Uğur hoca adaşımsın isminden dolayı sempatim var...

Yıllardır bizi takip eden dostlarımız, yazılarımızı haberlerimizi itina ile izleyen sıkı okurlarımız çok iyi bilirler ki sporu, sporun her branşını başta futbol olmak üzere severim. Dahası bir dönemler Konyaspor’un hastası idim.

Klasik bir Konyaspor manyağı idim.

Meslekte yıllandıkça, kulüplerin nasıl yönetildiğine şahit oldukça, hele hele geldiğimiz nokta Konyaspor’u yönetenlerin (istisnalar hariç) sporun dışında her işte olduklarını gördükçe spora sevdalı olma bir yana spordan nefret eder hale geldim.

Ama sporun güzelliğine, özellikle de genç nesiller için sporun özelliğine inanan bir insan olarak spordan kopmamız mümkün değil.

Bu yüzden de uzaktan uzağa izlemeye devam.

Tüm bunları yaparken gazeteciğimizi sizlere yansıtmada sporu dünyamızdan attık.

Gazetemizde sporla ilgili tek bir satır dahi yazmak istemiyorum. Sadece haftada bir gün akşam ÜN-TVde FUTBOL ANALİZ Programı’na çıkıyorum. O da dostların hatırı için. Çünkü bildiklerimi ekranda da dile getiremiyorum. Bildiklerimizi söylersek başta Rektör Hakkı Gökbel Hoca olmak üzere Selman Selim Akyüz’e kadar pek çok kimseye zarar veririz.

Niye?

Bu şehirde gerçekleri ve doğruları söyleme şansınız yok. Dün de yazdığımız gibi Konya’nın şeytan siyaseti sporda şeytana bile pabucu ters giydirir de onun için.

Tüm bunlara rağmen bugün Konyaspor Teknik Direktörü Uğur Tütüneker ile Konyaspor yönetimindeki birilerine bir çift laf etmek istiyorum.

Dahası bir gazeteci olarak, Uğur Hoca’nın alınan bir galibiyetin gölgesine sığınarak genç meslektaşlarıma sallamasına tahammül edemiyorum.

1-Konyaspor-Antalyaspor maçını televizyondan izledim.

2-Maç sonrası Uğur Hoca’nın açıklamasını dinlemedim.

3-Gazetelerde bile Uğur Hoca galibiyeti nasıl yorumlamış diye merak edip okumadım.

4-Başta bizim spor muhabirimiz Halil İbrahim Güler olmak üzere özellikle o anda Uğur Hoca’nın ağzından çıkanları bizzat dinleyen meslektaşlarımı dinleyince, siyaseti, memleket meselelerini bir kenara atıp “artık yeter” demenin zamanının geldiğine inandım ve başladım yazmaya.

Şimdi gelelim Galatasaray-Konyaspor maçından sonraki gelişmeleri şöyle bir hatırlayalım;

Konyaspor; Galatasaray’ı sezonunun belki de en kötü gününde yakalamasına rağmen mağlup olmuştu. “Futbolda böyle şeyler olabilir mi?” olabilir ve doğaldır.

Maç sonrası açıklamada Uğur Hoca’nın tansiyonu çıktığı için kameraların karşısına gelememişti. Üzüldük. Merak ettik. Geçmiş olsun dedik.

Sonra takım Antalya maçının hazırlıklarına başlamış.

Gazetedeki çocuklar Uğur Hoca’nın antrenmanlara çıkmadığı söylediler.

İşte tam bugünlerde çarşamba akşamı, Konya sporunun göbeğinde, İstanbul’da sporun göbek etrafında, Türkiye Futbol Federasyonu’nun ise yılardır içinde olan bir abimiz ile yemekte idik.

Dünyamızda yine Konyaspor yoktu. Uğur Hoca hiç yoktu.

Bu abimiz yemek sırasında “Uğur abi bizimkiler Nurullah Hoca ile görüştüler haberin var mı?” diye sordu. Şaşırdım. “Ciddi misin abi?” diyerek mevzuyu açtım. Abimiz Başkan’ın da kankası olduğu için pek çok şey anlattı.

Bu arada Uğur Hoca yine antrenmanlara çıkmıyormuş.

Derken içerden birileri “hoca hasta, biz izin verdik” dediler. İnandık.

Ama bunu işittiğimiz akşam Uğur Hoca, Konyaspor’dan istifa ettiği açıklanan (Doğru ya da yalan orasını bilemeyiz) iki yönetici ve bizim bazı dostlarımız ile bir cafede bir araya gelirler. Yine masada olanların bize aktardıklarına göre bizim istifa eden yöneticilerimiz Uğur Hoca’ya ‘Şunu oynatacaksın. Bunu da orada değil burada oynatacaksın” diktasındadırlar. Uğur Hoca bir ara isyan eder, “Yok kardeşim ben bildiğim yerde oynatırım”…

Bunları duyanlar bir kişi değil ki “yalan” söylesin…

Sonra maçtan bir gün önce Sayın Valimiz de çerçeveye dahil olur ve “birlik!” yemeği yenir.

Yani Uğur Hoca iyileşmiştir artık.

………….

Bugünlerde koskoca Fenerbahçe’nin hocası da kriz geçirir hastaneye kaldırılır.

Yani bir teknik adamın hastalanması, tedavi görmesi kadar doğal bir şey yoktur.

Fenerbahçe kulübünün resmi sitesinden hocasının sağlık durumu ile ilgili tüm gelişmeler anı anına kamuoyu ile paylaşılır

……………

Lütfen burada dikkat.

Şimdi buraya kadar doğruları yanlış, yanlışları doğru yapan bir gerçek vardır.

Konyaspor Kulübü, hâla Türkiye’nin en üst liginde yer aldığı şekilde en üst düzeyde yönetilemediği içinhocası gerçekten rahatsız(!) ise bunu ifade etmeyi bırakın resmi sitesinden duyurmayı, antrenmanlarını günlük olarak takip eden gazetecilere bile ifade etmekten aciz kalmıştır.

Bu da bizim tamamen iyi niyetli olarak gelişmeleri değerlendirmemizdir.

…………..

Perde arkasındakileri hiç yazmıyoruz haaaa.

…………

Sonra kazanılan maç sonrası Uğur Hoca’nın bizim garip muhabir arkadaşlarımızı fırçalaması.

………

Bak hocam fırçaya kadar hep senden yanaydım.

Konyaspor’da da başarılı olduğuna yürekten inanıyordum.

Ama bu hareketinle benim bildiğim Uğur Tütüneker’i tamamen bitirmiş oldun.

Sen bu çıkışına “Hastayım” diyorsan. O zaman kabulümüzsün geçmiş olsun.

Ama insanın da aklına gelmiyor değil hani. Bu maç galibiyetle değil de puan kayıpları ile bitmiş olsaydı yine çıkıp bizim arkadaşlarımızı fırçalayabilecek miydin?   

Yoksa Galatasaray maçından sonra olduğu gibi gazetecilerin önüne yardımcın Mert Hoca’yı mı gönderecektin?

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Sırrını saklamasını bilen, işinin hakimidir.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Direksiyon başında mesaj okuma ya da mesaj atma alışkanlığından vazgeçtiğimiz zaman ADAM oluruz