Bu defa Alevilik için...

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 19.05.2024 21:05
YAZI
A
 Yakın zamandaki bir görüşmemizde, geçmişte Alevi çalıştaylarını gerçekleştiren bakan Faruk Çelik şunları söylemişti:

"Alevi çalıştaylarında bir noktaya gelmiştik. Tekke ve Zaviyeler Kanunu'nda değişiklik yapılmadan -çünkü o değişiklik zordu- Aleviliğe bir statü kazandırmak mümkün olacaktı. Alevi-Bektaşi İnanç ve Kültür Vakfı kurulacak, bu vakfa, kamu yararına vakıf statüsü verilecek, dolayısıyla cemevlerinin yapımına ve orada hizmetlerin devamına devlet katkısı sağlanacak, bu arada sayıları 7 bin civarında olan dedelere, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi bünyesinde düzenlenen sertifika programıyla eğitim verilecekti. Bu formül hem Aleviliğe statü kazandırıyor hem de İslam içi-dışı tartışmalarını devre dışı bırakıyordu. Bunu Alevi toplumunun büyük ekseriyeti kabul etmişti." 

Bakan Çelik, bu formülün değişik sebeplerle o gün hayata geçemediğini ifade etmişti.
Şu sıralar, konunun hükümet seviyesinde yeniden gündeme geldiği anlaşılıyor. Başbakan, mitinglerde "Alevi açılımı"nın devreye gireceğini bildiriyor.
Bu iyi bir gelişme.

Çözümün mahiyeti

Bu arada, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin bir beyanı oldu. Hocaefendi, camilerin yanında cemevinin de açılmasını teklif etti. Bu arada hizmet camiasının Ankara'da, cami-cemevi birlikteliğini hayata geçirecek olan bir proje için harekete geçtiği bilgileri geliyor. Hocaefendi'nin açıklamasında "Sema ile semahın birbirinin ikizi olduğu"na temas ediliyor ve bir anlamda "ne fark olur ki" deniyor.

Hocaefendi'nin teklifine, Alevi toplumundan mesela Prof. Dr. İzzettin Doğan'ın olumlu yaklaştığı görülüyor.

Anlaşıldığı kadarıyla hükümetin masasında bulunan paket, bir yandan Aleviler'e ve Alevi camiasının sembolleştirdiği cemevlerine arzu ettikleri statüyü kazandırırken diğer yandan da Aleviliği İslam dışında ve İslam'a, cemevlerini de camiye karşı konumlandırmamış oluyor. Bunun yanında, genelde sözlü gelenekle yetişmiş bulunan "dede"lerin, daha sağlıklı bir dini önderlik için en azından bir tür "İlahiyat ön lisans" eğitiminden geçmelerini öngörüyor.

Diyanet'in Aleviliğin yazılı metinlerini hayata geçirmesi de buna ilave edilince, devlet eliyle daha kitabî bir Aleviliğin devreye girdiğini söylemek yanlış olmaz.

Anladığım kadarıyla Hocaefendi'nin teklifi de cami-cemevi karşıtlaşmasını değil, yakınlaşmasını, birbirine geçişliliği, camiye ve cemevine gidenlerin iletişimini öngörüyor.

Bu iktidarın imkanı

Birkaç yıl önce Tunceli'ye gittiğimizde oradaki cemevini de ziyaret etmiştik. Bir taziye yemeği veriliyordu. Bir zat yemek duası yapıyordu. Baktım, dua tıpkı Sünni vatandaşlarımızın yaptığı yemek duasının aynısı.

Tunceli cemevinin dedesi Ali Ekber Yurt'la konuştuk, İslam'a, Hazreti Peygamber'e bakışında, Sünni İslam'la en küçük bir fark yoktu.

Geçen bir dostum anlattı: "Almanya'da bir cemevine gittik. Dede Yasin okuyordu ve gayet de güzel okuyordu" dedi.

İç Anadolu gezimizde Alevi vatandaşlarımızla da buluşmuştuk. O alan Türkiye'nin bir başka sancılı alanı idi ve herkes Tayyip Erdoğan'dan, Alevilik için de bir "çözüm süreci"ni devreye sokmasını istiyordu.

Hep yazdım:
Bu sorunun çözümü için en uygun siyasi iktidar, Tayyip Erdoğan'ın başkanlığındaki AK Parti iktidarıdır. Neden böyle derseniz çünkü bu gerçekleşirse olay, "devlet çözümü"nden öte bir"toplum çözümü-yeni bir kardeşlik projesi" olacaktır.


ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları