Cezaevleri nasıl boşalacak?

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 18.05.2024 10:33
YAZI
A
 Başbakan'ın sözleri tartışılıyor. İşin siyasi istismar boyutunda bazı kesimler, "İşte Başbakan dilinin altındaki baklayı çıkardı. Öcalan'a af kapıda, yakında Öcalan siyaset meydanlarında" gibi provokatif söylemler üretiyorlar.

Bu söylem, Akil İnsanlar heyetlerinin Anadolu gezilerinde de önlerine çıkan sorulardan biriydi. "İşin sonunda Öcalan'a af var mı" sorusu en çetin sorulardandı.

Doğrusu şimdi de bilmiyorum, bu sürecin sonunda Öcalan da af konusu olur mu?

Bilinen şu: Bir süreç işliyor.

Barışın ikamesi süreci bu.

Önce ölümleri sonlandırmakla yola çıkıldı. Doğru bir çıkıştı. Askere gönderdiğimiz gençler de ölmüyor, dağa çıkmış olanlar da. Bu noktada durup, "En sonunda Öcalan çıkacak, öyleyse şimdi barış diyerek tansiyonu düşürmek doğru olmaz. Çatışmalar devam etsin, isterse gençler ölsün" demek insani bir duyarlılık sayılamaz.

"Ölüm"süzlük çoğalsın çoğalsın, çoğalsın, barış kökleşsin, kökleşsin, kökleşsin... O zamanki toplumun duygu dünyasına bakalım. Belki de o gün toplum, "Artık cezaevleri boşalsın, barış iklimi tamam olsun" noktasına gelecek.

O gün hangi gündür? Nasıl bir takvim bu sonucu verir? Bunları şimdiden söylemek mümkün değil.

Bir oğlu dağda bulunan Diyarbakır-Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, "Dağdakileri indirecek, cezaevlerini boşaltacak bir düzenleme için en az üç yıllık bir çalışma şart"demiş. "Umut verici ama iyi planlansın" cümlesini de eklemiş.

Evet, bir süreç yaşanıyor. Süreç bir yönetimi gerekli kılıyor. Birkaç tarafı var sürecin. Doğru veya yanlış yönetmek söz konusu. Hükümetin barışta samimi olduğunu söylemek gerekiyor. Çünkü barış her halükarda hükümet için tercih edilecek bir durumdur.

Öteki taraf da barışı isteyebilir ama yola çıkarkenki bazı hedeflerin gerçekleşmemesi, o kesimin tavrını etkileyebilir ve ayak sürümeler ortaya çıkabilir.
 
Önce dağdan iniş
 
Başbakan'ın "Cezaevleri boşalacak" cümlesi, siyasi istismara daha müsait olduğu için o bölüm öne çıkıyor, oysa o cümlenin önünde "Dağdakiler inecek" ifadesi var.

Nitekim çözüm süreci, yurtiçindeki silahlı yapının ülke dışına çıkması ile başlayacaktı. Aradan aylar geçti, silahlı yapının sadece yüzde 20'si yurtdışına çıktı. Yani henüz dağdan inilmedi. Silahlı yapı ülke dışına bile çıkmadı. Bir de o silahların gömülmesi ya da imhası safhası var. Yani silahlar orada, şu veya bu durumda devreye girecek şekilde depolanacak yaklaşımı, sürecin işlediği anlamına gelmeyecektir.

Başbakan'ın sözleri bir niyet bildirimidir.

Başbakan "Bu bir başlangıç" dedi. "Bir yılda bir süreç bu noktaya gelirse, bundan sonra kartopu gibi büyüyecektir" dedi. Demek ki Başbakan umutlu. Diyarbakır görüntüleri de o umudu beslemiş olmalıdır.

Başbakan'ın süreç değerlendirmesinde, Diyarbakır'da "Yeni Ankara" adına kendisinin ortaya koyduğu profilin coşku ile karşılanmasının da önemle not edildiğini sanıyorum. Başbakan'ın barışı ikame ederken, bölge insanının memleket algısının, 76 milyonluk bütün içerisinde oluşmasına itina ettiğini görmemek mümkün değil.
 
Bir gelecek öngörüsü
 
Başbakan'ın gelecek öngörüsünü şöyle okuyorum ben:

Silahın asla devrede olmadığı, bölgenin açık veya örtülü biçimde tek parti zihniyetinin tahakküm alanı haline gelmediği, en uç nitelikte de olsa her düşüncenin siyasi ortamda ifade edilebildiği, özgürce siyaset yapılabilen bir iklim.

Bana göre de normalleşme bu.

Silahlı yapı ülkenin kimyasını bozuyor.

Ülkenin meşru silahlı kuvvetlerinin bile de facto vesayetlerinin sona erdirildiği bir dönemde illegal bir silahlı gücün vesayeti normal kabul edilemez. Silahın gölgesinin bile hissedilmediği bir durum: Dağdan iniş bu olsa gerek. O durumda, cezaevleriyle ilgili bir operasyon barışı tahkim edecek bir karar olacak.
ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları