TİMAV’dan sohbete burma tatlılı ziyafet

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 17.05.2024 04:28
YAZI
A
 Evet biz gazetecilerin bir gündeki yeme içme turunu yazmada üçüncü günümüze giriyoruz. Bazı okurlarımızı sıkmış olabiliriz. Ancak nasıl biz milletin bazı özel sayılabilecek ama kamuoyu önündeki konumlarından dolayı hallerini yazıyorsak, bir de oturup kendimizi yazalım istemiştik.

Onun için sıkılan dostlarımıza biraz daha sabır diyoruz. 

Yazımıza da kaldığımız yerden devam edelim.

Konya Şeker’den çıktık süratle Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’na yöneldik. Direksiyonda yine bizim patron Adem Bey var.

Adem Bey’i direksiyonda tanıyamazsınız. O mülayim patron gider, sert mi sert bir sürücü oluverir.

Zindankele’nin oralara geldik. Trafik tıkanıyor. Park sorunu nedeni ile yolda bile ilerleyemiyoruz. Ben yazamıyorum ama siz anlıyorsunuz değil mi?

Neyse seçimden yönetim kurulunu bile deldirmeden silip süpüren bir sonuçla çıkan Başkan İsmail Turanile ekibi bizi kapıda karşılıyorlar. Ama o büyük muhteşem makam odasında çiçek ve insan kalabalığından iğne atsanız yere düşmez.

Oda da MHP eski vekili Hasan Kaya’dan, Ziraat Mühendisleri Odası yönetimine, meslektaşlarını ziyarete gelen Sırrı Demirel abimizden daha pek çok dosta kadar herkes orada. Herkes kendine bir oturumluk yer buldu ve koltuklara ilişti.

Bir baktım millet tokalaşıp yer kaparken biz herkesle sarılıp sarmaş dolaş olmaktan iyot gibi açıkta kalmışız. Dışarıdan taşınan sandalyelerde bile salonda bize yer yok. Çıkıp gitmek olmayacak. Ayakta duruyoruz koca koca adamlar yer vermek istiyor. Onların kalktığına oturmak da bize yakışmaz. Bir baktım Başkan İsmail Turan Bey’in makam koltuğu boş. Gittim taaaaaaaaaak diye koltuğa kuruluverdik. O anda o koca odada bir anda nefesler kesiliverdi.

Eeeee kolay değil di tabii. O koltuğa oturabilmek için millet yıllardır birbirini yiyor. Partilerden cemaatlere herkes listeye oturmak için çalışırken biz başkanlık koltuğundayız.

Salonda o ilk soğuk duş etkisi geçip dostlar “yakıştı Uğur abi” filan demeye başlayınca ben de rahatladım ve “Biz emanetçiyiz” diyerek yumuşak bir geçiş yapıverdik.

Gençlik yıllarından dostum olan İsmail Turan ve ekibinin bir kez daha ezici üstünlük ile seçimi kazanmasından kendi çapımızda biz de kendimize pay çıkarıyorduk. Ne de olsa 35-40 yıl öncesinin asma altından gelen dostluğumuz hala eksiksiz devam ediyordu.

İsmail Turan ve ekibi son yıllarda eğitim ağırlıklı inanılmaz başarılara imza atıyorlar. Selçuk Üniversitesi ile yapılan anlaşma gereğince oda artık bağımsız denetim konusunda mali müşavirleri eğitiyor. Yakın gelecekte ülkenin maliye bölümünde devlet denetimden çıkacak ve bunu işte bu eğitimli diploma almış denetçiler yapacak. Yani denetim işi özelleşecek. Yani döner sermayeler bile bağımsız denetçiler tarafından denetlenecek. Bu insanlar Türkiye’nin dört bir yanından bunun için Konya’ya geliyorlar. Konya’da eğitim alıyorlar.

Burada ikramlardan en az yiyen bendim. Ben sadece limonlu soda ile durumu idare ederken, millet yine malı götürüyordu.

BU KEZ TİMAV’DA

BURMA TATLISI

Aynı gün içerisinde bu kez TİMAV’dayız. TİMAV Genel Başkanı Abdullah Ecevit Öksüz Bey de seçimden yeni çıkmıştı. Gerçi burada öyle kıran kırana seçimler olmaz. Burada tek hedef vardır. Aldığın bayrağı bir adım daha yukarıya taşıyabilmek. İşte bunun bilincindeki Abdullah Bey, Ahmet Ağırbaşlı abimizden aldığı nöbeti bir adım daha değil epey bir yukarılara taşıyor. TİMAV olarak çok güzel çalışmalar yapıyor. Ama o da basından şikayetçi. Oysa bizim ziyaretteki dört kişiden üçü İmam Hatipli. Üçü de basıncı. AmaTİMAV basından yana dertli. Abdullah Bey’i dinleyip bunları düşünürken bir İmam Hatipli aynı zamanda da gazeteci olan Lokman Koyuncuoğlu da bize katılmaz mı?

Bir ara saydım sohbette 8 kişiyiz. Yedisi İmam Hatipli.

Yani bir ben İmam Hatipli değilim.

7 İmam Hatipli’nin 4’ü sarı basın kartlı gazeteci.

Abdullah Bey’i de İttifak’taki basın ve halkla ilişkiler bölümünden kendisini yarı gazeteci(!) saysak rakam daha da artacak ama biz gazetecilerin ne kadar sorunlu olduğunu bir kez daha işitiyorduk.Allah’tan ortamı ikram edilen nefis burma tatlısı kurtarıyordu.

Sizlere küçük bir tüyo vereyim mi?

Tatlıdan tek bir lokma bile almayan da yine ben idim.

Öte taraftan bizim İmam Hatipliler nefis burma tatlısını bir anda mideye indirip sigara içecek yer aramaya başlamışlardı…

SELÇUK ÖZTÜRK GERGİN

AHMET ARICI YENİ DAMAT GİBİYDİ

Biz gazeteciler gezmeye devam ediyoruz. TİMAV’ın sigaralı balkon sohbetinin ardından bu kez patron otomobilin yönünü KTO’ya çevirmişti. KTO’da ana baba günü gibiydi. Ziyaretçiler merdivenlere taşmıştı.Selçuk Başkan’ın makam odasının kapısı kendi geleneğine uygun yine sonuna kadar açıktı. Zaten gelen içeriye dalıyordu. Biz de balıklama daldık. Oda çok doluydu. Aylardır görmediğimiz büyüklerimiz burada idi. Koltuğa yeni yerleşirken Sayın müftümüz de içeriye giriverdi. Hocamız Şükrü Özbuğday Bey’i yanımıza aldık. Hocama dokunmak, sürtünmek, kendisinden istifade etmek için Şükrü Hoca’ya sokuldukça sokuluyordum. Burada da benim tercihim bir bardak su oldu. Ama o tantanada su da gelmiyordu.

Kısa günde erken kalkmak istiyorduk. Burada ben de kalan genel kanaat Selçuk Başkan’ın biraz düşünceli ve gergin oluşu, yeni başkan Ahmet Arıcı Bey’in de damatlar gibi şık ve verdiği kilolar ile fit duruşuydu.

…………

Sizleri sıkmamak adına yeme içme faslını noktalamak istiyorum.

Ama biz biri Yaşar Gül abimizin yemekli sohbeti olmak üzere akşam iki ayrı davete daha katıldık. Yaşar abinin davetinde hocamızın ve Erol Küçükbakırcı abinin ısrarları üzerine karnıyarık, öteki kulis davetinde ise bir kiloya yakın dondurma yiyorduk.

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

İnsan, gözden ibarettir aslında, geri kalan cesettir. Göz ise ancak dostu görene denir.

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Otobüs ve tramvaylarda bilet parası vermediğimiz çocukları koltukta oturtmadığımız zaman ADAM oluruz 

ETİKETLER:

Uğur ÖZTEKE

Uğur ÖZTEKE

Yazarın Diğer Yazıları