Tahir Şahin Bey’den tirit daveti

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 17.05.2024 04:27
YAZI
A
 Şehrin yerel dinamikleri içerisinde yıllardır pek vitrine çıkmayan, arkada kalmayı tercih eden ama kapalı oturumlarda ise vizyonu ve beyni ile gücünü hissettiren Sanayi Odası Meclis Başkanı Sayın Tahir Şahin ile geçtiğimiz hafta içerisinde bir Ankara seyahatinde rast geldik. Hızlı trende Tahir Beyle arkalı önlü olmamıza rağmen öyle fazla muhabbetli değildik.

Buna orucun etkisini de bahane olarak gösterebiliriz, Tahir Bey ile aramızdaki sınırlı ama seviyeli samimiyeti de gösterebiliriz.

Neyse, bu kısa sohbette konuya nereden girdik hatırlamıyorum ama Konya pilavını konuşuyorduk.

Yaz kış, zengin fakir demeden pilavlara abone olan bizler, değişen iftar sofraları menüsü ile artık Konya olarak 30 gün pilava aboneyiz.

(Bu noktada kendimi şöyle bir kenara ayırıyorum)

Ve bu millet inanın iftarda 30 gün etli pilav yiyor. Ve gıık demiyor.

Öyle ki bu konuya Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Akyürek bile sitemkar ve manidar olarak esprili bir şekilde ima etmişti.

İşte biz Sayın Şahin ile Ankara’ya doğru yol alırken bizim bölümde ki herkesin tek bir endişesi vardı“Acaba bu akşam Ankara’daki iftarda da pilav mı yiyeceğiz?”

İşte Tahir Bey bu noktada gözümün içine bakarak “Tirit’te bizim mutfağımız. Bizim yöresel ve geleneksel yemeğimiz. Bu etli pilav işine bir son versek, pilavlarda bulgurumuza bile sahip çıkamadık. Hiç değilse tirit yesek” diyordu.

Aslında Tahir Bey çok önemli bir konuya parmak basmıştı.

Bizim için mide meselesi devlet meselesi gibi değil midir?

Etli ekmeksiz, pilavsız bir Konyalıyı düşünebilir misiniz?

Ama bu iftar programlarından anlıyordum ki pilav işi şehrimizde artık bir sanayi kolu gibi olmuş.

Dev bir sektör oluşmuş.

Bu saatten sonra kimse bu sektörün yönünü değiştiremez.

Dahası pilava dokunamaz gibime geliyor.

Ama Tahir Bey’e de yüzde yüz katıldığımı bir kez daha ifade ediyorum.

Şehir insanının geleceğini yani sağlıklı bir nesil için sofralarımızdaki tek düzeliğe az da olsa çeşitlilik kazandırmalıyız diyorum.

TÜV ÇILDIRTMAYA DEVAM EDİYORMUŞ

Pazartesi günü iftar saatlerine doğru tanıdık bir abimiz aradı.

Bu abimiz devlet memurudur. Şehir konusunda inanılmaz duyarlıdır.

Yani bir memur olmasına rağmen zaman zaman “boyunu aşan!” cesaret örnekleri ile Konya sevdasını defalarca ispatlamıştır.

Ama pazartesi günü çok sinirliydi.

İki kez görüştük.

Her ikisinde de kendisini sabırlı olmaya, orucun ecrini kaçırmamız gerektiğini filan söylesem de bu abimiz gerçekten haklı idi.

Aracını muayene istasyonuna götürmek için randevu almış.

Saat 15.15’te içeriye girmesi gerekiyormuş. Ama ne gezer. Randevu saati filan laf olsun beri gelsin haline dönüşmüş.

Bu randevulu saat işi öyle bir sarkmış gibi abimiz bizi son olarak 18.30 sularında aradığında “Uğur abi şu anda TÜV’den çıkıyorum” diyordu.

Hatırlarsanız geçen haftada bir okurumuz aynı konudaki sıkıntısı sizlerle paylaşmıştık.

Biraz gâlesiz ve rahat şehir insanı arka arkaya böyle galeyana geliyorsa orada bir sıkıntının olduğu aşikar.

Biz de burardan bir kez daha firma yetkililerinden, sorumlulardan ve şehrin büyüklerinden bu konuda ki aksaklığa bir çözüm bulmalarını rica ediyoruz.

Çünkü ben buraya ilk zamanlarda otomobilimi götürmüş ve sisteme hayran kalmıştım.

Görmedim ama yazılanlardan ve bize anlatılanlardan buradaki durum oruçluyu bile zıvanadan çıkartacak duruma gelmiş.

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Hayatta her şey olabilirsin; Fakat mühim olan hayatın içinde “İNSAN” olabilmektir.

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?          

Selamlaşmanın bir insani görev olduğunu idrak edebildiğimiz zaman ADAM oluruz

ETİKETLER:

Uğur ÖZTEKE

Uğur ÖZTEKE

Yazarın Diğer Yazıları