Biz Sünniler

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 17.05.2024 21:27
YAZI
A
 Ne kadar, "Devlet Sünni toplum kesimlerinin de hayatını dar etmiştir, Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın bile eşlerinin başörtüsü yüzünden çekmedikleri kalmamıştır, devlet yukarıdan aşağı bir din ve Müslüman tipi oluşturmaya çalışmıştır, sistem restorasyonu demek, devletin Sünniler'le ilişkilerini de sağlıklı hale getirmektir" desek de, siyaset yapan insanların bu işi "Sünni-Alevi" gibi mezhep eksenli yürütmelerinin mümkün olmadığı bilinse de, şu an ülkeyi yöneten kadroların "Sünni" oluşları, Türkiye özelinde, Sünniler'i sistem içinde daha dominant-başat bir rol içinde gösteriyor.

Kanaatim şu ki, böyle bir iktidar durumu olmasa dahi, toplumun kahir ekseriyeti (ezici çoğunluğu) denebilecek bölümünün Sünniler'den oluştuğunun kabul edilmesi de, Sünniler'in başat konumda görünmesi sonucunu doğuruyor.

Belki bunda, Osmanlı'nın Sünni bir devlet olmasının etkisi de var. Galat-ı meşhur bir kanaat olarak, Cumhuriyet'in de "Türk-Sünni-Hanefi" bir devlet olduğu hususu da sıklıkla seslendiriliyor.

Bu durumda hem Sünni olmayan hem gayrimüslim olan vatandaşlar, kendi özgürlük alanlarının Sünni Müslümanlar tarafından belirlendiği gibi bir algı içine giriyorlar.

Bir de acaba şu tespit yanlış mıdır:

-Sünni toplum kesimleri de ne kadar sistem mağduriyeti-mazlumiyeti yaşamış olurlarsa olsunlar, bu ülkeden kendilerinin sorumlu olduğu, ülkenin başına -Allah korusun- bir şey gelirse bundan en çok kendilerinin etkileneceği, bu ülkeden başka gidecekleri bir yer olmadığı, Türkiye ile düşmanca hesabı bulunanların en çok Türkiye'nin Sünnilik karakterini aşındırmaya çalıştığı kanaatini derinden derine hissederler.

Bütün bunları dikkate alarak, acaba diyorum, "Biz Sünni toplum kesimleri olarak, Alevi vatandaşlarımızdaki mağduriyet hissini ve bundan Sünniler'i sorumlu tutan alt şuurlarını dikkate almak gibi bir gündemimiz olamaz mı?"
 
Şunlara ne dersiniz?
 
Şöyle otursak ve düşünsek:

-Alevi vatandaşlarımız hangi hususlarda mağduriyet hissi yaşıyorlar?
-Alevi vatandaşlarımızın Sünniler'e karşı bakışları nasıl?

-Mağduriyet hissi ne kadar doğrudan Sünni davranışları ile ilgili?
-Bu mağduriyet hissini ortadan kaldırmak için, arada bir en azından bir iletişim-diyalog iklimi oluşturmak düşünülemez mi, mümkün olamaz mı?

-Bu yaklaşım, Sünniler'in "Aman ülkenin başına bir şey gelmesin, bundan herkes kaybeder" hassasiyetleri ile uyum arz eden bir davranış olarak kabul edilemez mi?

-Ve acaba, AK Parti iktidarının Alevi açılımı ile yapmaya çalıştığı şey, böyle bir zaruretin gereği olarak düşünülemez mi?

Tersinden sorulacak bazı sorular da var:

-Sünni-Alevi ilişkisindeki fay hattı daha da derinleşme riski taşıyor mu?
-İçeride-dışarıda Türkiye ile hesabı olan birtakım odaklar, bu fay hattında kırılma oluşturmak için özel projelere sahip mi?

--Aleviler'e yönelik çengel atma hesapları hangi durumda etkili olur ve bu hesaplar, nasıl bir Türkiye iklimi ile boşa çıkar?
 
İletişim ortamı

 
İktidar, Demokratikleşme Paketi ile Alevi vatandaşlarımızın da sorun olarak gördüğü bazı hususlarda iyileşmeler sağlayacak; bu bekleniyor ve önemli.

Ama bana göre, toplum zemininde bir iletişim ortamı oluşturmak gibi bir çaba, derim ki, "Biz Sünniler"den gelsin.

Bir kısmı tarihten gelen yaraları saralım. Ortak sembol kahramanlarımızda buluşalım, ortak acılarımıza birlikte ağlayalım. Kerbela için yüreği yanmayan Sünni var mı? Ortak sevinç ortamları gerçekleştirelim. Komşumuzun düğününe katılalım, sevinçlerini paylaşalım. Daha böyle binlerce insani ilişki. Bundan kim zarar görür? Aksine Sünni de kazanır, Alevi de. Çünkü yürekleri hafifler.
ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları