Kartal yumurtası

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 17.05.2024 03:04
YAZI
A
 Farkında mısınız şehir nasıl sessizce bayram havasına giriverdi?

Belki iş dünyası para pul maaş ödeme derdinde. Aman çekim dönmesin, aman işçime maaşımı eksiksiz ödeyeyim diye dün tek kelime ile melerken, alışveriş merkezlerinden Aziziye cami çevresine, eski garaj civarındaki hareketlilikten döner kavşaklardaki tıkanıklığa kadar tek kelime ile bayram arifesindeydi.

Bayramın güzelliklerine diyecek yok; ama başta şehir içi ulaşım olmak üzere bayram bazı konularda da sıkıntının işaretini veriyordu.

Bayram öncesi kimsenin moralini bozmak niyetinde değiliz.

O zaman ne yazayım diye güzellikleri ararken masamın üzerinde başarılı yönetici Sayın  Abdullah Altunbaş Bey’in kısa bir süre önce bizimle paylaştığı gerçek hayat adına ders çıkartılması gereken bir hikayeyi paylaşmayı daha uygun buldum.

Önce bu hikayeyi sindirerek okuyalım ve sonra bu acımasız yalancı dünyanın içerisinde kendimize düşen dersi çıkartalım diyorum 

……………

Bir zamanlar, büyük bir dağın tepesinde bir kartal yuva yapmış.

Bir süre sonra kartalın dört adet yumurtası olmuş. Yumurtalar henüz kuluçka dönemlerindeyken dağda bir deprem olmuş.

Kartalın yuvasındaki dört yumurtadan biri, depremin şiddetiyle yuvadan düşüp dağın tepesinden yuvarlana yuvarlana vadideki bir çiftliğe dek ulaşmış.

Bu çiftlik, bir tavuk çiftliğiymiş.

Çiftlikteki tavuklar, kendi yumurtalarına pek benzemeyen bu değişik ve biraz da büyük yumurtayı sahiplenmek istemişler. Yaşlı bir tavuk, yumurtayı koruması altına almış ve öteki yumurtalardan çıkacak yavrulardan ayırmaksızın büyütmeye karar vermiş.

Günü dolup zaman geldiğinde yumurtanın içindeki kartal yavrusu kabuğunu kırmış ve dünyaya gelmiş.

Bir tavuk çiftliğinde bulunduğunu ve kendisinin de çevresindeki yüzlerce tavuğun arasında olduğunu görünce, kendini de tavuk sanmış ve çiftlikteki tavuklarla birlikte, o da bir tavuk gibi büyümeye başlamış. Yalnızca o, kendisini tavuk gibi görmekle kalmıyor, çiftlikteki tüm tavuklar da onu bir tavuk olarak görüyorlar ve ona bir tavukmuş gibi davranıyorlarmış.

Zaman zaman içinden; “Ben çevremdeki tavuklara benzemiyorum, acaba ben kimim?” diye soruyormuş.

Ama bu kuşkusunu bir türlü dile getiremiyormuş. Ne de olsa o da bir tavukmuş ve tavuk olduğunu da bilmeli, kabul etmeliymiş.

Bir gün çiftlikte öteki tavuklarla birlikte oyun oynarken, yukarılardan birkaç kartalın özgürce uçtuklarını görmüş. Kendini tutamamış, yüreğinde bir anda oluşan coşkuyla haykırmış: “Aman Allah'ım, ne kadar güzel uçuyorlar. Ben de onlar gibi uçmak istiyorum...”

Tavuklar, onun bu sözlerine hep birlikte gülmüşler.

“Sen bir tavuksun ve şunu asla aklından çıkarma; tavuklar kartallar gibi uçamazlar.”

Küçük kartal, o günden sonra hemen her gün gökyüzüne bakıyor ve yukarılarda uçan kartal arıyormuş gözleriyle. Bir kartal gördüğünde ise çiftlikteki öteki tavukları unutuyor, gökteki kartal gözden kayboluncaya dek büyük bir hayranlıkla ve özlemle, onu izliyormuş.

Sonra da tüm hayranlığını ve özlemini, kartal gördüğü her zaman olduğu gibi, hep aynı sözlerle dile getiriyormuş:

“Ah Allah’ım, ne olur, ben de onlar gibi uçabilsem...

Ben de onlar gibi özgürce kanat açabilsem göklerde....”

O böyle konuştukça, bu kez çevresindeki tüm tavuklar da her zaman söyledikleri sözleri bir kez daha, bir kez daha yeniliyorlarmış:

“Vazgeç düşlerinden... Sen tavuksun ve hep tavuk olarak kalacaksın...”

Küçük kartal, çevresindeki tavukların her gün birkaç kez yineledikleri bu sözlerinden öylesine etkilenmiş ki sonunda bir kartal gibi göklerde özgürce kanat açmak düşünden vazgeçmiş ve yaşamını bir tavuk gibi sürdürmeyi kabul etmiş ve bir tavuk gibi sürdürdüğü yaşamının sonunda bir tavuk gibi ölmüş.

Ne olduğunu düşünürsen, o olursun.

Eğer, hayatınızın herhangi bir zamanında, kartal olma hayalini kurarsanız, hayallerinizi takip edin.

Ama tavukların sözlerini değil.

 

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Bütün düşmanlıkların sevgiye dönüşmesi umulur. Fakat hasetten dolayı olan düşmanlık böyle değildir.

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Dökümcüler kavşağında geri geri gideceğiz diye inat etmediğimiz zaman ADAM oluruz. 

ETİKETLER:

Uğur ÖZTEKE

Uğur ÖZTEKE

Yazarın Diğer Yazıları