Üniversite mezunu iş sahibi genç...

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 17.05.2024 04:36
YAZI
A
 Üniversite mezunu iş sahibi genç, polis olmak istiyormuş!

Hafta başında oldukça yoğun sıra dışı bir gün yaşıyorduk.

Eş, dost, okuyucu ya da sorunu olan vatandaşlarımızın ziyaretleri dışında gazetemizin 10. kuruluş yıldönümü münasebeti ile yapılacak faaliyetler içerisinde 30’a yakın yazarımız ile gazetede buluşmuştuk.

Yani huzurlu, mutlu ve de telaşeli idik.

Bu koşturmaca içerisinde bir tek olay vardı ki beni hem üzdü hem de düşündürdü.

Gazete aracılığı ile sonradan tanıdığım, tanıştığımız genç bir arkadaşımız var.

Üniversite mezunu.

Serbest piyasada özel bir kurumda çalışıyor.

Bizim bu gençle tanışmamız gencin bir gün kapımızı çalarak önce bizimle sohbet etmesi ardından da yazı denemeleri olduğunu söyleyerek bizde yazmak istemesi ile başladı.

Çok dolu, kendi alanında alt yapısı çok güçlü, iddialı ve hırslı; kısaca günümüz gençliğimiz içerisinde farklı bir genç idi. Dahası yazı ve fikirleri ile de İslami konuda da fanatik bir yapıya sahipti. (Yazıları ile bir gün başımıza iş açabilirdi?)

Böyle gençlere, yazı yazma konusunda hevesli olan yetişkinlere bu tür sohbetlerimizde hep şunu söylerim. “Yazı yazmak öyle dışarıdan göründüğü gibi kolay bir iş değildir”

Çünkü bugüne kadar yaşadıklarımdan artık böyle kesinleşmiş bir kanaate sahibimdir.

Pek çok insanımız beyin olarak, yürek olarak, meziyet olarak doludur.

Zorlu hayat süzgeçlerinden geçmişlerdir.

Yaşadıklarını kağıda kaleme dökseler roman yazarlar.

Kendilerini de çok güzel ifade ederler.

Ancak yazı yazmak öyle dışarıdan göründüğü gibi kolay değildir.

Hele hele periyodik olarak yazmak, hiç olmazsa haftada bir gün yazı yazmak ve bunu mazeretsiz, kesintisiz yıllarca yapabilmek her ne hikmetse başlangıçta heyecan verse de sonunu getirmede hep hüsranla sonuçlanır.

Bir de bu yazı işi yerel olacak olursa heves çok daha çabuk kaybolur.

Neyse bu genç ile yaptığımız sohbetlerle ısrarla hep yazı yazmak istiyordu.

Ve bu gencin de heyecanını anlıyordum.

Üniversite yıllarında yaşadıkları, serbest hayatta karşılaştıkları, inancı, içerisinde bulunduğumuz ortam genç arkadaşımızın içini doldurmuş artık boşalmak istiyordu.

Israrları karşısında peki dedim. Sonra durumu patrona aktardım. Onun da onayını alarak genç arkadaşımızın yazı yazmasına karar verdik.

Bu genç güzel ve de yaşının üstünde olgun yazılar yazmaya başladı.

Bir süre sonra haftalık yazıları teklemeye başladı. Bir karşılaşmamızda takıldım “hızını niye kestin? Ne oldu? Bak sana dediklerim çıkıyor değil mi?” dediğimde yüzünün kızardığını hissettim.

Gerçekten de yaşından beklenin çok üzerinde olgundu bu küçük esprim karşısında bile yüzünün kızardığını hissettim.

Yeniden yazılarına hız verdi. Bir süre sonra yazılar yine teklemeye başladı.

Veeee en nihayetinde pazartesi günü ikindin saatlerinde çay içmek için ziyaretimize gelmişti. Bu sefer yazılarından hiç söz etmiyordum. Çayımızı yudumlarken önce eline bizim Uğur Böceği’ni aldı. Gazetenin olumlu olumsuz yönlerini kendi bakış açısı ile dile getirdi. Bir sıkıntısı vardı ama çözemiyordum.

Yine gazetecilikten, yazı yazmaktan, vatandaşın gazeteciye bakış açısından hatta okur-gazeteci ilişkisinden filan söz ediyordum ki bizim ki patladı “Âbi ben polis olmaya karar verdim. Cumaya kadar müracaat sürem var. İşten ayrıldım” deyiverdi.

Şok olmuştum.

Böylesine dolu, özel sektörde kendi gayretleri ile ayakta durmayı becerebilen, yazıp çizmeye alışmış, kız arkadaşı ile el ele park, pastane gezme yerine gazeteye gelip bizimle şehir ve ülke meseleleri üzerinde sohbet eden genç iç dünyasını kilitleyip “Polis olacağım” diyordu.

Gerçekten şaşırmıştım. Gayri ihtiyarı ağzımdan çıkan ilk kelime “neden?” oldu.

Bizim genç yazar tereddüt etmeden konuşmaya içini boşaltmaya başlamıştı “Abi Konya’da özel sektör çok zor. Mühendisim. Her gün mesai gözetmeksizin çalışıyorum. İşyerimde huzurum da çok iyi, patron da benden memnun gibi. Ama bir yılı bitirdim. Bin 100 lira maaş alıyorum. Bir yıllık süreyi tamamladıktan sonra zam yapacaklar diye bekledim. Ses yok. ‘Yüzümü kızarttım maaşıma zam yapılacak mı?’ diye sordum. Hayır dediler. Piyasa sıkıntılı imiş. Oysa ben işyerinin düzenini de biliyorum. İşler çok iyi. Ama bana zam yok dediler. İşi bıraktım abi polis olacağım”

Şaşkındım ikinci sorum şu oldu, “Ev halkı ne diyor?”…

Genç yüzü yerde devam etti “Abi onlar da senin gibi çok şaşırdılar. Ama beni dinleyince karar senin dediler. Bir şey demiyorlar. Ben polis olacağım abi”

***

Genç mühendis maddi açıdan haklı idi. Polis olduğu gün en az iki misli maaş alacaktı.

Bu genci dinlerken iki üç hafta önce bir işverenin bin 100 liraya garson aradığını ve bulamadığınıyazmıştım. Bazı garson arkadaşlardan inanılmaz tepkiler aldım. Hatta bazıları ile öyle bir tartıştık ki. Sormayın.

Durun yerimiz bitti. Yarın kaldığımız yerden devam ederiz inşallah.

 

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Şahsiyetini kazan, faziletlerini kemale eriştir. Zira sen, cisminle değil ruhunla insansın.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Eski Et Balık Kurumu kavşağında uygunsuz park yapmadığımız zaman ADAM oluruz.

ETİKETLER:

Uğur ÖZTEKE

Uğur ÖZTEKE

Yazarın Diğer Yazıları