Sayın Vali Erol’un güler yüzünü suiistimal etmeyin

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 17.05.2024 04:09
YAZI
A
 Bu şehrin sahiplerinden, topraklarımızın erenlerinden Hazreti Mevlana ne güzel söylemiş “Ne kadar bilirsen bil, anlattıkların karşındakinin anlayabildiği kadardır.”…

Nur içinde yat Hazreti Pir.

Mekânın cennet olsun.

365 gün sadece şehir ile ilgili bir şeyler yazmaya çalışan bir insan olarak inanın bazen ben de yazdığım bir yazı sonrası aldığım tepkiler üzerine şok oluyorum.

Yazıma olan yorumları okuyorum. Acaba ben mi yanlış yazdım diye yazdığımı tekrar okuyorum.

Ama en sonunda anlıyorum ki ben meramımı okuyucularımıza tam olarak ya da okuyucularımızın anlayabileceği gibi yazamamışım.

Bugünkü yazımın da yanlış anlaşılmaması için böyle bir giriş yaptıktan sonra yavaş yavaş meramımızı anlatmaya başlayalım.

Önce şu gerçeği ifade edelim.

Bu şehirde maddiyat olarak milyarla oynasalar da, en lüks otomobillere binseler de, süper lüks villalarda konutlarda otursalar da hiç yerel gazete okumayan işadamlarımız vardır.

Bu şehirde yönetici bürokrat olsa da sadece belli yerel gazeteyi okuyan bir kesim vardır.

Buna karşın bu şehirde görevi ve mesleği ne olursa olsun tüm yerel gazeteleri satır satır didik didik eden insanlarımız da vardır.

İşte ikinci ve üçüncü değerlendirmeye giren insanlarımız ile her karşılaştığımız da sorulan soru şu “Yeni Vali nasıl?”

İkinci soru “Vali Aydın Nezih Doğan çok iyiydi. Ama cezalandırıldı mı?

***

Bizim konumuz birinci soru ile ilgili.

Artık yeni valimiz Sayın Muammer Erol Bey ile şehrin okuyan, ilgilenen kesimi Vali Bey ile ilgili olarak, kendilerinin Kayserili olduğunu biliyor ve “Konya’yı, Konyalıyı dahası Anadolu’yu tanıdığını da biliyorlar.

Sonra sayın valimizin hukukçu olduğunu, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olduğunu biliyorlar.

Bizde Sayın Vali sayesinde hukukçular arasında “tekçi”“çiftçi” diye bir ayırım olduğunu duyunca şaşırmıştık. Meğer Hukuk Fakültesi öğrencileri ikiye ayrılırmış. (Şimdi de böyle mi bilmiyorum)

Yani Hukuk Fakültesi öğrencisi okula kayıt yaptırırken numarası tek sayılı ise yani 355 ise tekçi, 968 ise çiftçi gibi…

Sayın Valimiz “tekçi” imiş. Ve kendisi gibi tekçi olan Konyalı, halen Konya’da bulunan “tekçi” hukukçularımız var. Mesela ben böyle bir hukukçuyu yakından tanıyorum. Kendileri beyefendi mi beyefendidir. Hukukçu mu hukukçudur. İnsan mıdır? İnsanlık numunesidir. Kısaca adam gibi adamdır. Ve Sayın Valimizi çok yakından tanımaktadır.

Sayın Erol, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde kaymakamlık yapmış ilk valiliğinden önce de Sayın Başbakanİstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken İstanbul Büyükşehir Belediyesi İdari Genel Sekreter Yardımcılığı yapmıştır.

Yani Sayın Başbakan’ın A takımından iyi bir çalışma arkadaşıdır. Hatta bir toplantıda “Ben one minute diyen başbakan istiyorum” diyerek bu yakınlığını da açıkça belirtmiştir.

Sayın Başbakan’ın da Konya’ya olan özel ilgisini, her fırsatta “Ben Konya’nın vekiliyim” diyerek şehrin sorunlarını yakından takip etmesinden de bilmemizden, bunları bilen insanlara hiç yabancı ve garip gelmemelidir.

Sayın Valimiz ile bizim birbirimizi tanıyabilmemiz için iki, üç defa şöyle bir oturup resmiyetten öte samimi bir şekilde gönüllerimizi birbirimize açmamız gerekmekte.

Ondan sonra Sayın valimiz ile ilgili bilinenlerin dışındaki kanaatlerimizi sizlerle paylaşabiliriz.

Şu an itibari ile Valimizle ilgili olarak ancak kendisi ile oturun konuşanlardan, gelip gidenlerden aldığımız bilgiler var. Bunlarda ne kadar sağlıklı olur bilemeyiz ve erken diyoruz.

Bildiğimiz genel kanaat Sayın Erol’un son derece samimi, içten, sıcak olduğudur.

İşte tam bu noktada bizim gibi Valimizi tanıyan ya da tanıdığını sanan bazı bürokratlar, Sayın Doğan’dan Sayın Erol’a geçişi suiistimal ediyorlar.

Yerel gazeteci olarak pozitif gazetecilik yapmaya çalışıyoruz.

Ve bu yüzden de büyük tepki alıyoruz. Kendi içimizde eleştiriliyoruz. Şahsen patronun nezdinde bile kan kaybediyorum. Sakalı bıraktıktan sonra çok değiştiğimin kendim de farkındayım.

Ama bu bizim korkaklığımız, basiretsizliğimiz demek değildir.

Geçen gün bir muhabir arkadaşa sağlıkla ilgili bir özel haber yapmasını istedim. Arkadaşa akşam haberin durumunu soruyorum aldığım cevap şu “Abi akşama kadar bekledim. 5’te aradım. 4’te herkes gitti dediler.” Ertesi gün aynı haberi aynı kurumdan takip etmesini istiyorum. Ertesi gün haberi bizzat takip ediyorum. Aldığımız cevap “sorduğunuz konular sitemizde var”…

Allah sizi bin beter etsin. Sitede yazılanı okumayı biz bilmez miyiz? O Türkiye geneli bir açıklama. Biz bunu yerelleştirmek Konya’ya uyarlamak istiyoruz. Ama o kafa sizde nerede?

Yine geçtiğimiz hafta bir başka kurumuzdan yine pozitif bir haber için bilgi istiyoruz.

Bizzat ben 13 defa ayarak saat 19’da sadece resmi rakamlarla ulaşabiliyorum.

Burada Sayın Valimden bir ricam olacak.

“Sayın Valim ne olur bizi anlayın ve empati yapın”

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Söylediklerimin hepsinden vazgeçtim, pişman oldum. Çünkü ne sözde mana, ne de mana da söz kaldı.

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Alış verişlerde önümüzdeki insanın önüne geçmemeyi öğrendiğimiz zaman ADAM oluruz. 

ETİKETLER:

Uğur ÖZTEKE

Uğur ÖZTEKE

Yazarın Diğer Yazıları