Başı açıkların kampanyası

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 17.05.2024 09:32
YAZI
A
 İçlerinde Nilüfer GöleAmberin Zaman gibi tanınmış bilim kadınları ve yazarların da bulunduğu bir grup, internet ortamında, başörtüsüne özgürlük için kampanya başlattı.

Kampanyanın orijinalliği, imza koyan kadınların, başlarının açık olması. Yani bu defa "Başörtüsüne özgürlük"kampanyasını başörtülüler değil, başı açık olanlar başlatmış bulunuyor.
Kampanyanın bir diğer özelliği ise, "Başörtüsüne özgürlük" talebinin, hayatın bütün alanlarında geçerli olması.

Bu iki özelliği de asla küçümsememek gerekiyor.

Bir kere başı açık olanların başörtüsüne özgürlük istemesi, başörtüsü karşısında tepkinin, varsa korkunun, varsa öfkenin kırılması anlamına geliyor. O cenah ki, kendisini "laik çevre" olarak niteler ve başı örtmeyi, laik yaşam tarzına yönelik tehdit gibi algılar.

Şimdi bir grup kadın, bu korkuları aşarak ve tabii ki, o cenahta karşı karşıya kalacağı mahalle baskısını göğüsleyerek, bir başkasının özgürlük talebine ortak olmuş oluyor.

Yani "kendin için istediğini bir başkası için de istemek" demek bu. Özgürlük alanını çoğaltmak, "Laik sistem adına özgürlük çerçevesini ben belirlerim" iddiasından vazgeçmek demek.

Ve bu, Anayasa Mahkemesi tarafından gerekçelendirilen "Laikliğe aykırı özgürlük talebinde bulunulamaz" yaklaşımını reddetmek demek.

Bunların hepsi çok önemli ve zihniyetlerin değişmesi itibariyle 28 Şubat Türkiye'sine göre bir devrim niteliğindedir.

Hizmet alan-veren ayrımı kalksın

Bu kampanyanın diğer özelliği, "Başörtüsü için hayatın her alanında özgürlük talep edilmesi" dedim.

Bu husus, bildiride şu ifadelerle yer alıyor:

"Bizler, başı örtülü kadınlara yönelik eşitsizlik yaratan her türlü uygulamaya karşı çıkıyoruz. Başörtülü kadınların kamu hizmetlerinde görev alma, başta milletvekilliği olmak üzere merkezi ve yerel yönetimlere seçilme haklarının önündeki her türlü yasal ve yasal olmayan engelin ortadan kaldırılmasını talep ediyoruz. Hizmet alan-hizmet veren ayrımı yapmıyoruz. Yapılmasını reddediyoruz."

Burada açıkça şu söylenmiş oluyor:

- Başörtülü kadınlar kamu hizmetlerinde görev alabilmeli.

- Milletvekili olabilmeli.

- Yerel ve merkezi yönetimlere seçilebilmeli.

- Hizmet alan-hizmet veren ayrımı yapılmamalı.

Bunların tamamı, laik cenahtaki bir zihniyet devrimini ortaya koyuyor.

Tabii ki, bu düşünceleri o cenahta ne kadar insan paylaşacak, sorusu ortada duruyor. Muhtemel ki, tepkiler gelecek, söz konusu kişiler mahalle baskısıyla boğulmak isteneceklerdir.

Ama zihniyet devrimi başlamıştır.

Ve emek sömürüsüne isyan

Yıllardır o cenahta en özgürlükçü olanlar bile, hatta Hükümetle paralel gözüken liberallerin pek çoğu bile, "Hizmet alan-hizmet veren ayrımı yapılsın" noktasında kalmış, "Laik devlette hizmet verenin başörtülü olması kimlik dayatması olur" gibi bir tavrı seslendirmiştir.

İşte kampanya, bu tavrı sona erdiriyor.

Bu, aşağı yukarı 30 yıllık bir tabunun yıkılmasıdır. Onun için zihniyet devrimi diyorum.

Kampanya çerçevesinde yayınlanan bildiride, "Emek piyasasında başörtülü kadınlara yönelik örtük ayrımcılığa son verilmesi" talebi de var.

Bu da gerçekten büyük bir ayıp olarak sürüp geldi iş dünyasında. Üstelik bu sömürü sürecinde, laik kapitalistler tam bir ayrımcı politika uygularken, muhafazakar iş çevreleri de kötü not aldı.

Şimdi, dilerim başı açık laik kadınların başörtülü kadınların sömürülmesine karşı tepkisi, o kötü rol sahibi çevreleri de utandırsın.


ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları