Kampus yolu, panoptikon...

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 17.05.2024 19:38
YAZI
A
 Kampus yolu, panoptikon

ve bilim teknolojisine isyan

Bugün ne demek istediğimi kampus yolunu kullanan hatta sık sık kullanan sürücülerimiz daha iyi anlayacaklardır.

Şahsen kampus yolu ile hiçbir ilgim alakam yok.

Yani ne evim için ne de işim için bu yolu kullanmak zorundayım.

Ama gazetecilik mesleğinde ki “Dolaşan tilki yatan aslandan evladır” felsefesi ile durmadan gezen gezmeye çalışan bir yapıya sahibizdir.

Geçen hafta Selçuk Üniversitesi’nden dostum Selman Selim Akyüz ile Meram’dan kampuse doğru gidiyorduk.

TEDES uygulaması ile doğal olarak otomobillere hız limiti malum 70’dir.

Ama Selman ile ikimizde görüyorduk ki, o anda önümüzde ki hiç bir otomobil değil 70 ile gitmek, nerede ise 50 ile gidiyorlardı.

İkimizin de tam tepesinin atacağı anda Selman akademisyenliğini konuşturdu ve bize kapağı yerleştirdi:“Uğur abi sosyolojide buna panoptikon denir”.

Haaaaa…

Bizim Selman ne diyordu?.

Panoptikon da neymiş…

Heceleye heceleye, Selman’a tekrarlata tekrarlata önce panoptikonu telaffuz etmeye sonra da dinlemeye başladım.

Sonra bilgisayarın karşısına geçtim googledan panoptikon da neymiş diye anlamaya çalıştım.

İzninizle bu zıkkım panoptikon ile ilgili sizlere de kısaca bir bilgi vermek isterim.       

“Panoptikon, İngiliz filozof ve toplum kuramcısı Jeremy Bentham’ın 1785 yılında tasarlamış olduğu hapishane inşa modeli imiş.

Tasarımın konsepti gözetlemeye izin veriyormuş Şöyle ki; Bütünü(pan) gözlemlemek (opticon) anlamına gelen bu tasarım birkaç katlık tek odalı hücrelerden oluşan bir halka üzerine kuruluymuş.

Her hücre bu halkanın iç kısmına açıkmış ve halkanın dış cephesindeki duvarda birer pencere varmış. Halkanın ortasında mahpuslardan tamamen saklanmış konumdaki gözlemcilerin kaldığı bir nöbet kulesi yer almaktaymış.

Panoptikon’un temelinde yatan ilke, tek odalı hücrenin içindeki sakine saklanacak hiçbir yer bırakmaması, buna karşılık dış cephedeki duvarın penceresinden gelen dış ışığın kuledeki nöbetçilere mahpusun her hareketinin bir silüetini izleme olanağını sağlamasıymış.

Bentham’ın yaklaşımına göre ise, gözlemlenen her yanlış davranışının ceza getireceğini bilen, ama davranışlarının aslında ne zaman gözlemlendiğini bilmeyen mahpusun, aklını başına toplayarak her zaman izleniyormuşçasına davranmaktan başka seçeneği yokmuş.

Böylece mahkûm bizzat kendi hareketlerini kollamak durumunda kalıyormuş.

Bentham, Panoptikon’u “bir üst aklın, gücü elde etmesinin yeni bir modeli” olarak ifade etmiş.

Yani deniliyor ki, her hareketimiz izlenebilir, her davranışımız tespit edilebilir, hakkımızdaki her türlü bilgi edinilebilir.

Bilişim teknolojisinin hâkim sınıflara sunduğu olanaklar, bütün dünyayı bir “Küresel Panoptikon”adönüştürmüş gibi.

İnsanı ürküten, paranoyaya sürükleyen bir durum.

Ama bu, madalyonun bir yüzü imiş yani karamsar yüzü.

Kimse kusura bakmasın ama bu panoptikon denilen sistem farkında olmadan bizim sürücüleri hatta magandaları bile direksiyona kilitlemiş durumda.

Polis sana otomobil isen 70 ile git diyor.

Ama biz ceza yemeyelim diye 70’le değil 50 ile gidiyoruz niye?

Çünkü kameralar bizi gözetliyor yaaa.

TEDES’in bittiğini gördüğümüz anda da topukluyoruz.

Niye?

O kısa bölgede kamera yok gözetlenmiyoruz yaaa.

İngiliz Jeremy Bentham Efendi kusura bakmasın. Hatta bu sistem en çok Rusya’da uygulanmış.

Bu efendi önce bizim milleti tanımalı idi.

İnanmayan kampüs yolunda bu felsefeyi test edebilir.

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Her parlayan şey altın değilmiş.

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Aldığımız sorumlulukları layığı ile yerine getirebildiğimiz zaman ADAM oluruz  

ETİKETLER:

Uğur ÖZTEKE

Uğur ÖZTEKE

Yazarın Diğer Yazıları