İslam dünyası ile oynamak

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 19.05.2024 11:50
YAZI
A
 Önce bir bilgi: 

Lozan'da İngilizler, Türk temsilci heyetine karşı, "Mukaddes emanetlerin Araplar'a iadesi"ni savunurlar. İngilizler'e göre "Mukaddes emanetlerin gerçek sahibi Araplar'dır, Yavuz onları gasp etmiştir." 

Savaş yıllarında İngilizler'in "Müslüman" Araplar'ı"Müslüman" Osmanlı'ya karşı kışkırttığını ve isyanda başarılı olduğunu biliyoruz.

Bunu, acı hatıraları anıp, yaraları kaşımak niyetiyle yapmıyorum. Ancak coğrafyamızın ve toplumlarımızın ne kadar karmaşıklaştığını, üzerinde oynanabilir hale geldiğini anlatmak için yazıyorum. Ne yazık ki bu yapı bugünlere kadar devam ediyor ve politika üretirken bunun dikkate alınması hayati hale geliyor.

Refahlı günlerde şöyle yazmıştım: "Neden Demirel dindar insanlardan oy alıp iktidar olur da, Erbakan kendi kitlesinden oy alarak iktidar olamaz?"

Tayyip Erdoğan bu sırrı çözdü ve halktaki gerçek karşılığına ulaştı.

Ancak ne Türkiye güllük gülistanlık ne de İslam coğrafyası.

Mısır'da İhvan hareketi, Selefiler'le farklılaşma yaşıyor. İhvan'ın oyu yüzde 36.3, Selefiler'in oyu yüzde 28.8. Bunlar, İslami çizgileri çok net olan gruplar, bunun yanında genel Mısır toplumu İslami aidiyet vurgusu ile biliniyor. Hatta General Sisi "dindar" birisi olarak tanınıyor.

Peki son olaydaki savruluş neden? En azından İhvan ile Selefiler'in karşıt hale gelmesi neden?

Sıkıntılı durum

Suudiler'in, Körfez ülkelerinin Mısır darbesine selam durmaları neden?

"Suriye'de Esed devrildikten sonra iktidara İhvan gelir" söyleminin, sırf Amerika ya da Avrupa'yı etkilediğini düşünmek, gerçeği yeterince görmemek olur.

"Arap Baharı" söyleminin, gelecek iktidarların yapısı sebebiyle Amerika'yı, Avrupa'yı kaygılandırdığını biliyoruz ama birçok bölge ülkesinde de başka sebeplerle kaygı uyandırdığı bir vakıa.

Bunları niye yazıyorum?

Türkiye, bana göre Suriye'de de, Mısır'da da "ahlaken" ve "ilkesel" olarak doğru yerde duruyor.

Ama bu duruş sebebiyle hem İslam coğrafyasında birçok ülke ile farklılaştığı hem de global odaklarla ilişkilerinde daha gerilimli bir sürece girdiği açıktır.

Uluslararası medyanın bir bölümünde Erdoğan hareketi ile İhvan hareketinin aynileştirilmesine yönelik bir damar alttan alta işliyor, bu aynileşmenin İhvan karşıtlığı ile paralel yürüdüğünü ve Erdoğan'ın da aynı yıpratma operasyonuna maruz bırakıldığını görmemek yanlış olur.

Bana göre Erdoğan ve arkadaşları, 100 yıldan beri İslam dünyasına karşı yapılmış operasyonu doğru okumaktadırlar. Ortaya her yönüyle çarpık bir yapı çıkmıştır. Bundan kurtulma iradesi de doğrudur.

İnce ayara dikkat

Ancak o kurtuluş nasıl gerçekleşecektir?

Türkiye bile 100 yıldır çarpık yapıdan kurtulma mücadelesi veriyor. İçeride, toplum bünyesinde oynanmış. Onarım sürecinde kurbanlar verilmiş. Hâlâ da sancı var. Halktan yüzde 50 oy alan parti yargı marifetiyle kapatılmak istenmiş. Alan alan yara sarmaya mecbur hissediyorsunuz kendinizi.

Ki Türkiye, Birinci Dünya Savaşı sonrasında bağımsız kalan üç İslam ülkesinden biri idi. Bağımsızın başına bunlar gelirse, sömürge statüsüne düşenlerin başına ne gelir, varın düşünün.

Hâlâ oynanabilen bir coğrafya İslam coğrafyası.

Karşınıza Neo-conların politikası ile bir Müslüman ülke ya da liderin çıkabileceği bir coğrafya.

Ne demek istiyorum?

Bu coğrafyada yoğurdu üfleyerek yemek gerekiyor.

AK Parti iktidarının varlığına ve sağlığına, Türkiye'nin bölgesel politikalarının ince ayarına dikkat etmek gerekiyor.



ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları