Konya’nın çamları kurumasın..

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 17.05.2024 14:51
YAZI
A

 Konya’nın çamları kurumasın, güzelleri farımasın, suyu ısınmasın

 Alaeddin Keykubat, bir sahil kenti olan Alaiye Beyi ile aralarında olan bir sınır anlaşmazlığını çözümlemek ister.

Her iki tarafın hükümdarı anlaşır. Bir horoz ötümü vaktinde hükümdarlar yola çıkacak ve nerede buluşurlarsa sınır orası kabul edilecekti. Alaeddin Keykubat horozuna akşamdan biber yedirdiği için horozu çok erken öter.

Gecenin bir vaktinde yola çıkan Alaeddin Keykubat’ın yolu Taşkent’e uğrar. Burada pınarın başında su dolduran bir kız görür ve ondan soğuk bir su vermesini ister. Genç kız, atlının yorgun ve terli olduğunu düşünerek su dolu tasın içine bir pür dalı atar. Hükümdar suyu beğenmez ve tekrar ister.

Aynı olay üç defa tekrarlanır.

Sultan bunun sebebini sorar. Yörük kızı bu soru üzerine şöyle der: “Beğim, uzak yoldan geldiniz, şüphesiz çok terlemişsinizdir. Terli iken bu soğuk suyu sana versek hasta olursun. Eğer bu pür dalından süzdürerek içerseniz hem suyun kokulu olur, hem de terin soğumuş olur.”

Hükümdar genç kızın düşünceli davranışını çok takdir eder ve suyu içtikten sonra kendisini tanıtır ve dile benden ne dilersen der: Bunun üzerine genç kız, yörelerinde dokunan bir bezden çok fazla vergi alındığını, bu verginin kaldırılmasını ister.

Sultan Keykubat’da vergiyi kaldırdığını söyler ve ellerini kaldırarak; “Çamlarınız kurumasın, güzelleriniz farımasın, suyunuz ısınmasın!” diye dua eder.

***

Evet bu bir hikaye olabilir. Efsane ya da masaldır. Belki de arşivlerde resmiyeti de yoktur.

Bu büyüklerimizden Allah razı olsun, mekanları cennet olsun, nur içinde yatsınlar.

Çünkü atalarımız bize öyle güzel yerler bırakmışlar ki Taşkent budur, Hadim budur, Bozkır budur.

Geçtiğimiz Cuma günü AK Parti İl Başkanlığı’nın düzenlediği “Mavi Tünel Projesi İnceleme Gezisi”ne katıldık.

Sabah 9’da yola çıktık, saat 22’de parti il binasının önünde idik.

Yani yaklaşık 13 saat Ahmet Sorgun abimiz ve il yönetiminin güler yüzlü isimleri ile yolculuk yaptık.

Yönetimden Bestami İnanMustafa Yazlık, Mustafa Varol, Mustafa Dündar, Mustafa Gürüler, Azmi Kartal, Mehmet Ali Algül, Önder Arslan, partiden Şerif Onar, Ümit Ertürk, Üsame Topuz, Özel Kalem Müdürü Mustafa Özcan ile beraberdik.

Gezinin haber faslını gazetelerden okudunuz televizyonlardan izlediniz.

Biz size gezinin rahat bölümlerinden ve hoşuma giden kısımlarından söz etmek istiyorum.

Partili olun ya da olmayın. Ama bizimle gezide olan büyüklerimizden genç arkadaşlara kadar hepsi son derece iyi niyetli dahası samimiydiler.

Bu yüzden de gezinin elektriği çok pozitif idi. Bizim gibi herkes samimiyetten memnun idi.

Bağbaşı Barajı, Konya-Çumra 3. Merhale alanı, Bozkır Barajı, Afşar Hadimi Barajı, Afşar Bağbaşı Hadimi Tünel İnşaatı, Mavi Regülatörü ve Apa Hotamış iletim kanalında gezdik, gördük.

Hava kararırken en son çayımızı Sarıoğlan’da içtik. Konya’ya yaklaşırken yağmur yağmaya başlamıştı.

Kafamdan kendimce gezinin genel değerlendirmesini yaparken, bu işin yıllar öncesine gittim. Taaa o günlerden bu işin temelini atan Mehmet Keçeciler’den, Rıza Güneri’den bu isimlerle çalışan bürokratlardan, siyasilerden Allah razı olsun dedim.

Sonra bugünlere geldim.

Bakan Davutoğlu’ndan Ahmet Sorgun’a kadar perde arkasında bu iş için kafa patlatanlardan, ameliliğini yapanlara gerçek anlamda emek verenlere dua ettim.

Mesela Afşar Hadimi Barajı’nda, Bağbaşı Hadimi tünelinde “Hadimi” ismi de nereden çıktı? Diye hiç aklınıza geldi mi?

O zaman biz size küçük bilgilerimizi sunalım.

Bir gün Sayın Bakan Davutoğlu, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Valimiz Aydın Nezih Doğan, AK Parti İl Başkanı Ahmet Sorgun çalışmaları yerinde görmek için Taşkent’ten helikopterle havalanırlar.

Havada iken Ahmet abimiz, Sayın Davutoğlu’na “Efendim bu barajın adına Hadimi desek nasıl olur?”diye sorar. Sayın Bakan hemen endişesini dile getirir “Böyle muhterem bir zatın adını buraya verirsek yanlış anlaşmaz mı?” der. Veysel Eroğlu söze girer “Olur mu efendim. Hazreti Hadimi bu topraklardan çıkmış İstanbul’a kadar fikir ilim irfan götürmüş. Şimdi su buradan çıkacak İstanbul’a kadar olmasa da uzaklara nimet olarak götürecek. Bu muhterem zatın adını verelim” der ve isim böylece havada yerden metrelerce uzakta iken veriliverir.

Hep bir il başkanlığından çok ötede ilk tanıdığım zamanlardaki gibi derviş bir büyüğüm olarak gördüğümAhmet abimizin insanımız ile, mahallemiz ile şehrimizle ilgili sosyolojik değerlendirmelerine inşallah önümüzdeki günlerde değinme fırsatı buluruz.

Yarın yine birlikte olabilmek ümidi ile hoş çakalın…

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Her şeyin yenisi dostun eskisi imiş.

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Dolmuşlar, Dedeman Kavşağı’nda yolcu indirme ve bindirmesi yapmadığı zaman ADAM oluruz

ETİKETLER:

Uğur ÖZTEKE

Uğur ÖZTEKE

Yazarın Diğer Yazıları