Merhum Muhsin Yazıcıoğlu tişörtlü BBP’liler...

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 19.05.2024 14:16
YAZI
A
 Merhum Muhsin Yazıcıoğlu tişörtlü BBP’liler İstanbul maratonunda niye koşamadılar?

Geçtiğimiz pazar günü on binlerin heyecanla katıldığı 35. Vodafone İstanbul Maraton Koşusunu ben de sizler gibi yazılı ve görsel basından takip etmeye çalıştım.

Çok renkli çok hoş kareler vardı.

Millet buydu işte.

Her yaş grubundan her renkten isim ve gruplar köprüde idi.

Mesela bugüne kadar hep çatık kaşlı tebessüm dahi etmeyen sert bakışlı İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu Bey’in yanında elinde “Çocuklar gelin değil öğrenci olmalı” pankartı taşımayan orta yaşta gelinlik giymiş bir bayan ile yan yana gelerek basın mensuplarına poz vermesini hiç unutamıyorum.

Tabii bunun yanında bazı yayın organlarında da marjinal grupların bile renklilikten nasıl ifade ettiklerini, yetkililerin kıtalararası büyük organizasyona gölge düşürmek adına nasıl çaba harcadıklarını, tüm bunlara rağmen bunları ama bilerek ama bilmeyerek nasıl görmezden gelindiklerine de bakıyordum.

Sonuçta yüz binlerin katıldığı 35. Vodafone İstanbul Maraton Koşusu köprünün yine sallanmasına rağmen bize ve güzel İstanbul’a yakışır şekilde koşu bu yıl da sonuçlanmış, tarihe geçmişti.

Amaaaa.

Ama bu güzellik bir yere kadarmış…

Evet bizimle önce telefonla görüşen daha sonra da gazeteye ziyaretimize gelerek üzüntülerini paylaşan dolayısı ile bizi de üzüp sinirlendiren BBP’li dostlarımızla konuşuncaya kadarmış.

Zaten feleğin vurduğu bu yetim BBP’li dostlarım bir kez daha garip kalmışlardı.

Boyunları büküktü.

Onlar da bu yalan dünyanın sahte siyaseti içerisinde sonbaharın sararıp güçsüz düşen yaprakları gibi bir o yana bir buyana savrulup duruyorlardı.

Onlar da nereye gideceklerini nerede duracaklarını bilmiyorlardı.

Ama bu gönül dostları benim için mükemmel dik ve düzgün insanlardı.

Aslında bu vesile ile BBP’in bugünkü durumu ve geleceği ile ilgili endişelerimi de birkaç cümle ile dile getirmek isterim.

……………

Yalnız önce bu vatan, millet, bayrak, ezan sevdasından başka sevdalarını olmayan, ama örnek Genel Başkanları’nın vefatı ile yetim kalan insanların pazar günkü üzüntüsüne gelelim diyorum.

Hani 35. Vodafone İstanbul Maraton Koşusu, öncesini ve sonrasını basından takip etmeye çalıştım demiştik yaa.

Meğer edememişiz.

Ya da gazetecilik deyimi ile uzun atlamışız.

Uluslar arası 35. Vodafone İstanbul Maraton Koşusu’na üzerlerine Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun tişörtünü giyen ellerinde de aşağıdaki fotoğrafta sunacağımız pankartı taşıyan bayanlı erkekli grup koşuya alınmamışlar.

Önce bu gönül dostlarının bize getirerek gösterdikleri o fotoğrafa bakalım.

foto--001.jpg

 

Muhsin Başkan’ın vefatı ile ilgili olarak son günlerde özellikle sosyal medyada inanılmaz iddialar var.

Bu iddiaların muhatapları elbette ki devletimizin güvenlik güçleri ve yargı organları.

Ama köprüde her renge, her işarete, her gruba izin verip de bu yetim insanlara dur derseniz zaten boyunları doğrulmayanları derinden yaralarsınız.

Bu dostların üzüntüsü bizlerin de üzüntüsü olmuştur.

Gelelim BBP’in durumuna.

Bu sevdanın insanları adına geleceklerinden ümitsizim.

Bizi tanıyan gönül dostları kırılmasın. Zaten içlerinden biraz uyanık olanları çaktırmadan yavaş yavaş AK Parti’ye geçtiler. Ve de aynı sessizlik içerisinde geçmeye devam ediyorlar.

Bir grup MHP’nin kendilerine el uzatmalarını beklerken mevcut bir grup ise “Asla Muhsin Başkan’ın emanetini bırakmayız” diyerek dayanıyorlar. Maddi manevi yalnızlığa inançları uğruna direniyorlar.

Bu gruba da saygı duyuyorum.

Ama yüz yüze sohbetlerde kendilerine de sorduğum gibi “Haklısınız. Yaptığınız da doğru. Peki ama nereye kadar?” diyorum.

(Tabii BBP ile ilgili tüm bu düşüncelerim her zaman sık sık ifade ettiğimiz gibi sadece yerel anlamda ve Konya’yı bağlar. Genel Merkez ya da Genel Merkezler hiçbir zaman Anadolu gibi yani Konya gibi düşünmez ve hareket de etmezler)

HİZMET HAREKETİ’NİN PRATİK

YÜREK SOĞUTMA STRATEJİSİ

Dershaneler konusunda hükümetle, dahası Sayın Başbakanla Hizmet Hareketi’nin geldiği noktayı artık sağır sultan bile biliyor.

Yine biz yerel dünyamız içerisinde bu gerginliği değerlendirecek olursak, bu gerginlik İstanbul’da ne ise Konya’da da aynı.

Hizmetin yetkili ve etkili isimleri son derece ağır başlı, mütevazi, sabırlı olayları izlerken tepkilerini de, dahası dershanelerdeki hizmet anlayışını da yumuşak bir dille seslendirmeye çalışıyorlar.

Mesela Pazar sabahı bununla ilgili olarak bir basın toplantısı yapıldı ve bizim yerel basında da toplantı yazılı ve görsel anlamda beklentilerin üzerinde yer aldı.

Derken Pazartesi günü AKTİSAD’tan konu ile ilgili yeni bir davet geldi.

Bu konuda AKTİSAD Başkanı Sayın Soner Cesur abimiz de ANEMON Otel’de bir basın toplantısı yapacaktı. Haber Merkezimizde bu toplantının takibini de gündemimize aldık.

Yattık kalktık.

Gece haberlerini izleyememiştik.

Nerede ise bütün yayın organlarında Sayın Bülent Arınç’ın “Yüreklerinizi soğutun” ana temasındaki şu açıklamasını dinlerken diğer taraftan da aynı cümleleri okuyordum;       

“Sayın Başbakanımız, Milli Eğitim Bakanımıza talimat verdi. 'Bu konuda kim, ne söylüyorsa görüşeceksiniz’ dedi. Bir mutabakatla, en azından kamuoyuna ‘Projemiz budur, teklifimiz budur’diye net olarak çıkma imkanı bulacağız. Dershaneler için düşündüğümüzü etüt merkezleri için düşünmüyoruz. Özel okula dönüşecekler için teşviklerimiz olacak. Yüreğinizi soğutun, inşallah güzel bir sonuç ortaya çıkacak. Paydaşlarla birlikte bu konunun ele alınmasını kararlaştırdık. Bu konuda tarafgir hareket eden bir hükümet değiliz...”

…………

Tam bu cümleleri analiz etmeye çalışırken 7.30 sularında AKTİSAD’tan cep telefonumuza şu mesaj geliverdi “AKTİSAD’ın basın toplantısı iptal edildi”…

………..

Hizmet Hareketi bu toplantı iptali ile Ankara’nın mesajını akşamdan almış ve yürekleri soğutmaya bırakmıştı.  

Duamız her şeyin hakkımızda hayırlı olmasıdır.

ALLAH RIZASI İÇİN BİRİ AÇIKLASIN

“BU TRAFİK TERÖRÜ NASIL BİTECEK”

Sizler de farkındasınız en başta yeni Valimiz Muammer Erol Bey’i huylandırmamak, Sayın Emniyet Müdürümüz Hüseyin Namal Bey’i üzmemek adına son günlerde şehrin trafik karmaşası ile ilgili yazılarımıza ara verdik. Dahası ara vermek istiyordum.

Ama sizlerle dün sabah sadece ama sadece 8.30’a kadar sırf şahit olduğum üç aracın beş aracın karıştığı 3 ayrı trafik kazasından söz edeceğim.

Ve lütfen yazdığım saate de bakın.

İlk zincirleme trafik kazasını Anıt göbeğinde gördüm. Burada üç araç birbirine girmiş sürücüleri bekleşiyorlardı. Bir genç cep telefonu ile araçların fotoğrafını çekerken biri bayan iki kişi de çimlerin üzerinde bekleşiyordu.

Bir diğer zincirleme trafik kazası ise bizim Beşyol’daki Karma Ortaokulu’nun arkasında Asayiş Müdürlüğü binasının arka caddesinde bir araç sağdaki bir araca vurmuş. O araçta arka arkaya duran üç araca vurmuş. Polis otosu da oradaydı. Durup bakamadım. Çünkü tek araç bile zar zor yoldan geçebiliyordu. Dursak trafiği tıkardık. Kaza nasıl olmuş anlayamadım ama sayabildiğim kadarı ile beş araçta maddi hasar vardı.

Bir diğer kaza ise Hava Lojmanları’nın önündeki trafik lambalarına gelmeden önceki ikazlı ışıkların bulunduğu yerde idi. Kazaya iki aracın karıştığını ve yolun sol şeridinin iptal olduğu görüyordum.

Ve tekrar lütfen saate dikkat.

Bizim gibi eli boş bir insan evinden çıkıp türbe bölgesinde huzur arayıp işine dönerken nasıl geriliyordu.

Kimse kızmasın darılmasın. Hele hele yanlış anlamasın. Bu maddi hasarlı kazalar kayıtlara girer mi girmez mi, kaskonun o hikaye gibi anlatılan ayınlı oyunlu işlerinde olur mu olmaz mı, bilemem.

Ama direksiyona geçtiğim zaman korkuyorum yaya olarak yürürken titriyorum.

Cenab-ı Allah’ım cümlemizi görünür görünmez kazalardan belalardan korusun.

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Bir tedbir alacağın zaman ahlak ve bilgi sahibi kimseye akıl danış.

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

İstanbul Caddesi eski Fenni Fırın kavşağında sağ şeritteki araç sola dönmek için ısrarcı olmadığı zaman ADAM oluruz.

ETİKETLER:

Uğur ÖZTEKE

Uğur ÖZTEKE

Yazarın Diğer Yazıları