İyiler hep iyilikle yad edilir

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 17.05.2024 02:52
YAZI
A
 “Konya’nın büyüğü” yazımıza olumlu, olumsuz tepkiler alabildiğine devam ediyor. Kimseyi sıkmak ve incitmek niyetinde değiliz. Bugün bazı dostlarımızın ve okurlarımızın görüşlerine küçük küçük yer vererek şimdilik bu konuyu rafa kaldırıyoruz.

MEHİR Vakfı Genel Başkanı Mustafa Özdemir abimiz tüm bu kuşakların içinde yer almış bir isim olarak bakın ne diyor “Ömer Zileli amcam ve Ali Güneri abimiz babamın kadim dostu idi. Bunlar makam ve mevki isteyenlerin önünü açan mihmandarlardı. Sayın Davutoğlu Bakanımızın arkasında birçok kişi, kurum ve kuruluşumuz var diye düşünüyorum abi. Siz ne dersiniz? Biz Konya’nın manevi büyüklerinden feyiz alıyoruz. Ama bizim yaşayan abilere ihtiyacımız var diye düşünüyorum” derken, bizleri taa Bartın’lardan takip eden Ali Sami İyioldu abimiz de “Uğur’um, yine döktürmüşün ve tamamen doğru dediklerin. Bana göre de Konya’da neden devlet adamı çıkmaz, Konya’ya düşman uğramamış Kurtuluş Savaşı’nda Konya’da savaş yapılmamış, Konyalı Konya’yı korumamış. Sarıkamış’ta, Çanakkale’de çok şehit vermiş ama düşmana karşı savaşamayınca Konyalı bir birinin paçasından çekmeye başlamış. Bu da Konya’yı Konyalıyı onun var, benim neden yoka götürmüş. Eee bu yapının Ankara’da siyasiler arasında da devam ettiğini düşünürseniz devlet adamı çıkabilir mi? Evet etli ekmek ve tereyağlı böreğe gelince Karadenizli de hamsi yiyor ama çok güçlü lobileri var, Konya’nın Konyalı’nın bir lobisi var mı Karadenizliler kadar güçlü? Daha çok çok neden var. O nedenle Konya ve Konyalı Selçuklu’ya ilk Türk yurduna başkent olduğunu unutmadan başkentli gibi hareket ederse çok devlet adamı olur. Selam, saygı ve dua ile Konya’ya en kalbi duygularımla selam ve saygı sunuyorum" diyordu.

İsmail Köse Bey görüşümüze katılmadığı gibi gazeteciliğimizi(!) bile yerden yere vuruyor ve çok sayıda Konyalı devlet adamı olduğunu böyle savunuyordu “Sayın Uğur Bey sizin anlayış tarzınız nasıl onu bilmiyorum ama bu yazıyı yazarken kendiniz çok bilerek yazdığınızı mı zannediyorsunuz? Siz kendinizi nasıl gazeteci zannediyorsanız o kadar da devlet adamı var Konyalı”.

İstanbul’dan bizi takip eden kardeşimiz Selahaddin Koyuncu ise ne kadar dertli olduğunu yine kendi üslubu ile “Abi bu konuda susma hakkımı kullanmak istiyorum... Bırak devlet adamı çıkarmayı alanında gayret edene sahip çıkılsa yeter... Gerisi bir şekilde gelir" sözleriyle ifade ederken çok değerli Ali Ulvi Kocaçınar Hocamız bizzat yaşadığı bir olay ile konuya farklı bir pencere açıyor ve “O bir zamanlar bakan olan milletvekilimiz.

Benim yeğenim kaymakamlık sınavını kazanıp da yardım istemek için kendilerine müracaat ettiğinde affedersiniz '' ................tir'' eder çocuğu aynen yazdığımı söyler. İnanamadım ve 81 puan alıp derece yapan yeğenim maalesef mülakatta geçemez. Burada şunu öğrendik ki Konyalı olmak değil tarikaten icazetli olmak gerekiyormuş. Yani Konyalıların bürokrat yetiştirebilmesi için bir tarikata girmesi ve orada hizmet etmesi vb. vb. yapması gerekiyor” diyordu.

Çakıltepe rumuzlu okurumuz

“Belli değil mi? Sayın Özteke senin dediğin husus sanki Konya'nın siyasi görünümüyle doğru orantılı gibi. Ne dersin?” diye sorarken ordudan emekli ve halen eğitimcilik yapan büyüğümüz Atilla Hızarcı abimiz:

“Kardeşim değerli yazılarını okuyorum keyif ve zevk alıyorum. Derler ya doğru söyleyeni dokuz köyden kovalarlarmış diye. Boş ver seni bir köy bile kovalayamazlar. Kaldı ki sen doğruları yazmaktan bıkmazsın. Allah'a emanet ol” diyerek bize destek veriyordu.

Yine çok değerli eğitimci bir dostumuz Mustafa Özkan Bey;

“Gerçekler acı, ama gerçek. Uğur bey, genelde yazılarınızı okuyor ve takdir ediyorum Konya’yla ilgili arayışlarınız çok güzel, basında birilerinin dile getirmesine seviniyorum. Bir büyüğümüzden aktardıklarınız maalesef acı ve gerçek. Değişecek mi hiç zannetmiyorum? Bencillik, dar düşünce, risk ve sorumluluk alacak kapasite ve yetenekli Konyalılara ihtiyaç var” diyordu.

“Etli ekmek lafını bırakırsanız, Konyalı adam olur” diyen okurumuz ise “Konya deyince akla gelen olumsuzlukları ve alay konularını devamlı olarak yazarak hatırlattığınız sürece yazınızın altındaki ne zaman adam oluruz yazısı hiç eksilmez. Bu türlü alameti farikaları matah gibi yazan sadece sizsiniz. Ayıp ediyorsunuz, Hadimli yaşlı kurt. Yakışmıyor” diyerek bize katılmadığını ifade ediyordu.

Biz de görüşleri ile bizlere katkıda bulunan herkese teşekkür ediyoruz.

NEZİH ABİMİZİ ANCAK

SANAL ORTAMDA GÖREBİLİYORUZ?

Konya için ve benim için çok değerli bir abimdir Sayın Nezih Dağdeviren. Ama ben vefasızım. Lüzumsuz koşturmalardan dolayı Nezih abimizin yeni ofisinde bile kendisini bir ziyarete gidemedim. Huzurlarınız da kendisinden çok özür dilerim. Bakın Nezih abimizin yazımıza nasıl bir değerlendirme yapıyor;

“Sevgili Uğur kardeşim.  Bu mevzu gerçekten çok acı oldu. Bu konuda haberler çıktıktan kısa bir süre sonra Konya gazetelerinde belediye başkanlığının ağaçların kesilmeyeceğine dair açıklama yaptığı ön sayfa haberlerindeydi gerçekten o gün nasıl sevindiğimi anlatamam. Lakin bu gün geldiğimiz nokta yine bambaşka oldu. Bu ağaçların yokluğuna bugün dikkatlice baktım. Meydan düzenlemesi diye bol taş döşeme dışında meydan özelliği içerecek hiç bir faaliyet göremedim. Bir kaç çukur vardı yerde oralarda herhalde saat filan yapacaklar bilmiyoruz yapılınca göreceğiz. Ben şehircilik ve meydan düzenlemesi anlayışına bir türlü akıl erdiremedim. Orada miting yapılacak desem olmaz, bir ucundan diğer ucuna kalabalık toplanacak birbirini görecek kameralar çekecek desem olmaz, konser verilecek desem hiç münasip değil, o değil bu değil bulamadım vesselam. Bulan varsa lütfen yazsın. Buradaki kamu yararı nedir?"

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Çalışmak, uçup gidebilecek bir alışkanlıktır; bırakması kolay, yeniden başlaması zordur. 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Sille alt geçidinde yarış yapma gafletinden kurtulduğumuz zaman ADAM oluruz

ETİKETLER:

Uğur ÖZTEKE

Uğur ÖZTEKE

Yazarın Diğer Yazıları