Kilit rol

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 18.05.2024 08:41
YAZI
A
 Türkiye, seçimler sath-ı mailine girdi. Önümüzdeki iki yıl içinde üç seçim yapılacak: Yerel, cumhurbaşkanlığı ve genel seçim.

Her üç seçimin en kritik isminin Tayyip Erdoğanolduğundan kimsenin şüphesi yok.
Ve şu anda Tayyip Erdoğan'ın durumu belirsiz.

Bir kere, "üç dönem sınırlaması" sebebiyle yeniden milletvekili seçilmeyi düşünmüyor.
Acaba cumhurbaşkanı mı olacak?

Ama cumhurbaşkanlığının şu andaki statüsü onun "icranın içinde olma" stratejisi ile bağdaşmıyor.

Oysa Anayasa'daki cumhurbaşkanı statüsünün başkanlık-yarı başkanlık şeklinde değişme ihtimali de çok zor hatta imkansız görünüyor.

Mevcut statü ile cumhurbaşkanı seçilip, fiilen başkanlık yapma gibi bir görüş, cumhurbaşkanı-başbakan ilişkilerinde sakil durumlara yol açma vasfıyla (Özal-Akbulut ilişkisi) risk taşıyor.
Artı, cumhurbaşkanı olması halinde, Özal dramı yaşamamak için altta partinin emin ellerde olması hesabı var. Orası nasıl yapılanacak?

Kaldı ki "parti nasıl yapılanacak" sorusu, partinin toplumsal karşılığı ve başarısı açısından da önem taşıyor.

Tüzüğü değiştirip, üç dönem sınırlamasını en azından belli ölçülerde kaldırıp, Tayyip Bey'in"başbakan" sıfatıyla icranın içinde kalması durumu gündemden bütünüyle düşmüş değil.
Bu durumda, cumhurbaşkanının kim olacağı ya da Gül'ün ikinci defa cumhurbaşkanı seçilmesi ihtimali saklı duruyor.

Üç dönem sınırlaması, bir yandan yorgunluklara, yanlışlıkların devamına imkan vermeme, genç kadrolara yer açma niteliğiyle olumlu karşılanırken, geçen üç dönem içinde edinilen"tecrübe"nin de, en azından bazı isimler çerçevesinde "kıyım"a yol açabileceği, AK Parti'nin üç dönemlik başarısında rol alan isimlerin devre dışı kalması riskini barındırıyor. Bunun seçimlere yansıması olabilir mi?

Çeyrek yüzyılın tanzimi 

Bütün bunlar varıp, Tayyip Erdoğan'ın kararlarına odaklanıyor.

AK Parti ve Tayyip Erdoğan... Bu denklem, Türkiye'nin yakın geleceği için çok belirleyici nitelik taşıyor. Diğer siyasi grupların tavır belirlemelerinde bile Tayyip Erdoğan'ın konumunun tayin edici olduğunu söylemek zaiddir.

Acaba bu ihtimallerden herhangi biri Tayyip Bey'in kafasında netleşti mi?

Aslında "icranın içinde"lik, kaçınılmaz bir gereklilik olarak duruyor.

"Üç dönem" vs. toplumda, hatta rakipler dünyasında bile Tayyip Erdoğan'ın misyonunu-toplumsal karşılığını bitirecek bir zaruret gibi algılanmıyor. Bu tespiti başka bazı isimler için de yapmak mümkün.

Anadolu'daki gezilerim sırasında, teşkilatın bu konular etrafında dönüp durduğunu, müthiş bir netleşme ihtiyacı içinde olduğunu gördüm.

Yaygın beklenti:
- Tayyip Bey'in başbakan olarak kalması.
- Gül'ün ikinci defa cumhurbaşkanlığı.
- Yorgunluk, kirlenme sebebiyle üç dönem uygulamasının belli ölçüde devreye sokulması.
- "Tayyip Bey'den sonra kim" diye sorulduğunda Numan Kurtulmuş ismi, "Tepede problem olabilir ama tabanda beklenti o yönde" gibi cevaplar aldım.
2023 hedefine yönelik bir AK Parti... Çeyrek yüzyılın tanzimi.

Büyük misyon. Büyük sorumluluk. Ve kilit isim Tayyip Erdoğan. Allah kolaylık versin.

MİYASOĞLU İÇİN: Gök kubbemizden bir yıldız daha kaydı. Edebiyat, kültür hayatımıza değerli eserler kazandıran ama asıl özelliği dava adamı hüviyetiyle derin izler bırakan Mustafa Misayoğlu dostumuzu da ebediyete uğurladık. Artık bizim neslimize de, merhum Ayhan Songarhocanın ifadesiyle yetim-i akran denebilir. Miyasoğlu'na Allah'tan sonsuz rahmetler, ailesine, dostlarına başsağlığı diliyorum. Mekanı cennet olsun.


ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları