Davutoğlu ve Avcı’dan

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 18.05.2024 08:53
YAZI
A
 

Son yıllarda Konya’nın her şeyi Sayın Bakanımız Ahmet Davutoğlu Bey ile yeni Milli Eğitim Bakanımız Sayın Nabi Avcı, eğer bir son dakika aksiliği olmaz ise bugünKonya’dalar.

Hem ülkemiz için, hem de şehrimiz için bu iki büyük değeri bir arada bulmuş iken şehir ve yüksek eğitimimiz adına bir ricada bulunacağım.

Çünkü bu iki şahsiyette, tüm mütevazılıklerine rağmen alanlarında çok önemli kilit insanlardır. Böyle insanların ne kadar zor ve ender yetiştiğini düşündüğümüz zaman her iki isme de saygımız sonsuz.

Ne var ki eğer bizler böylesine önemli büyüklerimize, şehir adına dertlerimizi dile getiremez isek Konya kan kaybetmeye devam edecek.

Bu yüzden de her şeyden önce Sayın Bakanımız Ahmet Davutoğlu Bey’den ve Nabi Avcı hocamızdan özür dileriz. Sürçü lisan edersek affola…

Konya gerçekten de üniversiteler şehri olma yolunda ilerlemeyebilmenin gayreti içerisinde.

Ancak, son olarak Selçuk Üniversitesi’nin bölünme biçimi ve şekli şehrin yüksek eğitimi adına çok derin yaralar açtı. Selçuk Üniversitesi’ni böleceğiz derken elimizde olan bir ihtisas üniversitesini, birteknik üniversiteyi kaybettik.

Sayın Bakanımızdan özür dilerim ama eğitim camiasının en büyük isimleri, bu işe gönül verenler bu yanlı bölünmeden kendilerini mesul tutuyorlar. Bunu yüksek sesle söyleyemiyorlar ama belki de Sayın Bakanımıza çok güvendikleri için böyle düşünüyorlar.

Evet bu görüşe ben de katılıyorum. Çünkü bölünme öncesi, başta AK Parti İl Başkanlığı olmak üzere, bugün kabul gören(!) tüm sivil toplum kuruluşlarının 1 numaraları da tek bir şey söylüyordu. Ama söylenenler söylendiği gibi olmadı.

Ankara’daki “O derin el” güzelliği kirletti.

Tekrar buralara dönmenin bir anlamı yok. Zaman yanlışlıkları zaten bir bir gün yüzüne çıkartıyor. Her şeye rağmen Selçuk Üniversitemizin ve Erbakan Üniversitemizin başta Sayın Rektörleri olmak üzere tüm beyin takımları iyi niyetle en iyisini yapabilmenin gayreti içerisindeler.      

Kendim de Eğitim Fakültesi mezunu olduğum için şu Eğitim Fakültesi konusundaki kan kaybının tüm acısını hocalarımızla birlikte yaşıyorum. 

Malum eğitim fakülteleri üniversitelerin en değerli en kıymetli fakülteleridir.

Konya 1 yıl öncesine kadar eğitim fakülteleri açısından Türkiye’de çok önemli bir yere sahipti.

Yine son gelişmelere göre Selçuk Üniversitesi’nin elinde kalan son Eğitim Fakültesi, Ereğli Eğitim Fakültesi de birkaç haftaya kalmadan Necmettin Erbakan Üniversitesi’ne aktarılacak.

Böylece Selçuk Üniversitesi’nin elinde avucunda Eğitim Fakültesi adına bir şey kalmamış olacak. 

Diğer yandan Necmettin Erbakan Üniversitesi, Ereğli Eğitim Fakültesi’nin de bünyesine geçmesi ile 3 Eğitim Fakültesine sahip olacak.

Olsun. Ne fark eder ki? Çünkü her iki üniversite de bizim üniversitemiz değil mi?

Mesela Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültemizde bildiğim kadarı ile 8 bin öğrenci, 150 öğretim üyesi ve de 100 araştırma görevlisi olduğunu biliyorum.

İşte şimdi geliyoruz kilit noktaya.

Kimsenin dile getirmediği bir konuya.

Bizim kağıt üzerinde bir eğitim fakültemiz daha var.

Evet evet ne siz yanlış okuyorsunuz ne de biz yanlış yazıyoruz.

Bu fakülte sadece kağıt üzerinde fakülte.

Bu fakültemizin ne bir öğretim üyesi var ne de bir öğrenci.

Bu fakültemiz Eğitim Bilimleri Fakültesi.

Yani sadece kağıt üzerinde büyüklerimize brifing verilirken “Var mı? Var” denilen ama yazdığımız gibi bir tek hocası ve öğrencisi olmayan bir fakülte. 

Aslında bu fakülte, o derin el’in şaaaaaak diye ekmek böler gibi böldüğü Selçuk Üniversitesi’nin bölünmesinde, Necmettin Erbakan Üniversitesi’nin kuruluşunda kurması planlanan ama gerçekleşemeyen fakülte!

Sakın yanlış anlaşılmasın bu işte de ne Muzaffer Hoca’nın ne de fakülte yöneticilerinin yapabilecekleri pek fazla bir şey de yok zaten.

İşte tam bu noktada iki Sayın Bakanımızı bir arada bulmuş iken konuyu belki de ilk defa yüksek sesle kamuoyu ile paylaşalım istedik.  

Bu aşamada bu Eğitim Fakültesi süratle Selçuk Üniversitesine aktarılmalı.

Tabii bunun içinde YÖK ve Bakanlar Kurulu’nun kararı gerekir.

Peki bu neden gerekli?

Bu şunun için gerekli;

Şu anda Selçuk Üniversitesi Kampüsü’nde görev yapan 30’a yakın eğitim alanından öğretim üyesi var. Eğer Selçuk Üniversitesi’ne söz konusu olan 3. Eğitim Fakültesi’ni vermez iseniz bu öğretim üyeleri tek tek Konya dışındaki üniversitelere gidecekler.

Çünküüüüü Selçuk Üniversitesi’nin Eğitim Fakültesi yok.

Ayrıca zaten başka üniversitelere geçiş yapan hocalarımızı tanıyorum.

Çok değerli Bakanlarım sadece bu konu yüzünden Konya’dan beyin göçü başlamış durumda.

Bu hocalarımızın isimlerini Sayın rektörlerimizden alabilirsiniz. İsteyen olursa ben de verebilirim.  

Bu iş sadece hocaların Konya’dan gitmeleri ile de sınırlı değil.

Selçuk Üniversitesi’nde geçmişte başlayıp şuanda son aşamasında öğrencileri olan Eğitim Formasyon Koordinatörlüğü var.

Burada da 500’e yakın öğrenci var. Selçuk Üniversitesi’ne bu Eğitim Fakültesi verilmez ise ya da kurulmazsa bu program dolayısı ile kapanacak.

Veee Konya yıllık 500 öğrenciden olmuş olacak.

Selçuk Üniversitesi’nde eğitim alanlarında yüksek lisans ve doktora programları için kurulmuş Eğitim Bilimleri Enstitüsü var.

Eğer Selçuk Üniversitesi’ne bu Eğitim Fakültesi kazandırılmaz ise bu da kapanacak ve Konya binlerce YLS ve doktora öğrencisinden mahrum olmuş olacak.

Diğer taraftan;

Necmettin Erbakan Üniversitesi, Selçuk Üniversitesinden 2 Eğitim Fakültesi aldığı için (Ereğli ve Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakülteleri) kağıt üzerindeki Eğitim fakültesini kapatacak ve Konya gelecekte 7 bin-8 bin lisans öğrencisine ve yüzlerce akademisyene sahip olabilecekken bunlardan da mahrum olacak.

Bugüne kadar bu yanlışlarda sesiz kalan büyük kesim sorumlu olarak 1 sorumlu olarak ne yazık ki Sayın Bakanımız Ahmet Davutoğlu Bey’i görüyor.

Bende bu düşünceye katılmakla birlikte Sayın Bakanımızın bunu hak etmediği kanaatimi inatla koruyorum.    

Dolayısıyla Selçuk Üniversitesi kaybederken Konya’da çok şeyler kaybetmekte. Konya’da Eğitim Fakülteleri kan kaybetmekte.

Konya’daki eğitimci akademisyenlerin Konya’yı terk ettiği artık üniversiteden ayrılmalar ile gün gibi aşikardır.

Peki bu süreci kim durduracak?

Konya Yüksek Eğitimine, üniversitelerine kim sahip çıkacak.

Bugün Konya’da bulunan Türkiye’nin iki değerli hocası, iki beyni yürekli insanı bu işi çözemez ise ben hala Ankara’da ki ‘O derin el’den korktuğumu söylemeye devam edeceğim.   

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Herkes her şeyden sorumludur.

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Nalçacı caddesini dün kapattık. Ama cumartesi günü de gayri resmi kapatmadığımız zaman ADAM oluruz

ETİKETLER:

Uğur ÖZTEKE

Uğur ÖZTEKE

Yazarın Diğer Yazıları