Deprem gerçeğinden 1 kuruş soygununa...

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 18.05.2024 11:22
YAZI
A
 Deprem gerçeğinden, 1 kuruş soygununa,

Mısır mitinginden, Konya hoşgörüsüne

Bugüne kadar beni derinden etkileyen ve adı dahi geçtiği zaman acısını yüreğimde hissettiğim olaylardan birisidir 17 Ağustos depremi. Tam 14 yıl önce 20 Ağustos’ta Adapazarı’nda görevli olarak çalışmaya başlamıştım ve tam üç ay bölgede kalmıştım.

İstanbul’a döndüğüm zaman bir süre et yiyemedim.

Ceset kokusu burnumdan aylarca gitmedi.

O anlar kelimelerle ifade edilemeyecek kadar acı ve ürkütücü idi.

“Neyse şimdi bu felaketin yıl dönümüne toplum olarak deprem gerçeğine ne kadar ve nasıl tepki veriyoruz?” diye şöyle bir geriye çekildim ve şehrime(!) bakıyorum.

İnanın korkuyorum. Samimi söylüyorum millet olarak gerçekten balık hafızalıyız ve süratle geçmişi unutuyoruz.    

İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Sayın Ali Çınar, felaketin yıldönümü ile ilgili yaptığı açıklamada 1999 depremlerinin Türkiye için bir dönüm noktası olduğunun altını çizerek Anadolu coğrafyasında 1900’lü yılların başından buyana 30’a yakın büyük ölçekli deprem olduğunu bu depremlerde 100 bin civarında insanımızın öldüğünü söylemiş.

Ali Başkan felaketi rakamlarla anlatırken Türkiye’nin dünyanın önemli deprem kuşakları üzerinde olduğunu bu topraklarının yüzde 96’sının farklı oranlarda deprem bölgesinde olduğunu, yinetopraklarının yüzde 66’sının, 1. ve 2. derecede deprem bölgesinde yer aldığını belirtmiş.

Başkan işi biraz daha cana ve mala getirerek nüfusumuzun yüzde 98’inin de yine bu bölgelerde yaşadığını ve büyük sanayi tesislerinin yüzde 75’ninde deprem tehlikesi altında bulunduğunu anlatmış.

Şimdi biraz aklı olan ve biraz Allah’tan korkan insan ne yapar?

İşini adam gibi yapar değil mi?

Bu şehirde bırakın özel konutları, işyerlerini resmi kurumlarımızın dahi depreme dayanıksız oldukları için güçlendirilmesi için yetkililerin nasıl çalıştığını biliyoruz?

Ama bunca felaketin ardından niye işimizi tam yapmayız ki?

Mesela malum şu anda şehrin göbeğinde mükemmel bir Tıp Fakültesi inşaatı yapılıyor değil mi?

Ama deprem haftasında yine bir belge bize ulaştı?

Şimdi bu binamız için güçlendirme çalışması yapılıyormuş?

Lütfen dikkat biraz daha ciddiyet, biraz daha hassasiyet.

1 KURUŞ FEDAKARLIĞINI

YİNE MİLLET Mİ YAPACAK?

Hafta sonunda tepemizi arttıran açıklamalardan birisi de Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu Başkanı Bendevi Palandöken Bey’den geldi.

Oysa 90’lı yıllarda Bendevi Bey ile de Ankara’da birlikte çalışmıştık. Şimdi bakıyorum da Bendevi Bey galiba o yıllarda milleti daha fazla düşünüyordu diyorum.

İşin orasına girmeden okurlarımızı bilgilendirelim.

Sayın Başkan vatandaşa marketlerde alış verişlerde 1 kuruşunuzu dahi bırakmayın çağrısı yaparak,“Kuruş kullanımının bugün hala oturmadığını görüyoruz. İnsanımız para üstü olarak kuruş kaldığında kimisi istemeye utanıyor, kimisi de önemsemek istemiyor. Biz, kuruşları beğenmeme veya almama lüksü olacak kadar zengin değiliz. Tekrar kuruş bilincinin oluşturulması için çalışma yapılmalıdır. Piyasaya daha fazla kuruş sürülmelidir. Kuruşlu para üstünün ödenip ödenmediği de yapılacak denetimlerle takip edilmelidir. Bazı büyük marketlerin kuruşlu para üstü çevirmediğini görüyoruz. Esnaf da para üstü kalmasın diye sakız ya da kibrit veriyor. Artık kuruş değerinde bir mal olmadığı için bu işten zarar bile eden esnafımız varken büyük marketlerin kuruşları vermemesi çok yanlış bir uygulama.”

………….

Sayın Başkan, Allah rızası için adı üstünde siz koskocamaaaaaaan bir başkansınız.

Üstelik de son çözüm süreci çalışmalarında akil insan olarak çalışan en yetkili isimlerden biri idiniz.

Şimdi 1 kuruş işinin günahını da vebalini de yine vatandaşa mı yıkıvermişsiniz.

Bu sütunlarda defalarca yazdık. İstesek de kuruşumuzu vermiyorlar ki.

1 kuruş için garip kasiyerle gırtlak gırtlağa mı geleceğiz?

Düzenlemeyi vatandaş mı yapacak?

Kuruş vermeyerek milyonluk soygun yapanlara biz mi dur diyeceğiz?

İşte size soruyorum Konya’da kim hangi büyük alış mağazasından istemeden 1 kuruşunu alabiliyor?

KONYA'DAN RABİATÜL ADEVİYE

MEYDANI’NA YÜKSELEN SESLER

Saadet Partisi Konya İl Teşkilatının düzenlemiş olduğu “Büyük Mısır Mitingi’ne Türkiye’nin dört bir yanından İstanbul’dan Van’a yüzlerce otobüs ve araç ile binlerce insan katıldı. Miting, Saadet Partisimitingi olmaktan çıkmış bir Türkiye mitingine dönüşmüştü.

Slogan ve pankartlar bize şehrimizde 33 yıl önce yaşadığımız “Büyük Kudüs Mitingi”ni hatırlatıyordu. Böylesine yüksek duygu yüklü mitingde hiçbir tatsız olayın yaşanmaması da işin bir başka güzel yanı idi.

MHP’NİN AĞIR İSİMLERİ DE ŞEHRİMİZDEYDİ

Milliyetçi Hareket Partisi Konya teşkilatları İl Başkanı Avukat Tarık Taşçı ve kurmayları ile ve tabii ki Genel Merkezden gelen eski bakanlar ve üst düzey yöneticileri ile hafta sonunda şehrimizde karargâh kurmuşlardı. MHP il teşkilatı da bu hafta sonunda yapılacak olan “Türkçe” isimli miting için organize oluyordu. Teşkilat yöneticileri ve partililerle düğün pilavlarında nişanlarda karşılaştık. Bu ekipte kontrollü ve birlik görüntüsü içerisindeydi.

KONYA GERÇEKTEN HOŞGÖRÜLÜ İDİ

Hafta sonu Mısır mitinginden, Fener maçına şehir olarak çok hassas dönemlerden geçtik. Cumartesi ve Pazar günü sürekli şehri dolaşarak farklı gözlemler yapmaya çalıştık.

Mitingden ayrılan duyarlı gençler ile parmak arası terliklikli şortlu gençlerin cumartesi akşamı aynı otobüse binmeleri, yine tramvayda sarı-lacivert formalı gençler ile yeşil beyazlı Konyasporlu taraftarların arka arkaya aynı bölümde birbirlerine laf söz söylemeden gidişleri şehrin hoşgörü şehri olması ardına dört dörtlük idi.

Tabii burada bir büyük aferin de Konya polisine olacak.

Polis sessiz, görünür görünmez hallerde büyük bir başarı imtihanı veriyordu.

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Öğüt, zamanında taze yenmemiş bir ekmeği başkasına bayat yedirme denemesidir.

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Düğün konvoylarındaki korna işine köklü bir çözüm bulduğumuz zaman ADAM oluruz.

ETİKETLER:

Uğur ÖZTEKE

Uğur ÖZTEKE

Yazarın Diğer Yazıları