Hem yedik, hem de bilgi depoladık

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 17.05.2024 02:49
YAZI
A
 Yeme içme faslımıza dün kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Evet son olarak Borsa’da Sayın Başkan Uğur Kaleli’nin makamındayız. Uğur Başkan“başkan” olmadan önce yaklaşık 30 yıl kadar önce benim abimdi. Eskiden çok daha sık görüşür ve inanılmaz samimi dertleşirdik. Kendisi başkan olunca biz dostluğumuzda ayağımızı gazdan kestik. Niye?

Çünkü Başkanların etrafı yeni ama samimiyetsiz dostlarla dolar. Biz hep o samimiyetsizlerden olmayalım isteriz. Buna gayret ederiz.

Ama Sayın Başkanla ne kadar az görüşsek de kucaklaşmamızdaki enerji hiç mi hiç değişmiyordu.

Uğur Kaleli için başkanlık, yalan dünyanın yalan bir oyuncağıdır.

Uğur Kaleli büyüdükçe küçülmeyi bilen örnek bir insandır.

Evet özellikle son yıllarda bu şehirde Uğur Kaleli, gibi maddi manevi büyüyen çok insan gördük. Onların pek çoğu bu gün şehrin hurda deposunda kaderleri ile baş başa kalmış durumdadırlar.

Uğur Kaleli Başkanlığı bıraksın, bakın o gün kapısını çalan daha çok olacaktır. Çünkü Kaleli ailesinde anadan atadan gelen ve sonradan asla olmayacak bir aile terbiyesi vardır.

Neyse biz yine makam odasına dönelim.

MEMLEKET Yayın Grubu Başkanı Adem Alemdar, İsmail Alemdar, Mehmet Ali Köseoğlu, oracıkta tanıştığımız iki din hocası ve İsmail Özkan’ın da bulunduğu sohbette Başkan her zaman ki gibi öylesine rahattı ki “İnşallah biz nasipse bu başkanlığı bir dönem daha yapacağız. 2017 dedi mi tamam. Bu milletin en akıllısı biz miyiz? Yeni isimler gelecek onlar daha da güzel şeyler yapacaklar” diyecek kadar da medeni cesareti ve öz güveni olan bir yürekti.

BU MİLLETİN RECEP BAŞKANDAN

KORKTUĞU KADAR VAR DOĞRUSU

Bizim günlük turumuzda bu kez durağımız, karşısında beşli bir cephe oluşturan gruba 3 misli fark atarak yeniden seçimden galip çıkan Recep Konuk’un makamı idi.

Recep Başkan’ın katı öylesine doluydu ki. Başkan heyetleri üç ayrı salonda ayrı ayrı kabul ediyor, kimseyi bekletmemek adına da adeta turluyordu.

Biz beyaz salona girerken Ziraat Mühendisleri Odası Başkan ve yönetim kurulu üyeleri çıkıyordu. Hemen oracıkta ayaküstü Başkan Özkan Taşpınar ile ekibinden Celil Çalış, Ekrem Huğlu, Sevim Yönet, Nuh Poyraz ve Tamer Değer ile lafın belini kırıp küçük bir durum değerlendirmesi yapıveriyorduk.

Beyaz salonda ise Başkan, bizleri Altınekin’den Akıncılar’a kadar ki bölgenin Oda Başkanları ile birlikte kabul ediyordu. Sohbet tam derinleşmişti ki bu kez salona İl Genel Meclisi Başkanı Ali Selvi ile bir çalışma arkadaşı giriyordu. Sohbete artık Ali Başkan da katılmıştı.

Herkesi dinleyen Recep Başkan bu kez salondakileri yine heyecanlandıran öyle şeyler anlatmaya başladı ki, dayanamadım kalemi kağıdı çıkartıp not almaya başladım.

Çünkü sohbete “Bizim çiftçi toprak gibidir. Üzerine basılır, nefesi daralır ama o toprak gibidir. Hep verir” gibi biraz duygusal, biraz sitemkâr cümlelerle başlayan Konuk, yıllarca diktiği, dikmekle kalmayıp sulayıp koruma altına aldığı ağaçlandırma projesi ile geldiğimiz noktadaki bombayı patlatıyordu.

Meğer bizim bu ağaçlardan çıkan karbon emisyon gazını satın almak için Güney Koreliler şimdi Konya Şeker’in kapısını aşındırıyorlarmış. Başkan havada oluşan emisyon gazını ve özelliklerini bize anlatıyordu.

Sık sık itiraf ederim pratikte tarımdan anlamam. Ancak 35 yıldır dinlediklerim ve okuduklarım ile buradayım. Ve şimdi de Konya’da ilk kez Güney Korelilerin para verip emisyon gazımızı almaya çalıştıklarını duyuyordum.

Başkan yine bu kez sütte Hollanda’daki süt kooperatifçiliğini anlatıyor oradan bu kez dünyaya kafa tutmaya hazırlanan yeni projelerinin ayağı yere basan proje kısmında ise “Çin ve Hindistan’daki insanların yeme alışkanlığı değişti. Adamlar eskiden pirinç yerlerdi bugün lezzet arıyorlar. Düne kadar sadece çay içerlerdi şimdi kahve çeşitlerini tadıyorlar. Biz dünyanın en kabalık bu ülkelerini tarım ürünlerimiz ile fethedeceğiz” diyordu.

Eeeee siz böyle dünya devlerinin direk midesi ile oynarsanız, Recep Başkan’ın bu kadar seveni olduğu gibi sevmeyeni de olur. Bu kadar Allah dostu gönüllüsü olduğu gibi, düşmanı da olur.

Öyle değil mi?

Haaa bizim yeme içme faslını unuttuk.

Bu stratejik sohbet devam ederken çikolatanın, TORKU ürünlerinin her çeşidi tabaklardan afiyetle mideye indiriliyordu. Bitki çaylarından, sütlü neskafelere kadar ikram dört dörtlük idi. Bu arada Başkan çaktırmadan da kim ne yedi sanki sayıyordu. Tabaklar boşaldıkça yenileri geliyordu. Bakım tek kelime ile 10 numara idi.

Ama Şeker’den çıkarken başım dönüyordu.

Başım yediklerimden değil, işittiklerimden dönüyordu.

Yarın inşallah bir günlük yeme içme faslına devam ederiz.

Aslında bir şey söyleyeyim mi. başım dönüyor dedim yaaaa.

Başımız dönmeye dönüyor da Sanayi Odası seçimleri ile ilgili olarak işittiklerimden midem bulanıyor.

Sanayideki büyüklüklerinden dolayı saygımızdan önümüzü iliklediğimiz koca koca iş adamlarına sarmama adına sağlımızın bozulacağını da bilsek kendimi yeme ve içmeye vermek istiyorum.

BU İHALE DUYURUSU

YAZMAK ZORUNDAYIM

Kendimizi yazarken şehir adına küçük bir paragraf açmak durumundayım.

Büyükşehir Belediyesi’nin bugün yapılacak olan ihale ile 300 adet otobüs durağı yaptırıp alacağınıöğrendik. Hemen alanında dost olduğumuz kişileri aradık. Çünkü biz Belediyenin ilk defa para ile otobüs durağı satın aldığını duyuyorduk ve şaşırmıştık. Böyle bir afalama dönemi geçirmemizde meğer doğalmış. Bize söylediklerine göre öyle bir uygulama hiçbir Büyükşehir’de değil şehirde bile yokmuş. Ya da bizim sorduklarımız duymamış. Bize söylenenlere göre Belediye bu durakları hem diktirir hem de üstüne üstelik para kazandırırmış.

Yapacak bir şey yok. Bugün ihale olsun bakalım b.u durak işi de neyin nesi imiş.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Edep olmadıkça asaletin faydası olmaz.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Yeşil Meram kavşağında üçlü şeridin ikiye düşmesindeki sıkışıklığa bir çözüm bulduğumuz zaman ADAM oluruz 

ETİKETLER:

Uğur ÖZTEKE

Uğur ÖZTEKE

Yazarın Diğer Yazıları