Türkiye nerede dursun?

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 18.05.2024 17:03
YAZI
A
 Türkiye-AK Parti-Laik Müslümanlık-Ortadoğu- Model ülke” bağlamı bir kere daha gündemde.

Serdar Turgut bir süredir Habertürk‘te “Aman ha, AK Parti Müslümanlıkla laikliği ahenkleştiren çizgisinden sapmamalı” dozunda yazıyordu.

Çarşamba günü iki yazar birden, Sabah‘ta H.B. Kahraman,Yeni Şafak‘ta Murat Aksoy, aynı temayı işledi.

Kahraman‘ın yazısının başlığı “Ortadoğu laiklik rüzgârını bekliyor” şeklindeydi. Aksoy da yazısına “Türkiye İslam dünyasının neyi olur“ başlığını koymuştu.

Kahraman, Batı’nın “AK Parti’nin Mursi-İhvan hattında izlediği yolun derecesini, özünü, içeriğini iyiden iyiye görmek istediğini, çünkü Batı’nın İslam’la laikliği buluşturan, Batılı değerlere ve Batılı sisteme yerleşik AK Parti’ye ihtiyacının olduğunu” yazıyordu. Kahraman ihtiyacın gerekçesi olarak da önce Avrupa’da yaşayan 45 milyon Müslüman’ın “radikalleşmemesi” ve“İslamcılaşmaması”nı, sonra da “Ortadoğu’nun dönüşmesinde modelliği” gösteriyordu.Kahraman‘ın beklentisi ise şuydu:

“Şimdi AK Parti’nin bu kozu oynaması gerekir... İhvan-Mursi çizgisini sadece demokratik planda, darbe bağlamında savunduğunu ama o çizginin siyaseten dönüşmesi gerektiğini de vurgulamalıdır AK Parti. Laik Müslümanlık rüzgârını bekliyor Ortadoğu ve Batı.”

Aksoy ise “Türkiye’nin din vurgusunu öne çıkarması”nı sorgularken az önce yansıttığım başlıktaki soruyu sormaktaydı.

Batı’nın sorunu laiklik mi? 

Bunlar, AK Parti’nin iyiliğini isteyen, onun laik Müslümanlık misyonuna değer veren, ama en son Mısır örneğinde ortaya koyduğu politik tavrın İhvan’ı ve benzerlerini dönüştürmek yerine“İhvanlaşma” riski taşıdığı kanaatinden hareket eden, dolayısıyla Batı nezdindeki “modellik itibarı”nı kaybetme, dolayısıyla, Batı nezdinde İhvan ve Mursi’ye karşı olduğu gibi “rezerve maruz kalma” endişesini içeren yaklaşımlardır.

Sonuç itibariyle de Batı nezdinde kabul görme fırsatının kaçabileceği uyarısı taşıyan yaklaşımlardır.

Ben bu yaklaşımlardaki temel sorunun, Batı’nın istediği Ortadoğu formatının da, ona model olması istenen Türkiye formatının da pek sorgulanmaması olduğunu düşünüyorum.

Sanılıyor ki Batı, İslam dünyasında laiklikle İslam’ın barışık olduğu bir sistem formatı olursa çok mutlu olur. Bununla yetinir, başka şey istemez.

Oysa şu anda bana göre AK Parti iktidarının Batı için sorun haline gelmeye başlaması, mesela laiklikte İhvan’a yaklaşması ya da “İslamcılaşması” sebebiyle değildir. Öyle olsa, Batı mesela Suudi Arabistan’la kökten sorunlu olmak durumundadır. Oysa Mısır konusunda İhvan’dan ve Mursi’den çok daha katı İslami ölçüler içindeki Suudiler’le Batı dünyası neredeyse üst üste oturmuştur.

Sorunun kaynağı 

Sorun nerede başladı?

Türkiye’nin Batı’nın politikalarını sorgulamaya başladığında başladı. BM’yi sorguladığında, Filistin konusunda İsrail’le ilişkileri sorguladığında, nükleer güç sahiplerini sorguladığında...

Bana göre, AK Parti iktidarında Türkiye’nin muhafazakârlaşması iddiaları, basın özgürlüğü vs. alanındaki yükselen Batılı itirazlar, içerideki Batılılaşmış muhitler kanalıyla yürütülen suni gerekçe üretimleridir.

Türkiye bir İslam ülkesi, Ortadoğu İslam coğrafyasıdır. Hem Türkiye’de hem tüm İslam coğrafyasında, laik uygulamalar sorunludur. Hâlâ Türkiye bile gerçek bir inanç özgürlüğüne ulaşabilmiş değildir. Batı kendisini, adeta “İslami alanın daraltılması” misyonu içinde görmektedir. Bizdeki laik misyon söylemleri de ne kadar iyi niyetli olursa olsun, en azından moral baskı boyutuyla bu Batı politikasının uzantısı niteliğindedir. “Batılı değerler” denen şeyin kerameti ise, en temelden sorgulanmayı hak ediyor.

İşte bakın Suriye’deki insani hassasiyet pörsümesine...
ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları