İcazet mi?

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 17.05.2024 21:15
YAZI
A
 Doğru olmayan zamanda ve mekanda bazı şeyleri yapanların garabeti için anlatılan bir Nasreddin Hoca fıkrası vardır.

Hocaya sorarlar:
-Hocam, tuvalette sakız çiğnenir mi?
Hoca muzip bir tarzda gülümser ve:
-Çiğnenir çiğnenmesine ama evladım, insanlar çiğnediğin şeyi yanlış anlarlar.
La teşbih, Kılıçdaroğlu'nun koca bir CHP heyeti ile birlikte (Kamer Genç dahil) seçimler arefesinde, adayları ilan etmeden önce, Amerika'ya geziye gitmesi "Acaba icazet almak için mi" sorularına bu yüzden yol açıyor.

-Amerika AK Parti hükümetine, Tayyip Erdoğan'a kızıyor, "Acaba Türkiye'den bir alternatif hükümet modeli çıkmaz mı"ya kafa yoruyor, "Ana muhalefetin cirmi ne" bunu bilmek istiyor. Yahudi lobisi de AK Parti'nin ilk iktidara geldiği günler gibi değil, Davos'tan beri müthiş öfkeli. Vs. ya...
 
Ve Amerika'ya selam
 

Bir gidelim Amerika'ya, kendimizi anlatalım.

Böyle bir psikolojinin içinden ne çıkar? İcazet arayışına benzer bir şey çıkar.

Gidersiniz oraya, Obama ile kendi aranızda bir empati kurmaya çalışırsınız, "O zenci idi, yani toplumun dışlanmışlarından, Amerika onu başkan yaptı, neden bizde de benzeri bir durum olmasın? Mesela bir Alevi başbakan."

Bu söylemi Türkiye'de de sürdürecek mi Kılıçdaroğlu bilmem. "Alevi başbakan" vurgusu, CHP için de çok ilgi çekici olmalı.

"Dış siyasette yerimiz Batı'dır, demiş ama onunla kalmamış, ilave etmiş: 200 yıldır Batılılaşmaya çalışıyoruz. CHP'nin bu konuda bir tereddüdü yoktur." 

Satır arasında "AK Parti Batı'ya mesafeli" imasını saklayan bir cümle. Kılıçdaroğlu bu söylemi, Brüksel ziyaretinde de seslendirmişti: "AK Parti AB taraftarı olarak gözüküyor ama aslında gönlü başka coğrafyalarda." Hükümetin İslam coğrafyasına açılma stratejisini Avrupa'ya jurnal etmişti o günlerde. Aslında "Dış siyasette yerimiz Batı'dır" söylemi ile "200 yıldır Batılılaşmaya çalışıyoruz" ifadeleri arasındaki nüansın farkında mıdır Sayın Kılıçdaroğlubilmem. Siyasi bir tercih olarak Batı ile paralel durmak başkadır çünkü "200 yıldır Batılılaşmak"başka. Doğru, CHP'nin politikası oldum olası "Batılılaşmak" olmuştur ama Türkiye'nin ruh kökünü önemseyenler, "Batılılaşma"nın bir kültür ve medeniyet dönüşümünü içerdiğini, bunun da ciddi bir köksüzleşme operasyonu olduğunu ifade ederek gelmişlerdir.
 
Seçim kazanmaktan ne haber?
 
Kılıçdaroğlu'nun Amerika'da karşı karşıya kaldığı en ilginç sorulardan birisi hiç kuşkusuz, protokol itibariyle en yüksek görüşme niteliğindeki Obama'nın ulusal güvenlik danışmanlarından Karen Donfried'in sorusu olmuştur. Soru şudur:

"Seçimleri nasıl kazanmayı düşünüyorsunuz?"

Kılıçdaroğlu'nun buna nasıl cevap verdiği bilinmiyor.

Bu sorunun medyaya yansıması ise Amerika'nın, bizim gibi ülkelerde partilere yönelik politikasının nirengi noktasını oluşturuyor:

-Başarma umudunuz var mı?

CHP muhtemelen Gezi olaylarını, belki dershanelerle ilgili gerilimleri AK Parti'nin zaaf alameti olarak göstermiş, Sarıgül gibi simaların popülerliğini de masaya sürerek, bir başarı hikayesi oluşturmaya çalışmıştır.

Amerika buna inanmış mıdır?
Bence CHP, daha epey bir süre, lobilerin düşünce kazanlarında kaynatılmaya devam edecektir.
Bir zenci hikayesi okumuştum: Baloncu farklı renklerde uçan balon satıyor. Gelen çocuk bir balon alıp göklere bırakıyor. Bu arada zenci bir çocuk, baloncunun sırığındaki siyah renkli balona bakıp duruyor. Parası yok. Baloncu çocuğu sevindirmek için balonu koparıyor ve çocuğa veriyor:

-Bırak evladım balonu.
Çocuk bırakıyor ve balon göklere yükselmeye başlıyor. Baloncu şunu söylüyor:
-Evladım bu balon rengi ile değil içindeki enerji ile yukarı yükselir.
Peki CHP nasıl yükselir sizce?
ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları