Bayrama yakışmayan ilk görüntü

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 17.05.2024 02:05
YAZI
A
 Bayrama yakışmayan ilk görüntü trafikteki magandalığımızdı

Mübarek Kurban Bayramı münasebeti ile siz değerli okurlarımızdan kısa süreli de olsa ayrı kalmak zorunda kaldık. Yine de geçmiş bayramınızı en içten duygularımızla kutlarken bayramın bu manevi atmosferini en güzel şekilde değerlendirmeye çalışırken her günümüzün bayram günü gibi geçmesini dilerim.

Bayram namazı ile başlayan bu sayılı gün ve saatler içerisinde hala hafızamın alamadığı en çirkin ve biraz da mantıklı düşündüğümüz zaman korkutan görüntüler namaz çıkışından sonra birinci bayram günü öğle saatlerine kadar şehir merkezinde ana caddelerde hatta ikiye bölünmüş tek yönlü yollarda bile süratle giden trafik canavarlarıydı.

Trafik ışıklarının bulunduğu kavşaklarda bile trafik polisleri olağanüstü gayret gösterirken hiçbir şeyin ceza ile kural ile kaidelerle önlenemeyeceğini her şeyin kendi elimizde olduğunu görebiliyorduk. Mesela namaz çıkışı Meram’dan Lastik Durağına, Fetih Caddesinden Uluırmak Caddesine Çumra Kavşağından Hadimi Parkının civarındaki besihanelere giderken biraz sonra aşağıda yazacağım ve onlarca araçtan sadece birkaç tanesinin plakasını paylaşacağım araç sahipleri ne mobeselerden korkuyorlar ne de polisten çekiniyorlardı. Biz direksiyon başında solumuzdan karşı şeride geçerek fütursuzca geçen araçları not almaya çalışırken hemen arkamda bizi takip etmekte olan şehrimizin ünlü sarraflarından Kuyumcu Baki’nin sahiplerinden Mehmet abi de yanında babası ile birlikte bizim gibi şaşkınlık içindeydi. İşte size birkaç plaka:

42 C 178, 42 CTJ 40, 42 AZK 02, 42 RE 296…

Oysa bu saatler namazdan yeni çıkılmış ve kurban farizasını yerine getirmek için insanların direksiyon başında Allah’tan korktuğu kuldan utandığı saatlerdi.

Bayram notlarına bakarken arife gününden değerli büyüğüm Derviş Çetinkaya’nın bir ricasını da paylaşmadan geçemeyeceğim.

Arife günü şehrin trafiği, marka haline gelmeye çalışan devasa alışveriş merkezlerindeki kasa kuyruklarında oluşan sözlü kavgalar ve insanların birbirlerine olan anlayışsızlığı gibi sitemler arasında Derviş abimiz arıyor ve “Uğurcum Hacı Fettah Mezarlığı’ndan yeni ayrılıyoruz. Burada mezarlık çevresinde büyük bir kentsel dönüşüm hamlesi var. Bu proje içerisinde mezarlığı genişletmeler yapıldığını öğrendik. Ama esas dikkat çeken ve insanı üzen nokta ise insanların kaybettikleri için mütevazı kabir taşı ile yetinmeyerek mezarlıkların dört bir yanından mermer sütunlarla buraları şatafatlı kabir haline getirmeleri gerçekten sevinilecek gurur duyulacak bir görüntü yerine insanı düşündüren nitelikteydi. Büyüklerimize bunu iletsen de biz yine kabirlerimiz için görkemli türbe görünümlü mezarlıklar oluşturmak yerine kabir taşları ile yetinmeyi bilsek” diyordu.

Bayramın ilerleyen günlerinde o namaz çıkışı akıl almaz çılgınlık yerini bize yakışan dinginliğe bırakıyordu.

Büyükleri ziyaret yine hastane ve kader mahkumlarını ziyaret dikkatlerimizi çekerken bize mahsus şikayetler tek tük de olsa yükseliyordu. Mesela yine bayramın birinci günü bizim sıkı takipçilerimizden aynı zamanda Konya sevdalısı ve eski belediyeci Mustafa Atay abimiz Mevlana Caddesi Şifa Lokantası karşı köşesi, İstanbul Caddesi ve Şems Caddesindeki köşelerden kesimlerden kalan pislikleri ve çöpleri fotoğraflayarak bizlerle paylaşıyordu.

Bayramda bizde annemizi ve babamızı ziyaret için şehirden ayrılıp Kapızlı’ya doğru yol alırken Torosların öte yakasında bu kez de otomobil sürücülerinin teröründen değil motorlu sürücülerin fütursuzca yarışlarından korunmaya çalışıyorduk. Ana yollarda yine radarlı polis otolu özellikle kavşak noktalarında bazı kendini bilmezlerin hızını kontrol altına almaya çalışsa da her insanın ve her aracın arkasına bir polis konamayacağına göre her şeyin kendimizde olduğunu ve önce beynimize yüreğimize saygı duymamız gerektiğine bir kez daha inanıyordum.

 

Günün Okkalı Sözü:

Bazen halimize Melek’ler imrenir. Bazen de halimizden Şeytan bile iğrenir.

Ne zaman Adam Oluruz?

Hiç olmazsa mübarek günlerde saygıyı, sevgiyi ve kul hakkını idrak ettiğimiz zaman adam oluruz.

ETİKETLER:

Uğur ÖZTEKE

Uğur ÖZTEKE

Yazarın Diğer Yazıları