Şahsen ben o kadar akıllı değilim

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 19.05.2024 13:10
YAZI
A
 Çok şükür bugün güne yine huzur içerisinde mutlu olarak başlıyoruz. Bu olumlu atmosfer ile de pazartesi sabahı hiç tanışmadığımız bir KOSKİ personeli ile yaptığımız sohbeti sizlerle paylaşmak istiyorum.

Pazartesi sabahı bizi arayan tanıdık dostların dışında ilk yabancı telefon KOSKİ Tahakkuk Servisi’ndeki Adem Bey’den geliyordu.

Adem Bey, kibarca kendisini tanıttıktan sonra bizim Sille’deki bahçenin su faturası ile ilgili bilgi veriyor, dahası babamın peşin aldığı suyun tahminen tükendiğini, ancak bahçeye giden görevlilerin, kapının kapalı olması nedeni ile içeriye giremediklerini söyleyerek, görevlinin bahçeye nasıl gireceğini soruyordu.

Ben de samimiyetten olsa gayri ihtiyari “Abicim öyle yüksek bir duvar yok ki arkadaş atlayıversin”deyince Adem Bey “Sizin izniniz olmadan böyle bir şey yapamayız. Ama madem siz izin verdiniz”deyince anlaşıvermiştik.

Adem Bey, ardından telefonla adres ev, işyeri ve cep telefonu bilgilerimizi teyit ettikten sonra TC numaramızı sordu.

Ben de yine her zaman her yerde olduğu gibi Adem Bey’e “Abi öyle TC numarasını ezbere bilecek kafa bizde nerede. Ben eşimin çocuğumun cep telefonunu bile ezbere bilmem” deyince Adem Beyönce şaşırdı sonra gülerek “Abi öyle deme biz gazetecilerin aklının normal insanın aklına göre beş altı kat daha fazla olduğunu biliriz” deyince “Abi yok siz öyle sanıyorsunuz. Hadi genelde arkadaşlarımıza bir şey demeyelim ama ben de öyle akıl filan yok” dedim.

Adem Bey gülerek benim dediklerimi herhalde masa arkadaşı olan Metin Bey’e aktarınca Metin Bey de“Uğur Bey öyle demesin gazeteye yazdırırız” demiş.

Ben de kendilerine “Abi siz bizi herhalde yazılarımızla takip etmiyorsunuz. O zaman ben bir kez daha açıkça yazayım da siz de okuyun. Şahsen bendeki akıl belki sade vatandaşın aklından bile çok daha geride. Hem bu meslek 36 yılda önüne altın tepsiler içerisinde sunulan fırsatları tepen ve hala gördüğümü duyduğumu bildiğimi yazacağım diye direnen bir salağın yapacağı işten başka bir şey demeyince” karşılıklı gülmeye başlamıştık.

Sonuçta Adem Bey’TC numaramı telefonumdan bularak okudum ve anlaştık.

Haaaa Adem Bey’i ve dostlarını da etli ekmeğe davet ettim.

Bunu da yazayım da çok mahrem olayların dışında bizde öyle fazla saklı gizli bir şeyin olmadığını bilmeyenler bir daha okusun (!).

Büyükşehir Belediyesi’nin çalışanlarının bizlerin yazısını yakından takip ettiklerini biliyoruz. Sevseler de sevmeseler de bizi kendilerine yakın hissettiklerini de kalpten biliyorum.

Ama Konya’ya geldikten sonra KOSKİ en üst makamından en alt kademede ki gariban müteahhit işçisine kadar KOSKİ çalışanları ile hep anlaştık.

İnşallah da bu iş böyle gider.

ANKARA’DAN KONYALI

MEHMET RIFAT ALADAĞ

ABİMİZ YİNE SİTEMKAR

Yukarıda da açık açık net yazdık. Biz ne milletten akıllı ne de iyi gazeteciyiz. Haaa belki 365 gün sadece ve sadece yerel yazı yazan tek gazeteciyiz. O da bizim meslek manyaklığımızdan kaynaklanıyor. O da Allah’a şükürler olsun ki Japonya’dan Almanya’ya ya, Ankara’dan Edirne’ye bize ulaşan Konyalı okurlarımızın sayesinde oluyor.   

“Merhaba Uğur Bey;

Şu metronun temelini ha attık, ha atıyoruz, ha atacağız, durun yarın ihale var. İhale süresi şu kadar,“tramvayın rengini seç Konya!” …

“Büyükşehir Çalışıyor”, “Dünya Kenti Konya”…

Bunlar maalesef safsata Uğur Bey.

Bursa, Eskişehir, Gaziantep ve Kayseri. Uçuyorlar resmen, hızlarına yetişmemiz mümkün değil.

Metroda gözüm yok benim. Dört bir tarafına tramvay hattı da mı döşenemez Konya’mın. Hâlihazırda kiAlaaddin-Üniversite hattının 1987 de temeli atıldığında (Eylül 1992 de hizmete girdi) dönemin başkanı Ahmet Öksüz’e gülüyorlarmış ne gerek var tramvaya diye. (ki o zamanlar sizin de Belirttiğiniz üzere Başkentte bile tramvay yok.)

Şimdi biz acınacak halimize gülüyoruz. Allah aşkına şu Konya sanayisi kendi tramvayını üretemez mi? Hadi üretemiyorsunuz diyelim.

Neden Bursa’nın “ipekböceği” isimli tramvayları alınmıyor?

Dışarıya döviz gidiyor. Şimdi haklı olarak soracaksınız.

Neden bunları bana anlatıyorsun diye?

Yetkililere defaatle sorular sordum. İsyan ettim, hatta dozu kaçırdığım zamanlar oldu.

Çünkü alenen Konyalılarla dalga geçiyorlardı. Verdikleri cevap bile insanı kahrediyor. “Çalışmalarımız devam ediyor”. Diyeceğim, sitemle mitemle olmaz.

Ama asıl suçlular biziz. Nedendir bilinmez Konyalılar yerel yönetimleri sorgulamıyor hiç. Her şeye boyun eğiyorlar. Ne varsa gençlerde var.

Metroyla dalga geçtiler, çikolata yediler Belediye’nin önünde.

Eğer Tahir Bey ile görüşürseniz Ankara’dan Mehmet Rıfat ALDAĞ isimli Konyalı vatandaş var deyin ahını iletin, size hakkını helal etmiyormuş, öte tarafta hesaplaşacakmış deyin lütfen.

Şunu da hatırlatınız size zahmet “Konya Dünya kenti değil” maalesef! Böyle gittiği sürece de olamaz. Allah’tan şu mübarek Üç aylar hürmetine niyaz ediyorum. Saygılarımla.

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Uğruna öleceği bir şey olmayan insan yaşamayı hak etmez.

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Dostlukların para ile elde edilemeyecek bir değer olduğunu anlayabildiğimiz zaman ADAM oluruz. 

ETİKETLER:

Uğur ÖZTEKE

Uğur ÖZTEKE

Yazarın Diğer Yazıları