CHP'nin sorunu: Türkiye'yi içselleştirmek

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 18.05.2024 17:02
YAZI
A
 CHP'nin "Meclis'te başörtüsü" konusunda gelebildiği yer neresi?

-Kerhen kabullenme.

Yani "Karşı çıkarsak, bu AK Parti'nin ekmeğine yağ sürmek olur" yaklaşımı.

Yani, başörtüsünü bir özgürlük olarak kabul etmiyorsunuz, onu özgürlük olarak kabul eden yüzde 75'lik toplum kesiminin duygularını önemsemiyorsunuz, onlarla iletişimi dikkate almıyorsunuz, jakoben bir laiklik anlayışını bütünüyle terk etmiyorsunuz...

-Siyaseten karşı çıkmak yanlış olur, hepsi bu.

MAK tarafından yapılan kamuoyu yoklamasında yüzde 19'luk bir toplum kesimi "kamuda ve Meclis'te başörtüsüne karşı olduğunu" belirtmiş.

Belli ki CHP yönetimi, kendi tabanı olduğunu düşündüğü bu yüzde 19'un nabzını tutabilmeyi, siyasi tutarlılık sayıyor.

Geriye kalan toplum kesimini ne yapacaksınız? Onun beklentilerine ne diyeceksiniz?

Bir dönem, toplumun yüzde 99'unu bile dışlayabilen bir jakobenlik skalası vardı, yüzde 19 ona göre iyileşmiş (!) bir rakam.

Serdar Turgut, dünkü Habertürk'teki yazısında CHP'nin "Bir lisan sorunu var" diye yazmış. Şöyle diyor:

"CHP'nin sorunu, kimin aday olacağı değil gittikçe daha fazla dinselleşme eğiliminde olan bu toplumda halka nasıl konuşulacağının dilini bulup çıkaramamaktır.

Evet CHP'nin bu ülkede bir lisan sorunu var. Dindara nasıl konuşması, neler demesi gerektiğini bu parti hiç düşünemedi ve bulamadı."

Serdar Turgut'un "toplumun gittikçe daha fazla dinselleşme eğiliminde olduğu" tespiti, bir "endişeli modern ezberi" bana göre, ben toplum dindarlaşıyorsa ya da diğer ifadeyle muhafazakarlaşıyorsa bile, bu toplumun kendi "normaller"ini bulması anlamına geldiğini düşünüyorum.
 
Milletin dilini anlamamak
 
Şunu da ifade edeyim:

CHP'nin bulamadığı dil, sadece toplumun dindar kesimlerinin dili değil, çok geniş anlamda toplumun sağduyu dilidir.

Şu soru soruluyor bugün:

-  "Çare Sarıgül" ise, acaba CHP, Sarıgül ile sağlıklı bir iletişim dili oluşturabilecek mi?

CHP'nin mesela Marmaray'da kullandığı dil ile medyada CHP yandaşı olarak bilinen kalemlerin dili arasında bile ciddi farklar oluştu.

Marmaray'a ilk gün binme zevkini yaşayan ve "Asla AK Parti'ye oy vermedim, vermeyeceğim" diyenlerle AK Parti tarafından inşa ettirildiği için Marmaray'a asla binmeyeceğim diyenler arasında da ciddi bir dil farkı var.

CHP dünyasını iyi takip eden yazarlarımızdan Mahmut Övür diyor ki:

"Şu anda tek proje: 'Çare Sarıgül...' Sarıgül, her yatırıma itiraz eden, proje üretmeyen ve başörtüsüne karşı çıkan bir CHP'yle mi toplumun yüzde 100'ünü kucaklayacak? CHP'nin bugünkü siyasetine karşı çıksa, partiye gelemez, çıkmasa 'halktan destek' alamaz. Derin bir sıkışma içinde. Bu nedenle çare olacak Sarıgül çare arayacak durumda. 

Tabii asıl bomba Sarıgül'ün CHP'ye geçmesiyle patlayacak. Daha önce de yazdım, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Sarıgül'ün gelmesiyle istifa edebilir."

Nasıl?

Sarıgül ile bile CHP arasında "bir lisan sorunu" yok mu?
 
CHP şunu yapabilseydi
 
Başlıkta dediğim şeye geleceğim:

-CHP'nin sorunu, Türkiye'yi içselleştirme sorunudur.

Başörtüsü konusundaki gerilim de onun bir parçasıdır.

CHP, geçmişte de bana göre Türkiye'yi içine sindiremedi ve kendi şablonlarına göre bir Türkiye dizayn etmeyi planladı. Ben ona "sera yönetimi" diyorum. Sera ortamında bir toplum kesimi ürettiği de doğru. Ama Türkiye, o şablondan taştı, taşarak geliyor ve şimdi CHP'yi çok gerilerde bırakıyor.

"CHP çağı yakalayabilecek mi" sorusu aynı zamanda "Türkiye'yi yakalayabilecek mi" sorusu ile iç içe.

Şunu diyebilseydi CHP yönetimi:

-Başörtüsü mü, millet kimi nasıl gönderdiyse başımız gözümüz üzerine...

O zaman CHP ile ilgili farklı bir ümit taşınabilirdi.
ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları