İki yamalı pantolondan..

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 17.05.2024 02:54
YAZI
A
 İki yamalı pantolondan Büyükşehir Başkanlığı’na

  

Geçtiğimiz hafta içerisinde Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek Bey’le 24 saatten fazla ayrılmaz bir birlikteliğimiz oldu. Tabii bizimle birlikte bir grup meslektaşımız da vardı. Ama onlar zaman zaman resmi, zaman zaman da özel işleri nedeni ile Başkan’ın yanından ayrılmak zorunda kaldılar.

Biz ise mümkün mertebe başkanla yan yana idik. İki kez başkandan ayrı kaldık. Birincisinde Başkan bizim ısrarla “Konya’da niye yok?” diye eleştirdiğimiz Kent Müzesi’nin projesini kontrol etmeye gidince.İkincisi ise saatler günün ilk saatlerinde yani 2’ye gelirken yatmak sabah da 5’de kalkmak için odalarımıza giderken.

Bu birliktelikle bir yerde Konya basınında Büyükşehir’in hizmetlerini en çok eleştiren gazeteci olarak, her özel oturuşta Başkan’ın bilinmeyen yönlerini öğreniyorduk. Çünkü bu anlar resmi açıklamadan çok öte özel sohbetlerdi.

Mesela biz “Alaaddin Tepesi’ndeki Saray duvarının şemsiyesi çökecek. Hâla niye yenilenmiyor?”diye öfkelenirken Başkan bu şemsiyenin yanında yapılan ilk kazıda şehrin 2500 yıllık geçmişine rastlandığını söyleyerek kendilerince haklı gerekçeleri sıralıyordu.

Gerçek bir köylü çocuğu olmaktan hiç çekinmediğini samimi dost meclisinde rahatlıkla anlatan Başkan, bu kez çocukluk yıllarındaki fakirliğe dikkat çekerek “pantolonum delinince annem bir yama yapardı. Bu yama da parçalanınca üzerine ikinci yama yapılırdı” derken hâla çocukluğunda çekilmiş entarili fotoğrafı olduğunu söylüyordu.

Rahmetli dedesinin kendisi üzerinde çok emeği olduğunu belirten Başkan, köy hayatının insan üzerinde iki ayrı etkisi olduğunu ifade ederek, “Birincisi insan üzerinde hep eksiklikten dolayı bir kompleks oluşturabilir. İkincisi ise hayatın her türlü yönünü görüp yaşandığı için de ufku geliştirir” diye not düşüyordu.

Tüm yaşadıklarından “kimseyi incitmeme ve kimseden incinmemeyi” kendi hayat felsefesi olarak kabul eden Başkan gözümüzün içine baka baka bu hayat felsefesi ile bizim eleştirilerimize de bir yerde cevap veriyordu.

Mesela bizde takıntı haline gelen trafik çilesi için, Başkan hayat hikayesini, felsefesini anlatırken siyasi kurnazlığı ile araya sıkıştırıyor ve iki bıçak arası pardon iki laf arasında “Konya’da 2004 yılında trafikteki araç sayısı 162 bin idi. Ama şimdi trafikteki araç sayısı 350 bin oldu” diyordu.

Yani biz başkanı, çocukluğunu hayatta ve siyasette çektiği sıkıntıları dinlerken bir taraftan da Başkan’dan gelecek şutlarla gol yememeye gayret ediyorduk.

Avukat iken 1990 yılında 88 model şahin otomobili olduğunu hatırlatan Başkan bir gün kardeşi ve aileleri ile birlikte hem arabaların tadını çıkartmak hem de ailecek dinlenmek için bir köye gittiklerini anlatır. Köyde piknik yaparlar. Bir ara bir aile kendilerine ikramda bulunur. Başkan hatırlamıyor ama kendilerine kaymak ikram edilir. Aradan tam 22 yıl geçer. Başkan bu yıl havaalanında yakınlarını Umre’ye uğurlamak için gittiği hava alanında bir grup vatandaş ile ayaküstü sohbete girer. Bu arada arkalardan yaşlıca bir teyze kendisine bağırır “Başkan oldun yaa. Bizi unuttun artık. Ama kaymağımızı yerken böyle değildi…”

Başkan o anda nasıl kızardığını, terlediğini anlatmaya çalışırken sanki o anı yeniden yaşıyordu. Ve ardından da ekliyordu “22 yıl sonra kimin nerede ne olacağı belli ki. Bize bir kaymak ikram edilmiş. Yemişiz. Hiç hatırlamıyorum bile. Ama o teyze bugün kendisini tanımadık diye onlarca insanın yanında böyle bağırdı” diyordu.

Tahir Başkanla bu samimi sohbetimizde yine hiç duymadığımız hatıraları kendisinden dinliyorduk. Bir Fransa seyahatinde ayağının kayarak havuza nasıl düştüğünü ve ıslandığını keyifle anlatan Başkan gençliğinde yazdığı şiirleri ve ezbere okuduğu mısraları da gururla mırıldanıyordu.

AHMET BUGA’DAN

İSTANBUL’DA TURİZM YATIRIMI

Bu kısa İstanbul seyahati bizim için çok dolu dolu geçti. Tahir Başkan ve ekibi Konya’ya uğurladıktan sonra İstanbul’da pek çok dostu ziyaret ettik. Bir araya geldiğimiz ve hasret giderdiğimiz isimlerden birisi de Ahmet Buga idi. Yani Seyit abimizin biricik evladıAhmet Buga İstanbul’da turizm sektörüne giriyormuş. Ahmet Buga’nın oteli çok kısa bir süre sonra hizmete de giriyormuş. Oteli gördük. Çok hoşumuza gitti. Gurur duyduk. Cenab-ı Allah’ım mahcup etmesin. Hayırlı olsun diyoruz.

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Tek bildiğimiz şey hiçbir şey bilmediğimizmiş.

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?   

Sarraflar Caddesinde araç parkı ile yolu kapamadığımız zaman ADAM oluruz.

ETİKETLER:

Uğur ÖZTEKE

Uğur ÖZTEKE

Yazarın Diğer Yazıları