1. Organize’nin şifreleri

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 17.05.2024 01:33
YAZI
A
 1. Organize’nin şifreleri

Haftaya, Sayın Mehmet Ali Atiker abimizin davetlisi olarak l. Organize Sanayii’nde başladık. 1.Organize Sanayii’nin Başkanı Sayın Bülent Kaşdoğan ile ATİKER’e girdiğim zaman bahçedeki koşuşturmadan anlıyordum ki burada çok önemli şeyler olacaktı.

Nitekim 3-5 dakika sonra durum anlaşılıverdi.

Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Bey’den Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’a (Tabii ki başkanın sağ kolu Selçuklu İlçe Başkanı Diş Hekimi Mustafa AK), vekillerimiz Mustafa Kabakçı, Prof. Dr. İlhan Yerlikaya, Harun Tüfekçi, Ayşe Türkmenoğlu ve Gülay Samancı’dan bir önceki dönem vekilimiz Ali Öztürk Bey’e, AK Parti İl Başkanı Ahmet Sorgun’dan partinin A takımında yer alanBestami İnan abimize, Mehmet Ali Arlı abiden yine partinin kilit isimlerine kadar geniş bir davetli topluluğu; 1. Organize Sanayi Yönetimi ve Organize’nin seçkin iş adamlarıyla buluşuyordu. Sanki orada küçük bir Konya vardı.

Kahvaltı mükemmeldi. Ama bir tek eksiği vardı. (!)

Kuş sütü…

Bizim için şansız olan durum ise her zaman olduğu gibi bu kahvaltının bizim ikinci kahvaltımız olmasıydı.

3 saat süren kahvaltılı toplantıda Büyükşehir’in 1 numarası Tahir Bey’den sanayiciye kadar herkes aklındakini ve karnındakini rahatça ifade edebiliyordu.

Mesela Mehmet Kayhan, Hidroliksan Halim Usta, Erol Küçükbakırcı, Oktay Kayhan ve Mehmet Duman gibi önemli sanayicilerimiz söz alıp şehrin ulaşımından, işçilerin daha ucuz ve sanayi bölgelerine yakın alanlarda ev sahibi olabilmelerine kadar pek çok birikimlerini yetkililerle paylaştılar.

Mehmet Ali Atiker ve Bülent Kaşdoğan’ın konuşmalarından ise 1. Organize Sanayi yönetiminin, Büyükşehir ile çözülemeyen sorunları yıllar sonra karşılıklı görüşme ve anlayışla yasalar çerçevesinde çözdüklerini öğreniyorduk.

Sadece bir iki sorun kalmıştı.

Bu sorunlar şehrin merkezini etkileyebilecek önemli konularda. Ancak oluşan hava bunların da çözüleceği yönündeydi.

Bizim gibi sanayiden ve üretimden uzak insanların dikkatini çeken konu ise gerçekten trajikomediydi.

Düne kadar 1. Organize Sanayii’nde kaldırımların genişliği 4 metre 20 santim imiş. Bu genişlikteki kaldırım şehir merkezinde yoktu ki. Ve bu kadar geniş kaldırımı kim kullanıyordu ki?

Şimdi bu kaldırımların genişliği 1 metre 5 santime indiriliyormuş.

Tabii telefon kablolarının yerin altına alınması, yerin altına gömülen modern çöp bidonlarının konulması gibi daha pek çok çalışma için yoğun bir mesainin verildiğini öğreniyorduk.

Yine kanalizasyon sorunu, mevcut yolların genişletilmesi, sanayicinin, üreticinin sosyal ve ekonomik projelerle desteklenmesi gibi konular uluslar arası boyutlarda ele alınmıştı.

Vekilden asile, yönetenden yönetilene herkes konuşuyordu.

Konuşmalar arasında insanı gururlandıran cümleler vardı. Mesela Halim Usta, Meksika’ya giderkenTahir Başkan ile New York Havalimanı’nda karşılaşmalarını anlatıyor, şehrin sanayicinin uçuşunu aktarıyordu. Mustafa Kabakçı Bey ise içimde kanayan yaraya tuz basıyordu.

Sayın vekil, benim Mustafa abim söz sırası kendine geldiğinde Japon İmparatoru’nun kaybedilen savaş sonrası iş dünyasına verdiği mesajı okuduktan sonra, bizim millet için en büyük tehlikelerden birine dikkat çekiyor ve “Bir toplumun gelişmişliği fakirlerinin bindiği lüks otomobillerden değil, zenginlerinin kullandığı toplu taşıma araçlarından belli olur” diyerek yağlarımı eritiyordu.

Bu cümle anlayanlar için çok ince ama tehlikeli bir ifade idi.

Aynı konu ile ilgili haftalar önce; dünün ev sahibi Mehmet Ali Atiker abiden de bir gerçek yaşanmışlık dinlemiştim.

O gün tramvay durağına doğru yürürken bir araç yanımda durdu. M. Ali abi sabahın köründe işe giden ender sanayicilerdendi. Neyse bizi otomobiline aldı. Havadan sudan konuşurken “Uğur’um bizim milleti anlamak çok zor. …… kadar işçimiz var. Hepsine servisimiz var. Ama cuma günü hiç kimse servise binmez. Dahası Cuma’nın hürmetine o gün yemek haftanın en güzel menüsüdür. Ama yemekte de kimseyi bulamazsın. Çünkü işçilerimiz o gün evlerinden özel otomobilleri ile gelirler. Cuma’ya giderler ve cumadan sonra da Konya’da nerede en iyi köfteci varsa oraya geçerler. Aslında benim bu işten mutlu olmam lazım. Demem lazım ki benim işçimin otomobili var. Benim işçim yemeğini karavanadan yemiyor, dışarıda yiyor. Ama diğer taraftan da lüks diye üzülüyorum. Vallahi bizim millet olarak daha ayaklarımız yere basmıyor” demişti.

İşte dün sabah da Japonya’dan Avrupa’ya, Amerika’dan Kanada’ya, Kafkaslar’dan Afrika’ya kültürden ekonomiye satır başları sunan Sayın Kabakçı aynı endişeye dikkat çekiyordu.

Sonuçta dün sabah bir tek memur işçi kesimi yoktu. Gerçi onların vekilliğini de başta Sayın Mehmet Kayhan Bey olmak üzere bazı iş adamlarımız yapıyordu.

Bu şehirde yaşayan herkes adına bazı önemli ipuçları dilendiriliyordu. Bu grupta kendime yer bulduğum için çok şanslı idim.

Tabii bu arada her zaman yanımda olan Sayın Ömer Atiker, Abdullah Altuntaş ve Mustafa Kavaf’a da özel ilgi ve torpillerinden dolayı teşekkür ederim.

Son küçük not;

Mehmet Ali Atiker abimiz kulağımızı ısırmadı ama büktü(!)…

“Bak buradaki her şeyi yazıp milleti yine üstüme salma” dedi.

Şifreler şimdilik bu kadar.

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Denemeyi bilene imkansız yoktur.

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Sabah ve akşam saatlerinde Beşyol Kavşağı, Halil Ürün Kavşağı, Ganioğlu Göbeği ve BÜSAN girişine bir çözüm bulduğumuz zaman ADAM oluruz

ETİKETLER:

Uğur ÖZTEKE

Uğur ÖZTEKE

Yazarın Diğer Yazıları