Kuralsız bir dünya

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 17.05.2024 21:41
YAZI
A
 Alkol konusundaki tartışmalara baktığımda, bir kısım insanımızın "kuralsız bir dünya" özlemi taşıdığı, daha ilginci, düşünce disiplinlerinin "Böyle bir dünya olabilir"kanaati üzerine oturduğu izlenimini ediniyorum.

Ama hemen birkaç adım sonra, en başta "düşünce"alanına olmak üzere "kural" koymaya başlıyorlar. Çünkü her insicamlı düşünce, kendine özgü bir kurallaştırmayı gerekli kılıyor.
Kişisel hayat da bir kurallaştırmayı gerekli kılıyor, toplum hayatı da, devlet oluş hali de...
Her adımda seçmeniz gerekiyor.

Sorun şurada: Birey-toplum-devlet ilişkisinde hem özgürlüğü hem kurallı yaşamayı dengeleyecek olan "kural çerçevesi" nasıl belirlenecek?
İnsan sonsuz özgürlük istediğinde nasıl bir durum ortaya çıkacak?
Milyarlarca insanın sonsuz özgürlük istediği bir dünya nasıl bir dünya olacak?

Milyarlarca insanın sonsuz özgürlük talebinin karşılanması mümkün olmayacağına göre, "sonlu özgürlük" çerçevesi, bütün insanlarda diyelim "adilane kısıtlama" duygusu verecek şekilde nasıl tanzim edilecek?

Hangi güç?

Bu sorunun hemen peşinden "Hangi güç bunu yapacak" sorusunun gelmesi kaçınılmazdır.
Tek bir insan mı?
Elinde silahlı güç bulunduran legal-illegal yapılar mı?
Devlet mi? İnsanlar devleti nasıl inşa edecekler?

Devlete egemen olan güçler, tüm bir toplumun ortak iradesini yansıtacak mı?
Devlet hangi özgürlük alanına müdahale ettiğinde meşru bir iş yapmış olacak, hangi durumda gayrimeşruluğa düşecek?

Meşruluk denen şeyin sınırları nasıl belirlenecek?
İnsan, bütün bunları değerlendirirken, kurallı ilişkinin en somut alanını oluşturan "Din"in temel çıkış noktası halindeki "Tanrı-insan ilişkisi"ni tamamen dışlayacak mı?

"Çocuğuma herhangi bir dinin kuralını empoze etmiyorum. Belli bir yaşa gelsin, kendisi özgürce seçimini yapsın, istiyorum."
Bu tipik bir modern vatandaş yaklaşımı.

Böyle bir yaklaşım, "dini dışlama konusunda" ortaya konunca modern kişiliğin çok net sergilendiği doyumuna ulaşılıyor.
Oysa aynı kişi, mesela çocuğuna görgü kurallarını öğretmesi için bir "dadı" tutabiliyor. Ve muhtemel ki dadının söylediği tüm görgü kurallarının "değer"den arınmış olduğuna inanıyor. Ya da üzerine "modern" damgası vurulunca, her kural meşrulaşıyor.
Bunun adı "modern din" olmuş olmuyor mu? "Tanrı inancı" ile alakası koparılmış laik din?

Steril bir dünya mümkün mü?

Sokak bile değer empoze ediyor insana.
Medya değer empoze ediyor.
Kamuoyu denen olgu değer empoze ediyor.

İnsan sanki soyut, steril bir düzlemde hayat sürüyor da, herhangi bir "değer empozesi"karşısında zihin ve duygu alemini etkiden koruyabiliyor. Mümkün mü bu?
Bu mümkün değil.

O zaman, iklimi, atmosferi kim belirliyorsa, onun "değerler dünyası" kişilik inşasına başlıyor.
Çinli'ye blucin giydirilmesi ya da Afrikalı'ya Coca Cola içirilmesi gibi. Ya da bir ara bizde Amerikan dizilerinin yaptığı etkiye benzer biçimde, şimdilerde Ortadoğu'da "Türk dizileri"nin zihniyet dönüşümü gerçekleştirmesi gibi...

Sormak gerekiyor "kuralsız"lığı kural haline getirenlerimize:
-Çocuğunuzun internet ortamında porno sitelere girmesine nasıl bakıyorsunuz?
İnanın, alkol kullanımı konusunda bile, kural koyacaksınız yetki sizde olunca:

-Aksırıncaya, tıksırıncaya kadar içmeyin şu mereti.
Ne bu, bir sınırlama değil mi? Bırakın içsin, sızıp kalmasından size ne?
Yanlış mı düşünüyorum?


ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları