaki insanın günah işleme özgürlüğünü kullandığını düşünün, nasıl bir dünya manzarası çıkar ortaya? Ben diyorum: O zaman baba evladına karşı günah işler, evlat babaya karşı. Günah işleme özgürlüğü, insanın en yakınını vurmaya başlar. İnsan insanın kurdu olur.

Sanılıyor ki: Tanrı diye bir varlık oturdu, kafasına eseni insan için kurallaştırdı. İnsan da, ona karşı kendi özgürlüğünü savunmak için savaş veriyor. Bunun modern zamanlardaki adı laiklik oluyor. Promethe'nin Zeus'a karşı savaşı gibi.

"Din ile paralel" görünüm veren her düzenlemede birilerinin aklına bu savaş mantığı geliyor.

İnsanlara pislik yedirmeyin

Ben de diyorum ki:

Farz edin ki din, "İnsanlara pislik yedirmeyin" dedi. Günah işleme özgürlüğü mü isteyeceksiniz? Din, "Cana kıymayın" dedi, "İşkence yapmayın" dedi... Din "Çalmayın" dedi... Din, "Kız çocuklarını öldürmeyin" dedi... Din, "Uyuşturucu kullanmayın" dedi... Din, "Hiçbir varlığa karşı cinsel tacizde bulunmayın, özellikle çocukları cinsel tacizden koruyun"dedi. Ne yapacaksınız, "Günah işleme özgürlüğü" mü isteyeceksiniz?

Biliyorum tüm bunlar, insanın Tanrı, yaratılış, insan, kainat konusundaki kafa karışıklığının eseri.
Ama ben insanın, sırf "Günah işleme özgürlüğü"nün bir kademesinde kendi çocuklarına karşı günah işler hale geleceğini düşünebilirse, bu fasit dairede dönüp durmakta ısrar etmeyeceğine inanıyorum.


ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları